MAKÂSID/GÂÎ İLKE BAĞLAMINDA MÜDÂYENE AYETİNİN YORUMU

Şâriin, hüküm koymada gözettiği temel maksat kulların maslahatı olup nasların yorumlanmasında bu gayenin göz ardı edilmemesi gerekir. Kur’an-ı Kerim’de en uzun ayet olarak bilinen “müdâyene” ayeti (Bakara 2/282), borçlanmaların yazıya geçirilmesi ve bu tür sözleşmelere şahit tutulması gibi içerdiği hükümler ve meseleler açısından önem arz etmektedir. İslam Hukukunda noterlik kurumuna temel teşkil etmesi açısından da bu âyet ayrı bir ehemmiyete sahiptir. Bu âyette birden fazla emir kipiyle gelen ifadeler mevcuttur. Bu emirlerin ne ifade ettiği ise âlimler arasında görüş ayrılığına sebep olmuştur. Gelenek içerisinde fıkıh usulünde konu hep emrin mûcebi bağlamında -yani emir “vücub” mu ifade eder yoksa “nedb” mi ifade eder? Meselesine örnek sadedinde- daha çok literal/lafzî olarak tartışılmıştır. Şâriin bu ayette güttüğü gaye ise çoğu kere göz ardı edilmiştir. Cumhur ulemâ buradaki emirlerin tamamının nedb ifade ettiğini savunurken - rehin alma hariç- başta Zahiriler olmak üzere bazı âlimler bu emirlerin vücûb ifade ettiği görüşünü benimsemişlerdir. Bilindiği üzere, hukukta “lafzî” ve “gaî” olmak üzere iki yorum ekolü öne çıkar. Maalesef fıkıh usulündeki lafzî mebhas içerisinde yer alan delalet şekilleri ve kıyas bahislerinde -bazı istisnaları dışarıda bırakacak olursak- literal yorumun dışına pek çıkılamamıştır. Bu da nasların arkasında gözetilen hikmet ve gayenin göz ardı edilmesine neden olmuştur.

INTERPRETATION OF VERSE OF BORROWING IN TELEOLOGICAL CONTEXT

As known, in legal interpretation, two schools that consists of literal and teleological (based on original purpose) interpretation stand forward. Unfortunately, under the title of analogy and implication kinds which are placed in topics of wording (letter) in jurisprudential methodology it has not been mostly possible to get out of literal interpretation, which leads to ignoring the wisdom and purpose at the background. The main purpose considered by the Legislator (Shari) in his law- making is to regard the good of his servants, which should not be ignored in the interpration of the Nass (Qur’an and Sunnah) the verse of borrowing (mudayene) which is known as the longest verse in Holy Qur’an (Baqara/282) has importance as it includes some judgments and matters like borrowings’s being taken into written record and these kinds of contracts’s being made in front of witnesses. This verse has also signicance for it has been the basis for notary instution. In this verse, there are more than one expressions in imperative form whose meaning and point that they make causes disagreement among scholars. Traditionally, in jurisprudential methodology, this matter has always been discussed mostly literally from the viewpoint of the question “ Does the imperative form mean obligation or advice?”. And the purpose sought by the Legislator in the verse has mostly been bypassed. While majority of scholars defend that the imperative forms here -except for taking a collateral- express advice, some others, especially Zahiris adopt the idea that these imperatives mean obligation.

___

  • Âmidî, Ebü’l-Hasan Seyfeddîn Ali b. Muhammed (1424), el-İhkâm fî usûli’l-ahkâm, thk. Abdurrezzak Afîfi, Daru’s-samîıyyi, Riyad.
  • Baltacı, Burhan (1998), Müdâyene Âyetinin Tefsiri, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
  • Beydâvî, Ebu Said (Ebu Muhammed) Nasırüddin el-Kadi Abdullah b. Ömer (2006), Minhâc, Müessesetü’r Risale, Beyrut.
  • Cessâs, Ebu Bekr Ahmed b. Ali er-Razi (1412/1992), Ahkâmu’l Kuran, thk. Muhammed es-Sâdık Kamhâvî, Dâru İhyâi’t Türâsi’l Arabi, Beyrut.
  • Cessâs, Ebu Bekr Ahmed b. Ali er-Razi (1414), el-Fusûl fi’l-usûl, Vüzâretü’l-evkâf ve’ş-şuûni’l- İslâmiyye, Kuveyt.
  • Cüveynî, Ebü'l-Meali İmamü'l-Haremeyn Rükneddin Abdülmelik b. Abdillah b. Yusuf (1399), el- Burhân, thk. Abdulazîm ed-Dîb, by, yy.
  • Ebû Dâvud, Süleyman b. Eşas es-Sicistânî (1430), es-Sünen, thk. Şuayb el-Arnaûd ve Muhammed Kamil Karabilli, Dâru’r-risâleti’l-âlemiyye.
  • Hâkim, Ebû Abdillah İbnü'l-Beyyi' Muhammed b. Abdillah en-Nisâbûri (1417), el-Müstedrek ale’s- sahihayn, Dâru’l-Harameyn, yy.
  • İbn Âşûr, Muhammed Tahir (1984), et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, Tunus,.
  • İbn Hazm, Ebu Muhammed Ali b. Ahmed el-Endülûsî (ty), el-Muhallâ, thk. Muhammed Münir ed Dimeşkî, İdâretü’t tıbâati’l münîriyye, Mısır.
  • İbn Mâce, Ebu Abdullah Muhammed b. Yezid (ty), es-Sünen, thk. Şuayb el-Arnaûd ve dğr, Müessesetü’r-risâle, yy.
  • İbnü’l-Arabi, Ebu Bekr Muhammed b. Abdillah (1423), Ârıdatü’l Ahvezi bi Şerhi Sahîhi’t Tirmizi, Dâru’l kütübi’l-ilmiyye, Beyrut, ty.Buhârî, Ebû Abdullah Muhammed b. İsmail, el-Câmiü’s sahih, Dâru İbn Kesir, Dımeşk, Beyrut.
  • İbnü’l-Arabî, Ebû Bekir Muhammed b. Abdullah (ty), Ahkâmu’l Ku’ran, thk. Muhammed Abdulkadir Ata, Dâru’l kütübi’l-ilmiyye, Beyrut.
  • İsnevî, Cemaleddin Abdurrahim b. Hasan (ty), Nihâyetü’s-sûl fî Şerhi Minhâci’l-usûl, Âlemü’l- Kütüb,.
  • Kurtubî, Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Ensari (2004), el-Camiu’li-Ahkami’l-Kur’an, Mektebetü’l Kudüs, Dar’u İbn Hazm, Beyrut.
  • Müslim, Ebü’l-Hüseyn b. Haccac (1412), el-Câmiü’s-sahîh, thk. Muhammed Fuad Abdulbâki, Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, Beyrut.
  • Nesâî, Ebû Abdurrahman Ahmed b. Şuayb (1421), es-Sünen, thk. Hasan Abdulmünım Şelebi, Müessesetü’r Risâle, yy.
  • Serahsî, Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed b. Ebî Sehl (1414), el-Usûl, thk. Ebu’l Vefa el-Afgâni, Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, Beyrut.
  • Şâfiî, Muhammed b. İdris (1414/1994), Ahkâmu’l Ku’ran, Mektebetü’l Hanci, Kahire.
  • Şâfiî, Muhammed b. İdris (1422/2001), el-Üm, thk. Rifat Fevzi Abdulmuttalib, Daru’l-Vefa.
  • Şâtıbî, Ebû İshâk İbrâhim b. Mûsâ (2006), el-Muvâfakât fî usûli’ş-şerîati, Dâru’l-Hadîs, Kâhire.
  • Şevkânî, Muhammed b. Ali (1413), İrşadü'l-fuhûl ilâ tahkîki'l-hak min ilmi'l-usûl, thk. Şaban Muhammed İsmail, Dâru’l-kütüb, Kahire.
  • Tirmizî, Ebu İsa Muhammed b. İsa (1996), es-Sünen, thk. Beşşâr Avvâd Maruf, Dâru’l-ğarbi’l- islâmi.