SIFFÎN SAVAŞI VE TARİHİN GİZLEDİĞİ BİR GERÇEK; ALİ MUÂVİYE MÜTAREKESİ

Hz. Ali ile Şam valisi Muâviye arasında meydana gelen Sıffîn Savaşı, İslam tarihinin önemli dönüm noktalarından birini teşkil etmektedir. Hz. Osman'ın hilafetinin son yıllarında başlayan ihtilafların giderek derinleşmesi neticesinde adı geçen halifenin asiler tarafından şehit edilmesi ve onun ardından Hz. Ali'nin halife seçilmesi kısa bir süre sükuneti temin etmiş olsa da, önde gelen iki sahâbî Talha b. Ubeydullah ve Zübeyir b. Avvam'ın Hz. Ali'ye karşı bayrak açmaları bu sükuneti bozmuş, bundan sonra da bir türlü istikrar sağlanamamıştır. Mezkur iki sahâbînin isyanı İslam toplumunu bir iç çatışmaya sürüklemiş, ilk iç çatışma olan Cemel Vak'ası'nın bir şekilde üstesinden gelinmesinin ardından yaklaşık bir yıl sonra bu sefer Muâviye'nin Hz. Ali'ye biat etmeyi kabul etmemesi yüzünden ikinci iç savaş Sıffîn'e gidişin önüne geçilememiştir. Sıffîn Savaşı'nın sonuçları çok ağır olmuştur. Bu savaş, İslam toplumu üzerinde tedavisi zor yaralar açmış, derin izler bırakmıştır. Uzun süre devam eden ve her iki taraftan da çok sayıda kayba neden olan bu kanlı çatışmadan, üstelik, somut bir sonuç da elde edilememiştir. Yenişemeyen taraflar, hakeme gitme kararı ile silahları susturmuşlardır. Savaş alanında biraz daha zayıf durumda olan Şam, Mushafları havaya kaldırmak suretiyle yapmış olduğu taktik hamle ile savaşı durdurmayı başarmış, devam eden tahkim görüşmelerinde de bu tür hamlelerini sürdürerek Sıffîn sürecinden güçlü ayrılmayı başarmıştır. Buna karşılık, Hz. Ali tarafı ise kendi içerisinde yaşamış olduğu bölünme neticesinde giderek zayıflamıştır. Böyle olmasına rağmen her iki taraf da, sürecin başarıya ulaştırılması ve ihtilafın çözüme kavuşturulması anlamında, bir başarı elde edememiştir. Tahkimi müteakip taraflar arasında meydana gelen bölgesel çatışmalardan da bir sonuç çıkmamıştır. Bu arada, Ali-Muâviye anlaşmazlığını fırsat bilen ve kaybettiği toprakları geri almak için pusuda bekleyen Bizans da yavaş yavaş hareketlenmeye başlamıştır. Taraflar arasındaki anlaşmazlıklar ve çatışmaların uzayıp gitmesi ve de az önce ifade edildiği gibi Kuzeyde pusuya yatmış olan Bizans'ın Suriye'ye doğru hareketlenmesi konjonktürel bir baskı oluşturmuştur. Gerek Şam, gerekse Irak hemen her açıdan tıkanıklıklar içerisine girmiş, bu tıkanıklıklar tarafları barış yönünde adım atmaya zorlamıştır. Sonuçta Şam tarafının teklifi ile Şam-Irak arasında bir mütareke imzalanmıştır. Bu mütareke her nedense tarihin tozlu rafları arasında kaybolup gitmiştir. Tek bir eser dışında İslam tarihi kaynakları bu mütarekeden söz etmemişlerdir. Doğrusu bu ilginç bir durumdur. Hz. Ali'nin oğlu Hasan ile Muâviye arasında yapılan barış anlaşması hemen hemen tüm kaynaklarda anlaşmasından söz edilmemesi, hatta bu konuya herhangi bir atıf dahi yapılmaması, oldukça dikkat çekicidir. Taberî bu hususta infirat etmektedir. Bununla birlikte, söz konusu rivayetin otantikliği konusunda şüphe duymamızı gerektirecek her hangi bir karine söz konusu değildir. yer almışken, söz konusu Ali-Muâviye barış anlaşmasından söz edilmemesi, hatta bu konuya herhangi bir atıf dahi yapılmaması, oldukça dikkat çekicidir. Taberî bu hususta infirat etmektedir. Bununla birlikte, söz konusu rivayetin otantikliği konusunda şüphe duymamızı gerektirecek her hangi bir karine söz konusu değildir.

SIFFÎN WAR AND A TRUTH HIDDEN BY HISTORY; CALIPH HZ. ALI-MU'AWIYAH TRUCE

Sıffîn war, occurred between Caliph Hz. Ali and Mu'awiyah Governer of Şam, constitutes one of the crucial turning points in the history of Islam. As a result of deepening conflicts started during the last years of the caliphate of Hz. Uthman eventhough wherein caliph was killed by rebels and following that the election of Hz Ali as new caliph provided stillness for a short time, opposing action of two prominent Sahabies (Companion of Prophet Muhammed) Talha b. Ubeydullah and Zübeyir b. Avvam against Hz Ali distrupt this tranquality and after that stability in muslim society never be achieved. The riot of two Sahabies mentioned above dragged the society an internal conflict, and though somehow this first conflict was handled but then second and bigger internal conflict could not be prevented to happen. This conflict known as Sıffîn War in history opened deep wounds on Islamic society, left deep traces in it. This bloody conflict which lasted long time and caused many losses from both sides failed to produce tangible results. The parties never claimed victory over each other, as a result of tactical attact of Damascus, decided to silence weapons by going to arbitration. While Iraqi side was in superb condition in the field of battle, this arbitration tactic increasingly put Damascus into more advantageous position. Therefore Hz Ali decided to go over Damascus again, but he could not succeed to perform his thought. Following this arbitration the parties could not get a result from standing regional conflicts between them. This turmoil has given an opportunity to Byzantine, which was waiting in ambush, to mobilize her forces to get back lost territories by seizing again. Due to the inefficiency of protracted conflicts and also the mobilization of the Byzantine Empire, lurking in the north, to Syria has led Damascus as cyclical to take a step towards peace. Upon acceptance of Mu'awiyah’s proposal by Hz. Ali, a truce between Iraq and Damascus and after that the peace agreement was signed. This surprisable armistice somehow has been lost within the dusty shelves of history. Except a single source work, other Islamic history source studies never mention abot this truce and peace agreement. Indeed this is an interesting situation. While the peace between Hz Hasan and Mu'awiyah was mentioned in almost all sources, not to mention of the peace agreement of Hz Ali-Mu’awiyah in question, the sources even did not made any reference to this. Eventhough Taberî, a prominent Islamic historian, stands alone in this subject it is understood that the narration is to be authentic

___

  • AHMET CEVDET, Paşa, Kısas-ı Enbiya, İstanbul 1981.
  • AVCI, Casim, İslam Bizans İlişkileri, Klasik, İstanbul 2003.
  • AYCAN, İrfan “Muâviye b. Ebû Süfyan,” DİA, c. XXX, s. 333.
  • BELAZURİ, Ahmed b. Yahya b. Câbir, Ensâbü'l-Eşrâf, nşr. Süheyil Zekkâr ve dğr., I-XIII, Beyrut 1417/1996.
  • DİNEVERİ, Ebu Hanife Ahmed b. Davud, el-Ahbaru’t-Tıvâl, nşr: Abdülmünim Amir, Kahire 1960.
  • el-MİNKARİ, Nasr b. Müzahim (öl. 212/827-828), Vakatü Sıffîn, thk: Abdüsselam Muhammed Harun, Beyrut 1990.
  • FIĞLALI, Ethem Ruhi, İslâm Tarihinde Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Dönemleri (Mezhepler Tarihi Açısından Bir Tedkik), Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1983, cilt: XXVI, s. 353-370
  • HAJJİ YAHYA, Mahayuddin, İlk Dönem Rivayetlerinde Sıffîn Vakası, çeviren Ahmet Turan Yüksel, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2010, sayı: 30, s. 241-260.
  • HALİFE b. Hayyat, Tarihu Halife b. Hayyat, Dımaşk 1397.
  • İBN ASÂKİR, Ebü’l-Kasım Ali b. el-Hasen, Târîhu medîneti Dımaşk, Beyrut 1979.
  • İBNİ KESİR, İsmail b. Ömer b. Kesîr, el-Bidâye ve’-Nihâye, thk: Abdullah b. Abdülmuhsin, Dar-ı Hicre, tarihsiz.
  • İBNÜLESİR, İslam Tarihi (el-Kamil fi’t-tarih tercümesi), trc: A. Ağırakça-M. Tulum, Bahar Yayınlar, İstanbul 1986.
  • KALKAŞENDÎ, Ebü’l-Abbas Ahmed b. Ali, Subhu’l-‘şâ fi Sınâ‘ti’l-İnşâ, Daru’l-Fikr, Dımaşk 1987.
  • KÜRD ALİ, Muhammed b. Abdürrezzak, Hıtatu’ş-Şam, Dımaşk, 1403-1983.
  • MES‘ÛDÎ, Ebu’l-Hasan Ali b. Hüseyin b. Ali, Murûcü’z-Zeheb ve Meâdinü’l-Cevher, Daru’lİhya’i-Türasi’l-Arabi, 1408/1988.
  • TABERÎ, Ebû Cafer Muhammed b. Cerir, Târîhu’t-Taberî, Beyrut 1967.
  • YİĞİT, İsmail, “Sıffîn Savaşı,” DİA, c. XXXVII, s. 108.
  • ZEHEBİ, Şemsüddin Muhammed b. Ahmed, Siyeru Âlâmü’n-Nübelâ, Beyrut 1985.