Ağnam Sayımlarında Hayvan Gizleme: Sirkat

Osmanlı Devleti’nde koyun ve keçi gibi küçükbaş hayvanlardan resm-i ganem, adet-iağnam, resm-i merai, koyun resmi veya âdet-i zekât gibi muhtelif adlarla vergi alınmıştır.Verginin miktarı Fatih Kanunnamesi’ne göre üç koyundan bir akçe iken, daha sonrakiyıllarda iki koyundan bir akçeye yükseltilmiştir. Ancak koyun fiyatları bütün sancaklardaaynı olmadığı için bölgelere göre vergi bir miktar değişiklik göstermiştir. Ayrıca ağnamresmine zamanla selamet akçesi, toprak bastı parası, çit parası, otlak resmi, yaylak resmi,kışlak resmi, ağnam bâcı gibi adlarla birtakım yeni vergiler ilave edilerek hayvancılıklageçimini sağlayan halkın vergi yükü arttırılmıştır.Tanzimat’ın ilanından sonra da devam ettirilen ağnam vergisi, 18 Nisan 1840 tarihindeyeniden düzenlenmiş ve bu vergiye daha önce ilave edilen ek resimler kaldırılmıştır.Ayrıca 1844 yılında çıkarılan ‘Tashih-i Ayar Kanunu’ ile para sisteminde akçeden kuruşageçildiğinden, alınacak olan vergi miktarı para veya kuruş olarak alınmaya başlamıştır.Daha önceleri miktarları mahalli yönetimler tarafından tespit edilen ağnam vergisi, 1857yılından itibaren bölgelere göre merkezi hükümet tarafından memurlar eliyle tespitedilmeye başlanmış ve bu tarihten sonra devletin ekonomik çöküşüne paralel olarak sık sıkzam yapılmıştır. Bu zamlar özellikle I. Dünya Savaşı sırasında bazı bölgelerde oldukçaartmış ve geçimini hayvancılıkla sağlayan köylü çok müşkül duruma düşmüştür. Vergisihayvanın değerini geçmeye başladığından, sayımlar sırasında hayvanlarını gizlemekzorunda kalmıştır.Ta’dad ve Yoklama Kanununa göre sayımlar düzenli olarak Martın 15’inden Nisan’ın20’sine (Ruz-ı Hızırdan iki gün evvel) kadar olmak üzere 35 günlük bir müddet içerisindeyapılmaktadır. Toroslarda halk arasında anlatılanlara göre, her sene köylere gelen sayımmemurları tarafından yapılan sayımlar sırasında koyun ve keçilerinin yaklaşık %10’unusaydıran köylü, sürüsünün geri kalan %90’ını dağlarda, mağaralarda veya kanyon içlerineyaptığı ağıllarda saklamıştır. Köy muhtarlarının da bilgisi ve organizasyonuyla yapılan bu işleme halk arasında ‘Sirkat’, kaçırdıkları sürülerin başına koydukları geçici çobanlara da‘sirkat çobanı’ adı verilmiştir.Toroslardaki dağ köylerinde hâlâ anlatılan köy efsanelerine göre sirkat için aylar öncedensirkat ağıllarını hazırlayıp, sirkat çobanlarını tutan köylü, bahar mevsiminde sayımmemurlarının gelişini erkenden haber almak için köy halkından görevlendirmeler yapmışve komşu köylere memurların geldiği duyulunca hayvanlarını süratle gizlemeyeçalışmıştır. Sirkat ağıllarını ihbar edenler köylü tarafından dışlandığından arada düşmanlıkbile olsa kimse bir başkasını ihbar etmek yoluna gitmemiştir. Sayım sırasında yaşanılanbazı küçük olaylar, aylarca köylü arasında konuşulmuş, her sayım sırasında yeni efsanelerve kahramanlıklar türetilmiştir. Bu efsanelerden bazıları da, ‘Hacı Çavuş’un salak damadısürüyü suya götürürken sayım memurlarının üzerine sürüvermiş’ ya da ‘Çukur köyününnöbetçileri uyuya kaldıklarından sayım memurları Akçabel’den aşağı geçivermiş’ gibikomşu köylerle şakalaşmakta kullanılmıştır.İlgili kanunun bazı maddelerinden devletin de bu sirkat meselesinden haberdar olduğuanlaşılıyor. Sayımlarda hayvan gizlemenin önüne geçebilmek için bunu yapanların iki katvergiyle cezalandırılması, memurun dahli varsa memuriyetten ihracı veya kaçırılanhayvanları ihbar edenlerin ödüllendirilmesi gibi caydırıcı tedbirler geliştirmiştir. Buçalışma iki temel üzerine bina edilmiştir. Konu bir taraftan arşiv belgeleri ve diğerdokümanlar çerçevesinde ele alınırken, diğer taraftan da yeri geldikçe halk anlatılarına yerverilmiştir.

Hiding Animals in Sheep Counts: Theft (Sirkat)

Taxes were collected from ovine (sheep and goats) in the Ottoman empire under various official names; such as resm-i ganem (sheep tax), adet-i ağnam (sheep number), resm-i merai (pasturage tax), koyun resmi (sheep tax) or âdet-i zekât (Customary tax). The amount of tax was one akçe for every three sheep according to the Lawbook of Mehmet the Conqueror (Fatih Kanunamesi), but in later years that was increased to one akçe (coin) for every two sheep. However, since sheep prices are not the same in all sanjaks, the tax varied slightly by region. Also, a certain number of new taxes such as selamet akçesi (akçe of salvation), toprak bastı parası (fee of land toll), çit parası (fee of fences), otlak resmi (tax of grassland), yaylak resmi (tax of summer pasture), kışlak resmi (tax of winter quarters) were added and the tax burden of the people who provide their livelihood with livestock had been increased. The sheep tax, which was continued after the announcement of Tanzimat Reforms, was reorganized on 18 April 1840 and additional taxes that were added to this tax before were removed. In addition, with the “Adjustment Law” (Tashih-i Ayar Kanunu) enacted in 1844, the amount of tax to be collected started to be collected as coin or penny since the money system was changed from akçe to kuruş (piastre, penny). Sheep tax, the amount of which was previously determined by the local governments, started to be determined by the central government with civil servants from 1857 onwards, and after this date, there was a frequent increase in parallel with the economic collapse of the state. These tax raises increased in some regions, especially during the First World War, and became very demanding for the peasants, who made their living with livestock. As their tax amount began to exceed the animal's value, they had to hide their animals during the census. According to the Inspection and Polling Law (Ta’dad ve Yoklama Kanunu), the counts are made regularly from the 15th of March to the 20th of April (two days before the day of Khidr) within a 35-day period. According to what is told among the people in the Taurus Mountains, the villager who counted about 10% of the sheep and goats during the counts made by the census officers coming to the villages every year, hid the remaining 90% of the herd in the folds in the mountains, caves or canyons. This process, which was carried out with the knowledge and organization of the village headmen, was called "Theft" (Sirkat) among the people, and the temporary shepherds they put on the flocks they missed were called "Theft shepherd". According to the village legends that are still told in the mountain villages in the Taurus Mountains, the villagers prepared the theft sheep folds for the theft, hired the theft shepherds, made assignments from the village people to hear the arrival of the census officers in the spring season and tried to hide their animals quickly when it was heard that the officers came to the neighboring villages. Since those who reported the Theft sheep folders were excluded by the peasant, no one went to denounce someone else, even if there was hostility. Some minor events during the census have been discussed among the villagers for months, and new legends and heroisms have been derived during each census. Some of these legends were used to joke with neighboring villages, such as 'Hacı Çavuş's idiot son-in-law, who drove the flock onto the census officers instead of river' or 'the watchmen of Çukur village fell asleep and the census officers passed through Akçabel'. It is understood from some articles of the related law that the state is aware of this issue of theft. In order to prevent animal hiding in censuses, the state had been developed deterrent measures such as punishing those who do so by double taxation, or if the public servants are involved in animal hiding, dismissing them from the civil service and rewarding those who report missing animals. This study is built on two foundations. While the subject is handled within the framework of archive documents and other documents, on the other hand; public narratives are included as they become available.

___

  • A.) MKT. MHM. 00760. 00051. 002.
  • Ağnam Resmi Kanunun Esbâb-ı Mucibe Lâyihası, Devlet-i Osmaniye Maliye Nezareti, İstanbul 1326.
  • Ağnâmın Sûret-i Ta’dâdıyla Resminin Cibâyetine ve Yoklama Muamelâtının İfâsına Dair Kaleme Alınıp Mer’iyet-i Ahkâmına Bil-istizan İrâde-i Seniye Hazret-i Hilâfetpenâhi Şeref Müteallik Buyrulmuş Olan Talimattır, Matbaa-i Osmaniye Dersaadet, 1325.
  • DH. MKT. 00281. 00023. 001.
  • DH. MKT. 00281. 00023. 002.
  • DH. MKT. 01428. 00064. 001.
  • DH. MKT. 01644. 00088. 001.
  • DH. MKT. 02349. 00037. 001.
  • DH. MKT. 1450. 70.
  • TFR. I. SL 00037. 03662. 002.
  • TFR. I. SL 00037. 03662. 003.
  • TFR. I. SL 00037. 03662. 005.
  • TFR. I. SL. 00037. 03662. 001.
  • TFR. I. SL. 00037. 03662. 006.
  • Y. MTV. 00273. 00169. 002.
  • AKBULUT, İlhan “İslam Hukukunda Suçlar ve Cezalar”, AÜHF Dergisi, C.52, S.1 2003, s.167-181.
  • BARDAKOĞLU, Ali “Hırsızlık”, DİA, C.17, İstanbul 1998, s.384-396.
  • ÇAĞATAY, Neşet “Osmanlı İmparatorluğunda Reayadan Alınan Vergi Ve Resimler”, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/26/1024/12400.pdf, s.483-511, (Erişim Tarihi:25.07.2019).
  • EMECEN, Feridun, “Ağnam Resmi”, DİA, C.1, İstanbul 1988, s.478.
  • DEVELLIOĞLU,Ferit, Osmanlıca-Türkçe Lûgat, Ankara 2008.
  • GÖNÜLLÜ, Ali Rıza, “Milli Mücadele ve Cumhuriyet Döneminde Hayvanlar Vergisi (1920- 1962)”, SÜTAD, Güz 2015; ( 38), s.69-102.
  • İNALCIK, Halil, “Osmanlılar’da Raiyyet Rüsûmu”, Belleten, C.XXIII, 1959, s.575-610.
  • KANKAL, Ahmet “Osmanlı Ceza Hukûkuyla Alakalı İlginç Bir Belge”, OTAM, S.4, 1993, s.197-202.
  • TAŞKIN, Figen “1844 Tashih-i Sikke Sonrasında Para Düzeni ve Kalpazanlık”, Studies Of The Ottoman Domain, C.6, S.11, Ağustos 2016, s.1-19.
  • TAŞKIN, Ünal “Osmanlı Devletinin Son Yıllarında Ağnam Vergisine Yapılan Zamlar”, Turkish Studies, International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 8/5, Ankara 2013, s.789-796.