İSLÂM DÜŞÜNCESİNDE ESKATOLOJİYE YÖNELİK HETERODOKSAL BİR YORUM: KAZANILAN ÖLÜMSÜZLÜK

Öz İslâm düşünce tarihinde, gerek teolojik gerekse felsefî problemlere yönelik farklı çözüm arayışları hep ileri sürülmüştür. Bu arayışların en temel hedefi, dinsel fikirlerin ve dilin ardında bulunan önemli noktaların ortaya çıkarılması ve izah edilmesi yönündeki işlevselliği aydınlatmaktır. Bu amaçla, düşünce tarihinde geniş ve ciddi bir yer kapsayan, özellikle de egzistansiyel açıdan büyük bir önem ve değer taşıyan ölümden sonra hayat problemi hakkında farklı yorumların ileri sürüldüğü görülmektedir. Bu yorumlar arasında öne çıkan farklı yaklaşımlardan biri, İslâm düşünürleri olan Farabî ve Muhammed İkbal tarafından ele alınan kazanılan ölümsüzlük görüşüdür. Kazanılan ölümsüzlük, bireyin benliğini hem teorik hem de pratik anlamda sürekli olarak geliştirmesi, zenginleştirmesi ve olgunlaştırmasının bir sonucu olarak ayrıcalıklı bir pozisyona ulaşma diye ifade edilebilir. Kazanılan ölümsüzlük, verilen bir şey değil, nazarî ve amelî uzun gayretler sonucunda kazanılan bir şeydir. Farabî, kazanılan ölümsüzlük konusunda, nefs kavramını gündeme getirir ve anılan görüşlerini bu bağlamda ortaya koyar. İkbal ise benliğin hayat aktivitesiyle olgunlaşıp ve böylelikle ölümsüzlüğü elde edebileceği fikrini ileri sürer. Bu çalışmanın amacı, ölümden sonra hayat konusunda ikna edici, umut verici ve soyut ile somut dayanaklarla ifade edilebilen, düşünce tarihinde konunun tartışmalarının seyrini etkileyebilecek olan ve İslâm düşünürlerinin önemini vurgulayan bir kavram olma mahiyeti taşıyan kazanılan ölümsüzlük görüşünü tartışmaya sunmaktır. Bu tartışma yapılırken takip edilecek yöntem, sistematik karşılaştırma yöntemidir. Muhtemel sonuçlar, İslâm düşünce tarihinin birçok konuda olduğu gibi, ölümden sonra hayat konusunda da farklı yaklaşımları gündeme getirdiğini ortaya koymak, eskatolojik tartışmalar yapılırken yeni bir kavrama odaklanmasını sağlamak, Farabî ve İkbal’in problemlere yönelik özgün görüşlerinin daha iyi bilinmesini aydınlığa kavuşturmaktır

___

.