İslâm Hukukunda Kamu Otoritesinin Çok Eşliliği Sınırlandırması

Çok eşlilik (polijini/teaddüd-i zevcât), yani erkeğin aynı anda birden fazla kadınla evlenmesi insanlık tarihinde bilinen ve uygulanan bir olgudur. İslâm hukuku da belirli şartların ve gerekçelerin bulunması halinde çok eşlilik kurumunu bir ruhsat hükmü (yedek hüküm) olarak kabul etmiş ve bunun sayısını dört ile sınırlandırmıştır. İslâm hukukunda çok eşlilik, bir ruhsat hükmü olarak mubah kılınmış olmakla birlikte her erkeğin keyfine göre kullanabileceği mutlak bir hak da değildir. Nitekim İslâm hukukunda çok eşliliğin meşruiyeti, “adaletin gözetilmesi” ve “nafakanın temin edilmesi” olmak üzere iki temel şartın bulunmasına bağlanmıştır. Ancak bu şartların gözetilmesinin erkeklerin takdir ve insafına/inisafiyetifine bırakılması, uygulamada çok eşlilik hakkının istismar edilmesine ve önceki ilk eşin/karının mağdur olmasına sebep olmaktadır. Bu yüzden tarihi süreçte zaman zaman bu hakkın kullanılmasının sınırlandırılması gündeme gelmiştir. İslâm hukuk tarihinde, dolaylı da olsa çok eşliliğin sınırlandırılması ile ilgili ilk resmi/hukukî düzenlemeler ise Osmanlı’nın son dönemlerinde hazırlanan 1917 tarihli Hukuk-ı Aile Kararnamesi ile yapılmıştır. Son dönem İslâm hukukçuları arasında ise İslâm hukukunda çok eşliliğin kamu otoritesi tarafından sınırlandırılmasının cevazı tartışılmaya devam etmektedir. Günümüz İslâm ülkeleri medeni kanunları ise bu konuda farklı düzenlemeler içermektedir. Bu makalede, İslâm aile hukukunda çok eşliliğin kamu otoritesi tarafından sınırlandırılması üzerinde durulacaktır.Özet: Çok eşlilik (polijini/teaddüd-i zevcât), yani erkeğin aynı anda birden fazla kadınla evlenmesi insanlık tarihinde bilinen ve uygulanan bir kurumdur. İslâm hukuku da belirli şartların ve gerekçelerin bulunması halinde çok eşlilik kurumunu bir ruhsat hükmü olarak kabul etmiş ve bunun sayısını dört ile sınırlandırmıştır. Nitekim Kur’an’da yer alan ilgili naslar (en-Nisa 4/3 129) ve Hz. Peygamber’in bizzat kendi uygulaması (el-Ahzab 33/50, 51, 59; et-Tahrim 66/3-5), İslâm hukukunda erkeğin aynı anda birden fazla (en fazla dörde kadar) kadınla evlenmesinin mubah/meşru olduğunu göstermektedir. İslâm hukukunda çok eşlilik, hukuken meşru (mubah) olmakla birlikte her erkeğin keyfine göre kullanabileceği mutlak bir hak da değildir. Nitekim ilgili naslar incelendiğinde İslâm hukukunda çok eşliliğin mubah/meşru olabilmesinin; “eşler arasında adaleti gözetmek” ve “eşlerin nafakasını temin etmeye güç yetirebilmek” olmak üzere iki temel şarta bağlandığı görülmektedir. Diğer taraftan İslâm hukukunda çok eşliliğe ruhsat/izin veren bazı istisnai özel durumlar (şartlar/sebepler) da söz konusu olabilmektedir. Örneğin toplumda kadın nüfusunun erkek nüfusundan çok fazla olması veya kadının sürekli (müzmin) hasta olmasından dolayı ailevi görevlerini yerine getirememesi, vs. gibi durumlarda İslâm hukukunda çok eşliliğe ruhsat/izin verilmektedir.Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere İslâm hukukunda çok eşlilik, evlenme ehliyetine sahip olan her erkeğin uygulaması gereken bir emir veya (zorunlu) aslî bir hüküm (azimet) değildir. Aksine belirli şartların ve gerekçelerin bulunması halinde meşru kılınmış istisnâî bir ruhsat hükmüdürBuna göre; İslâm hukukunda çok eşlilik, bireysel ve toplumsal bazı ihtiyaç ve zaruretler çerçevesinde karşılıklı rızaya dayalı olarak mubah kılınmış ahlakî ve hukukî bir kurum olmaktadır. Dolayısıyla erkekler, mevcut eşlerinin üzerine ikinci bir kadın ile evlenmek zorunda olmadıkları gibi, kadınların da ikinci bir eş olarak evli bir erkek ile evlenmeye hayır deme hakları vardır.İlgili naslarda/ayetlerde ve doktrinde yer alan şartlar ve gerekçeler birlikte değerlendirildiğinde İslâm hukukunda çok eşliliğin meşru olabilmesi için şu üç temel şartın bulunması gerektiğini söylemek mümkündür:1)                   Eşler arasında adalete riayet etmek,2)                   Eşlerin nafakasını temin edebilecek yeterli mali güce/imkâna sahip olmak,3)                   Ferdi veya toplumsal ihtiyaç veya zaruretin bulunması.Şu halde İslâm hukukunda belirli şartlar ve gerekçeler çerçevesinde meşru kılınan çok eşlilik hakkının istismar edilmemesi için yukarıda sayılan şartlara riayet edilmesi gerekmektedir. Aksi halde İslâm’ın belirli şartlar ve gerekçelerden dolayı meşru kıldığı çok eşliliğin, birey, aile ve toplum açısından bazı sıkıntılara, huzursuzluklara ve haksızlıklara sebep olması mümkündür. Dolayısıyla belirli şartlar ve gerekçeler çerçevesinde İslâm hukukunun kabul ettiği çok eşlilik, bireysel ve toplumsal maslahatın giderilmesine yönelik ahlakî ve hukukî bir kurum olmaktadır.İslâm hukukunda çok eşliliğin meşruiyeti, belirli şartların ve bazı özel durumların bulunmasına bağlı olmakla birlikte uygulamada buna riayet edilmediği de bilinen bir gerçektir. Bu yüzden uygulamada çok eşlilik hakkı istismar edilmeye açık bir konudur. Bundan dolayıdır tarihi süreçte çok eşliliğin kamu otoritesi tarafından sınırlandırılması gündeme gelmiştir. Günümüz İslam hukukçuları arasında da çok eşliliğin kamu otoritesi tarafından denetlenmesi ve/ya sınırlandırılması tartışılmaya devam etmektedir. Geçmişte bu hakkın kullanılmasının denetiminin nispeten toplum (sosyal çevre) tarafından yapıldığını söylemek mümkündür. Ancak günümüzde toplum denetim mekanizmasını icra edemediği için bu görevin toplum adına devlet (kamu otoritesi) tarafından yapılması gündeme gelmektedir. Çok eşliliğin kamu otoritesi tarafından denetlenmesi veya sınırlandırılma ile ilgili son dönem İslâm hukukçuları arasında; bunun caiz olduğunu “kabul edenler” ve “kabul etmeyenler” şeklinde iki yaklaşım bulunmaktadır.Kamu otoritesinin çok eşliliğe müdahalesinin caiz olduğunu kabul eden İslâm hukukçuları görüşlerini iki açıdan temellendirmektedirler: Birincisi, çok eşliliğin mubah olması ve kamu otoritesinin mubahı sınırlandırma hak ve yetkisinin bulunmasıdır. İkincisi ise, çok eşliliğin Kur’an ayetlerinde, “kocanın eşleri arasında adaleti gözetmesi” ve “kocanın eşlerinin nafakasını temin etme gücüne sahip olması” şartları ile kayıtlı olması ve bu şartların bulunup bulunmadığının kamu otoritesinin denetimine tabi tutulmasının Şâri’in çok eşliliği teşri kılma maksadına ve toplumun maslahatına daha uygun olmasıdır.Kamu otoritesinin çok eşliliğe müdahalesinin caiz olduğunu kabul etmeyen İslâm hukukçuları da görüşlerini iki açıdan temellendirmektedirler: Birincisi İslâm hukukunda çok eşlilik, naslarla/ayetlerle sabit meşru bir haktır ve bunun kamu otoritesi tarafından yasaklanabileceğine veya sınırlandırılabileceğine dair kesin bir delil yoktur. İkincisi ise Şâri’in meşru (mubah/hukuken serbest) kıldığı bir hakkı yasaklamak veya sınırlandırmak naslara/ayetlere aykırıdır.Yukarıdaki görüşlerden kamu otoritesinin çok eşliliği sınırlandırmasının caiz olduğunu kabul eden görüşün günümüz açısından daha isabetli olduğunu söylemek mümkündür. Şöyle ki ilgili naslarda çok eşlilik, “kocanın eşleri arasında adaleti gözetmesi” ve “kocanın eşlerinin nafakasını temin etme gücüne/imkânına sahip olması” olmak üzere iki temel şarta bağlanmıştır. Dolayısıyla bu şartların bulunup bulunmadığının kamu otoritesinin denetimine tabi tutulması Şâri’in çok eşliliği teşri kılma maksadına ve toplumsal maslahata daha uygundur. Nitekim 1917 tarihli Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi kadına/karıya, nikah akdi esnasında kocasının üzerine ikinci bir kadınla evlenmemesini şart koşma hakkını vererek kocanın aynı anda birden fazla kadınla evlenme hakkını dolaylı da olsa sınırlandırmıştır. Yine 1917 tarihli Hukuk-i Aile Kararnamesi’nin yürürlükten kaldırılmasından sonra hazırlanan, ancak yürürlüğe girmeyen 1924 tarihli Hukuk-ı Aile Kararnamesi Tasarısında da çok eşlilik uygulamasının hâkimin iznine bağlanması teklif edilmiştir. Günümüz İslâm ülkelerinde ise, çok eşliliği “tamamen yasaklayan”, “serbest bırakan” ve “şartların bulunup bulunmadığını denetleme hakkını mahkemeye veren” olmak üzere üç farklı uygulama bulunmaktadır. Bu ülkelerden Fas, Cezayir, Irak, Suriye, Endenozya, Malezya, (Pakistan) gibi ülkelerde çok eşliliğin (hukuken) geçerliliği yargının izni ve denetimine bağlıdır. Yargı denetimini kabul eden bu ülkelerden bazıları sadece adalet şartının, bazıları adalet ve nafaka şartının, bazıları ise adalet, nafaka ve meşru bir maslahat/gerekçe şartının bulunup bulunmadığının denetimini yargıya vermiştir.Özetle söylemek gerekirse, ilgili ayetin hükmü gereğince şartları dâhilinde İslâm hukukunda çok eşlilik mubahtır. Bununla birlikte “zararın giderilmesi” ve “kamu yararının gerekli kılması” halinde İslâm hukukunda kamu otoritesinin mubahı (hukukî serbest alanı) sınırlandırma hak ve yetkisi bulunmaktadır. Diğer taraftan İslam hukukunda kamu otoritesinin toplumun ihtiyaçlarını karşılayan ve çağın maslahatına/şartlarına uygun düşen mevcut ictihadlardan birini tercih ederek kanun haline getirme hak ve yetkisi de vardır.Buna göre kamu otoritesi çok eşlilik hakkının kullanılmasını hâkimin iznine bağlayan kanuni bir düzenleme yaptığında bu düzenleme dinen/şer’an ve hukuken/kazaen toplumu bağlayıcı olmaktadır. Dolayısıyla böyle bir hukuki düzenlemenin yapılması halinde kamu otoritesinin, gerekli inceleme ve araştırmayı yaptıktan sonra, şartları uygun olan erkeklerin çok eşlilik yapmasına izin vermesi, şartları uygun olmayanlara ise izin vermemesi mümkündür. Nitekim günümüzde birçok İslâm ülkesi Aile Hukuku Kanunu da bu tür düzenlemelere yer vermiştir. Burada şu hususu da özellikle belirtmekte fayda var; toplumda kadın-erkek nüfusunun aşırı orantısız olduğu dönemlerde, toplumsal maslahat açısından bir erkeğin aynı anda birden fazla (en fazla dörde kadar) kadınla evlenmesinde ihtiyaç ve zaruret de bulunabilir. Böyle bir durumda kamu otoritesinin, şartlarını taşıyan erkeklerin birden fazla kadınla evlenmesini teşvik etmesi, hatta yerine göre zorunlu kılması da mümkündür.

Restriction of Polygyny by the Public Authority in Islamic Law

Polygyny, the marriage of a man with more than one woman at the same time is a well-known practiced in human history. Islamic law accepts the institution of polygyny as a substitute provision if it fulfills the certain conditions and reasons, -and limited the maximum number of wives to four. Although polygyny is mubah (permissible) in Islamic law, it is not an absolute right that every man can use arbitrarily. Thus in Islamic law, the legitimacy of polygyny has been attributed to the presence of two basic conditions: the observance of justice among co-wives and providing maintnance. However, the observance of these conditions that is left to the mercy of men leads to the exploitation of the right for practicing to polygyny and victimization of the first spouse. Therefore, inserting some restrictions for using this right has come to the agenda from time to time in Islamic legal history. The first legal arrangements concerning the restriction of the polygyny (taaddud al-zawjāt) in the history of Islamic law were indirectly made with the Family Law Decree of 1917 which was prepared in the last periods of the Ottoman Empire. Among the late Islamic jurists, the issue of the limitation of polygyny by public authority in Islamic law continues to be discussed. The civil laws of contemporary Muslim countries contain different regulations on the issue. In this article, the restriction of polygyny by the public authority in Islamic family law will be focused on.Summary: Polygyny, the marriage of a man with more than one woman at the same time is a well-known practiced in human history. Islamic law accepts the institution of polygyny as a substitute provision if it fulfills the certain conditions and reasons, and limited the maximum number of wives to four. Thus, relevant verses in the Qur’an (al-Nisa 4/3, 129) and the Prophet’s own practice (al-Ahzab 33/50, 51, 59 al-Tahrim 66 / 3-5) show that it is legitimate for a man to marry more than one woman (up to four) at the same time in Islamic law. Although polygyny is legally permissible (mubah) in Islamic law it is not an absolute right that every man can arbitrarily use. Thus in Islamic law, the legitimacy of polygyny has been attributed to the presence of two basic conditions: the observance of justice among co-wives and providing maintenance. On the other hand, there may be some exceptional circumstances permitting polygyny in Islamic law. For example, when female population is much more than male in the society and when a, woman is can not fulfill her family duties due to her cureless illness, polygyny is permitted in Islamic law.As it can be understood from the explanations above, polygyny in Islamic law is not a general and mandatory provision that should be applied by every man who has legal capacity to marry. On the contrary, it is an exceptional provision that is justified if there are certain conditions and justifications. According to this; polygyny is a moral and legal institution that is made up of mutual consent based on individual and social conditions and needs in Islamic law. Therefore, men do not have to marry a second woman on their current wives, as well as women have the right to say “no” to marry a married man as a second wife.When the conditions and rationales indicated in the relevant verses and doctrine are evaluated together, it can be said that in order to be able to legitimize the polygyny in Islamic law, there must be three basic conditions:(1) Observing justice among spouses, (2) Having sufficient financial power to provide maintenance for spouses, (3) Existence of individual or social need or necessity.Therefore, in order to prevent the exploitation of polygyny, which is justified under certain conditions and justifications in Islamic law, the above-mentioned conditions must be fulfilled. Otherwise, polygyny can cause some problems, unrest and injustice for individual, family and society. Hence, in the presence of certain conditions and justifications, polygyny accepted in Islamic law as a moral and legal institution aiming the elimination of individual and social arbitration.Although the legitimacy of polygyny in Islamic law depends on the existence of certain conditions and special circumstances, it is a known fact that they are not always observed in practice. It can be said that the right of polygyny is a subject of abuse in practice. Therefore, the limitation of polygyny  by the public authority has come to the fore in Islamic legal history. Today, control of the public authority and inserting some restrictions of polygyny  continue to be discussed among the Islamic jurists. In the past, it is possible to say that the control of the exercising of this right has been done relatively by society (social environment). However, nowadays, since the society cannot perform the control mechanism, it is brought up by the state (public authority) on behalf of the society.Among the contemporary Islamic jurists regarding the supervision or limitation of polygyny  by the public authority; there are two approaches: “those who accept” and “those who do not accept” such restrictions.Islamic jurists, who accept that public authority is allowed to intervene in polygyny, grounded their views on two perspectives: The first is that the polygyny is legally permissible and the public authority has the authority to limit the permissible (mubah) in Islamic law. The second is that polygyny is restricted with the conditions in the Qur’anic verses such as “husband’s observation supervision of justice among his wives” and “having the power for ensuring the livelihood (nafaqa) of his wives” and it is more appropriate for the benefit of society and the purpose of the legislator (Shari’) to be subject to the control of the public authority whether these conditions are present or not. Islamic jurists, who do not agree that the public authority has the right to intervene in polygyny grounded their views on two perspectives as well: First, polygyny is a legitimate right mentioned in the verses in Islamic law and there is no definite proof that this can be prohibited or restricted by the public authority. Secondly, it is contrary to the verses to prohibit or limit the right that the Qur’an makes legitimate (free).Thus, it is possible to say that the opinion which accepts that the public authority has to limit polygyny is more accurate in terms today’s social conditions. Namely, polygyny is linked to two basic conditions: ”husband’s observance of justice among his wives and having the power to provide maintenance for his wives. Therefore, supervision of the public authority on checking the existence of these conditions is more appropriate for the purpose of the legislator (Shari legitimizing polygyny  and social benefit.In fact, the Ottoman Family Law Decree of 1917 indirectly limited the right of the husband to marry more than one woman, giving the woman right to stipulate a condition in her marriage contract that her husband not to marry a second woman. In the 1924 Draft of Family Law Decree, which was prepared after the repeal of the Family Law Decree of 1917, but not enacted, it was proposed that the application of polygyny should be presented to the approval judge.In today’-s Muslim countries, there are three different practices: namely “completely prohibiting polygyny”, ”releasing polygyny” and “giving the court the right to monitor the existence of necessary conditions “. In countries such as Morocco, Algeria, Iraq, Syria, Indonesia, Malaysia (and Pakistan), the validity of polygyny  depends on the permission and supervision of the judiciary. Some of these countries which have accepted judicial review have given the judicial control for the requirement of justice, some of them the conditions of justice and maintenance some of them for the conditions of justice, maintenance and a legitimate justification.In sum, in accordance with the provisions of the relevant verses, polygyny in Islamic law is legitimately permissible (mubah). However, the public authority has the right and authority to limit the mubah in Islamic law in the case of the elimination of damage and the necessity of the public interest. On the other hand, the public authority has the right and authority to enact the law in Islamic law by preferring one of the existing ijtihads that meet the needs of the society and conforms to the conditions of the age.According to this, when the public authority made a statutory regulation that links the use of right of polygyny  to the permission of the judge, this regulation is binding on society.Therefore, in the event of such a legal arrangement, it is possible for the public authority to allow the men who comply with the conditions and not to allow the ones who are not to comply with the conditions after conducting the necessary investigation. As a matter of fact, now Family Laws of many Muslim countries now include such legal arrangements. It is also worth mentioning here that there may be a necessity for a man to marry more than one woman (up to four) at the same time in terms of social benefits, when the population of male and female in a society is excessively disproportionate. In such circumstances, it is also possible that the public authority encourages, or even mandates, the marriage of men who have fulfilled the conditions to more than one woman.

___

  • Abdüllâvî, Beşir el-Mekkî. Sultatü veliyyi’l-emr fi takyîdi’l-mubâh. Beyrut: Dâru Mektebeti’lMaârif, 2011.
  • Ahmed Naim, (Babanzâde). “Taaddüd-i Zevcât İslâmiyet’te Men Olunabilir mi imiş?: Mansurizâde Saîd Beyefendi’ye”. Sebilü’r-Reşad [Sırat-ı Müstakim]11/298 (15 Mayıs 1329/1330): 216-221.
  • Akdaş, Hayrunnisa. II. Meşrutiyet Dönemi Fikir Akımlarının Taaddüd-i Zevcât Konusundaki Tartışmaları. Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi, 2016.
  • Akseki, Ahmed Hamdi. “İslamiyet ve Teaddüd-i Zevcât”. Osmanlıdan Cumhuriyete İslam Dü- şüncesinde Arayışlar. 271-313. İstanbul: Rağbet Yayınları,1999.
  • Ali, Kevser Kâmil-Öğüt, Salim. “Çok Evlilik”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 8: 365-369. Ankara: TDV Yayınları, 1993.
  • Âlim, Abdüsselam Muhammed eş-Şerif. Nazariyyetü’s-siyaseti’ş-şer’iyye: ed-davâbit ve’ttatbîkât. Bingazi: Camiatü Karyûnûs, 1996.
  • Allâl el-Fâsî. Makāsıdü’ş-şerîati’l-islâmiyye ve mekārimühâ. Dâru’l-Ğarbi’l-İslâmî, 1993.
  • Ansay, Sabri Şakir. Eski Aile Hukukumuza Bir Nazar. Ankara: İstiklal Matbaacılık ve Gazetecilik Kollektif Ortaklığı, 1952.
  • Apaydın, H. Yunus. “Nikâh Akdinin Mahiyeti ve İmam Nikâhı Uygulaması”. Erciyes Ünv. Sosyal Bilimler Enst. Dergisi 9 (2000): 371-380.
  • Aras, Mehmet Özgü. “İslâm’a Göre Çok Evlilik”. Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 24 (2007): 183-188.
  • Arsal, Sadri Maksudi. Umumi Hukuk Tarihi. İstanbul: İstanbul Matbaacılık, 1948.
  • Atar, Fahrettin. Fıkıh Usûlü. İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 1996.
  • Attâr, Abdünnâsır Tevfîk. Teaddüdü’z-zevcât mine’n -nevâhî’d-dîniyye ve’l-ictimâiyye ve’lkānûniyye. Kahire: eş-Şirketü’l-Mısriyye li’tıbâati ve’n-neşr, 1972.
  • Aydın, M. Akif. İslâm-Osmanlı Aile Hukuku. İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 1985.
  • Bilmen, Ömer Nasuhi. Hukuk-ı İslâmiyye ve Istılahât-ı Fıkhiyye Kâmûsu. 8 Cilt. İstanbul: Bilmen Yayınları, 1985.
  • Carullah, Musa. Kur’an-ı Kerim Âyetlerinin Nurları Huzurunda Hatun. Yay. Haz: Mehmet Görmez. Ankara: Kitabiyat Yayınları, 1999.
  • Cessâs, Ebu Bekir Ahmet b. Ali er-Râzî. Ahkāmü’l-Kur’an. 4 Cilt. thk. Muhammed Sadık Kamhâvî, Beyrut: Dâru ihyâi’t-türâsi’l-Arabî, 1985.
  • Cin, Halil. Eski Hukukumuzda Evlenme. Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 1974.
  • Dalgın, Nihat. İslâm Hukukunda Boşama Yetkisi. Samsun: Etüt Yayınları, 1999.
  • Demircan, Adnan. “Câhiliye ve Hz. Peygamber Döneminde Çok Kadınla Evlilik”. İstem 1/2 (2003): 9-32.
  • Demircan, Ali Rıza. “Çok Eşlilik”. Hz. Peygamber ve Aile Hayatı. Yay. Haz. İsmail Lütfi Çakan. 248-251. İstanbul: İlmi Neşriyat, ts.
  • Durmuş, Abdullah. “Ahmed Hamdi Akseki’nin Birden Fazla Evlilik (Çok eşlilik) Konusundaki Yaklaşımı”. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 32 (2015): 251-276.
  • Ebû Ceyb, Sa’dî. Mevsûatü’l-icma’ fi’l-fıkhı’l-islâmî. 2 Cilt. Dımeşk: Dâru’l-fikr, 1984.
  • Ebû Zehra, Muhammed. el-Ahvâlü’ş-şahsiyye, Kâhire: Dâru’l-fikri’i-Arabî, 1957.
  • Ebû Zehra, Muhammed. Tanzîmü’l-üsra ve tanzîmü’n-nesl. Kahire: Daru’l-fikri’l-arabî, 1976.
  • Elmalılı, Muhammed Hamdi Yazır. Hak Dini Kur’ân Dili. 1-10. İstanbul: Eser Neşriyat, 1979.
  • Erdoğan, Mehmet. İslâm Hukukunda Ahkâmın Değişmesi. İstanbul: MÜİFV Yayınları, 1990.
  • Fatma Aliye-Mahmud Esad. Çok Eşlilik (Teaddüd-i Zevcât). Haz: Firdevs Canbaz. Ankara: Hece Yayınları, 2007.
  • Fazlurrahman. İslâm. Ankara: Selçuk Yayınları, 1992.
  • Hamidullah, Muhammed. “Müslümanlarda Hukuk Felsefesi”. trc. İ. Kâfi Dönmez. İslâm Medeniyeti 4/4 (1980): 19-34.
  • İbn Âbidîn, Muhammed Emin. Reddü’l-muhtâr ale’d-Dürri’l-muhtâr şerhu Tenvîri’l-ebsâr. 1- 13. thk. Adil Ahmed Abdülmevcud-Ali Muhammed Muavvad. Riyad: Dâru Alemi’l-kü- tüb, 2003.
  • İbn Âşûr, Muhammed Tahir. et-Tahrîr ve’t-tenvîr. 30 Cilt. Tunus: Dâru’-Tûnisiyye, 1984.
  • İbn Kudâme, Muvaffaküddin Abdullah b. Ahmed el-Makdisî. el-Muğnî. 1-15. thk. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî-Abdülfettah Muhammed el-Hulüv. Riyad: Dâru Âlemi’l-kütüb, 1997.
  • İncegül, Sümeyye. Tanzimat’tan Günümüze Çok Evlilik Tartışmaları. Yüksek Lisans Tezi. Erciyes Üniversitesi, 2008.
  • Kahraman, Abdullah. “Mansûrîzâde Said’in Klasik Fıkıhçılara Yönelttiği Bazı Eleştiriler”. Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 5/1 (2001): 223-262.
  • Kahraman, Abdullah. “Darülfünun Hocalarından Mansurizâde Mehmed Said ve Klasik Fıkhın Sınırlarını Zorlayan Bazı Görüşleri”. Darülfünun İlahiyat Sempozyumu 18-19 Kasım 2009 Tebliğleri. 405-414. İstanbul: 2010.
  • Karaman, Hayreddin. Anahatlarıyla İslâm Hukuku. 3 Cilt. İstanbul: Ensar Neşriyat, 2011.
  • Karaman, Hayreddin. İslâm’da Kadın ve Aile. İstanbul: Ensar Neşriyat, 1994.
  • Kaya, Mahmut. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Çok Eşlilik Olgusu (Şanlıurfa Örneği). Yüksek Lisans Tezi. Harran Üniversitesi, 2004.
  • Kevserî, Muhammed Zâhid. Makālâtü’l-Kevserî. Kahire: el-Mektebetü’t-tevfîkıyye, ty.
  • Köse, Saffet. İslâm Hukukunda Hakkın Kötüye Kullanılması. İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 1997.
  • Köse, Saffet. “Aile Hukuku”. İslâm Hukuku El Kitabı. edt. Talip Türcan. 437-533. Ankara: Grafiker Yayınları, 2012.
  • Kurtubî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed el-Ensârî. el-Câmi’ li ahkâmi’l-Kur’ân. 1-24. thk. Abdullah b. Abdulmuhsin et-Türkî. Beyrut: Müessesetü’r-risâle, 2006.
  • Mansurizâde Saîd. “Taaddüd-i Zevcât İslâmiyette Men Olunabilir”. İslâm Mecmuası 1/8 (İstanbul 1330): 233-238.
  • Mansurizâde Saîd. “Cevâzın Ahkâm-ı Şer’iyyeden Olmadığına Dâir”. İslâm Mecmuası 1/10 (İstanbul 1330): 295-303.
  • Medkûr, M. Sellâm. Nazariyyetu’l-ibâha inde’l-usuliyyîn ve’l-fukâhâ. Kahire: Dâru’n-Nehdati’lArabiyye, 1984.
  • Ortaylı, İlber. Osmanlı Toplumunda Aile. İstanbul: Timaş Yayınları, 2016.
  • Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi (HAK). Yay. Haz. Orhan Çeker, Konya: Mehir Vakfı Yayınları, 2012.
  • Reşid Rıza, Muhammed. Tefsîrü’l-Menâr/Tefsîru’l-Kur’ân’il-Hakîm. 1-12. Mısır: Matbaatü’lMenâr, 1328 h.
  • Reşid Rıza, Muhammed. Hukûku’n-nisâ fi’l-İslâm. Beyrut: el-Mektebetü’l-islâmî, 1984.
  • Seyyid Bey, Muhammed. Fıkıh Usulü (Giriş). Yay. Haz: Hasan Karayiğit. İstanbul: Düşün Yayınları, 2010.
  • Sibâî, Mustafa. el-Mer’e beyne’l-fıkhi ve’l-kānûn. Beyrut: el-Mektebetü’l-islâmî, 1999.
  • Şaban, Zekiyyüddin. İslâm Hukuk İlminin Esasları (Usûlü’l-fıkıh). trc. İbrahim Kâfi Dönmez. Ankara: Diyanet Vakfı Yayınları, 2015.
  • Şelebî, Muhammed Mustafa. Ahkāmü’l-üsre fi’l-İslâm. Beyrut: Dârü’n-Nehdati’l-Arabiyye, 1977.
  • Şeltût, Mahmud. el-İslâmü: akîdetün ve şerîatün. 12. Baskı. Kahire: Dâru’ş-Şurûk, 2001.
  • Topaloğlu, Bekir. İslâmda Kadın. İstanbul: Yağmur Yayınları, 1990.
  • Ulaş, Semra. “İslâm’da Çok Kadınla Evlilik”. İslâmî Araştırmalar 4/1 (1992): 52-63.
  • Yalçın, İsmail. “Günümüz İslâm Aile Hukuku Kanunlarında Çok Eşlilik Üzerindeki Sınırlamalar”. İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi 6/3 (2017): 1707-1725.
  • Yıldırım, Mustafa. “Nisa Suresi 3. Ayet Bağlamında Çok Eşlilik Meselesi”, Dinlerde Nikâh Milletlerarası Tartışmalı İlmi Toplantı (İzmir 06-08 Nisan 2012), 533-546. İstanbul: 2012.
  • Zerkā, Mustafa Ahmed. el-Medhalü’l-fıkhiyyü’l-âmm/el-Fıkhu’l-İslâmî fi sevbihi’l-cedîd. 1-3. Dimeşk: Dâru’l-Fikr, 1968.
  • Zeydan, Abdülkerim. el-Mufassal fî ahkāmi’l-mer’e ve’l-beyti’l-müslim fi’ş-şerîati’l-islâmiyye. 1-11. Beyrut: Müessesetü’r-risâle, 1993.
  • Zühaylî, Vehbe. el-Fıkhü’l-islâmî ve edilletühû. 8 Cilt. Dımeşk: Dâru’l-fikr, 1989