ANADOLU MASALINA GÖSTERGEBİLİMSEL BİR BAKIŞ

ÖZ Halk anlatılarının en önemli özelliği kuşaktan kuşağa aktarılma yoluyla güncelliğini asla yi- tirmemeleri ve edebiyatın temel kaynağı olmayı sürdürmeleridir. Bu nedenle, her dönem okunan ve incelemelere konu olan masal, Hikâye, söylen, söylence gibi anlatılar çeşitli bakış açılarıyla ele alınarak, bunların edebiyatın oluşturucu öğesi olarak nasıl bir alan oluşturduğu araştırılmaktadır. Karşılaştırmalı incelemeler, kaynak araştırmaları ve tarihlendirme çalışmaları ilk anda akla gelen araştırma yöntemleridir. Öte yandan, 1960’larda edebiyat araştırmalarına damgasını vuran yapısal yaklaşımlar masal, destan, söylen, söylence gibi anonim ürünleri bir anlam bütünü olarak ele ala- rak, insanlığın sözlü ortak kültürel mirasını farklı bir çerçevede değerlendirmişlerdir. Yapısalcılıkla özdeşleşen göstergebilim insanın yaşamına yön veren her edimin bir dizgeye bağlandığını ve anlam olgusunun, dizge içinde yer alan öğelerin kendi aralarında kurdukları ilişkilerden meydana geldiğini vurgulamıştır. Böylece her tür anlam olgusunu bireysel, toplumsal ve ekinsel düzlemlerde bir iletişim şeması içinde değerlendirerek, öğeler arası ilişkilerin kurduğu bir dizge içinde ele almıştır. Özellikle halk anlatıları ve edebiyat ürünleri alanında uzmanlaşan Paris Göstergebilim Çevresi metinleri yüzey ve derin yapı olmak üzere aşamalı biçimde çözümleyen bir yöntem geliştirmiştir. Bu çalışmada ano- nim halk anlatılarına göstergebilimin bakışını irdelemeye çalıştık. Bir Anadolu masalı olan “Tembel Ahmet”in anlam evrenini kuramsal ve uygulamalı gözlemlere dayanarak, milli edebiyatımızın değerli damarı olan masalı ve masala yaklaşımı göstergebilimsel açıdan incelemeye çalıştık. Yaklaşımımız Paris Göstergebilim Okulu diye de anılan Greimas göstergebiliminin temel ilkelerinden esinlenmekte, incelenen bütünceyi oluşturan anlatısal öğelerin işlevleri açısından betimlenmesi ve çözümlenmesini kapsamaktadır. “Tembel Ahmet” masalında yer alan kişi ve kişilerin eylem alanları çözümlememizin anlatısal düzeyini, kişilerin üstlendikleri izleksel ve betisel roller söylemsel düzeyini, söylemsellikten yola çıkarak ulaştığımız anlambirimcikler ve yerdeşlikler derin yapı düzeyini kapsamaktadır. Böylece çözümleme metni oluşturan öğelerin kendi aralarına kurduğu dizgeyi betimlemekte ve anlamın üreme sürecini açıklamaktadır. Anahtar Kelimeler

Le Conte Anatolien: Une Approche Semiotique

L’une des particularités des contes populaires est de garder leur actualité à travers les générations et de continuer à être la veine principale de la littérature. Pour cette raison, les récits comme le conte, la nouvelle, le mythe, la légende sont analysés sous diverses optiques pour voir quel espace ils occupent en tant qu’éléments fondateurs de la littérature. Les études comparées, les études de sources et les analyses diachroniques pour la datation de ces oeuvres sont les premières approches qui nous viennent à l’esprit. D’autre part, les approches structuralistes qui ont donné un essor considérable aux études littéraires dans les années soixante, ont considéré les contes, les mythes, les épopées et les légendes comme un ensemble signifiant et ont ainsi pu évaluer cet héritage culturel verbal de l’humanité sous un nouvel angle. La sémiotique que l’on a souvent identifiée au structuralisme, a montré que chaque acte de la vie de l’homme se rattache à un code et la signification Découle des rapports qu’entretiennent les unités au sein d’un système. Ainsi tout ensemble signifiant est-il défini par rapport à un vaste schéma communicationnel d’ordre individuel, social et culturel, et considéré comme un système construit des éléments relationnels. L’école sémiotique de Paris, spécialisée surtout dans l’analyse des contes popu- laires et des oeuvres littéraires, a élaboré une méthode d’analyse qui se propose d’étudier les textes en structures de surface et structures profondes en fonction des relations qu’entretiennent entre elles les unités de ces niveaux. Dans ce travail, il s’agit donc de montrer la manière dont la sémiotique aborde le conte populaire. A partir d’un conte anatolien, “Ahmed le paresseux” que nous avons essayé d’analyser en nous appuyant sur les observations théoriques, nous avons voulu illustrer les principes de ce modèle d’analyse.

___

  • KAYNAKÇA Dictionnaire des Genres et Notions littéraires, Encyclopedia Universalis Albin Michel, 1997 Adam, J.-M., Le texte narratif, Nathan, Paris, 1985 Aktulum, K., Folklor ve Metinlerarasılık, Çizgi Kitabevi, Konya, 2013 Boratav, P.N., Folklor ve Edebiyat, Adam Yayın- cılık, İstanbul, 1982 Bremond, C., Logique du récit, Seuil, Paris,1973 Courtés, J., Introduction à la sémiotique narrati- ve et discursive, Hachette, Paris, 1976 Coquet, J.-C., Le Discours et son sujet, 1, Klinc- ksieck, Paris, 1984 Greimas, A.J., Sémantique structurale, Larous- se, Paris,1966 Greimas, A.J., Du sens, Seuil, Paris, 1970 Kıran, Z.-(Eziler) Kıran, A., Yazınsal Okuma Sü- reçleri, Seçkin, Ankara, 3.Baskı, 2007 Propp, V., Morphologie du conte, Seuil, Paris, 1970, Masalın Biçimbilimi, çev. Mehmet-Se- ma Rifat, BFS, 1985 Yücel,T., Anadolu Masalları, YKY, İstanbul, 5.Baskı, 2003