Ta‘lik Karinesi Çerçevesinde Cümle Ögeleri Arasındaki İlişkiler
Makalede, Arapçada cümle ögeleri arasında gerçekleşen gramatik bağlantı ta‘lik kavramı ekseninde açıklanmaya çalışılmıştır. Ta‘lik olgusu, Curcânî’nin (ö.471/1078) nazm teorisini oluşturan temel kavramlar arasında yer alır. Arapça cümle yapısının daha kolay anlaşılmasına katkı sağlayacağı düşünülen bu yaklaşım klasik ve çağdaş dilcilerin görüşleri ışığında ele alınmıştır. Anlam gramer ilişkisinden hareketle Arapçanın gramer yapısını daha anlaşılır hale getirme çabaları her zaman olmuştur. Dilin en temel unsuru olan sözcüklerin birlikte kullanımından doğan gramerin, sistematik bir yapıya sahip olması ana dil sahipleri dâhil herkesin arzu ettiği bir gelişmedir. Dilbilim alanında birbirini takip eden gelişmelere bakıldığında, bu alanın yeni gelişmelere açık olduğu görülür. İletişim yollarının çoğaldığı günümüzde bir dilin gramer yapısını anlamada yardımcı olacak ilkelerin geliştirilmesi önemlidir. Bu bağlamda, dilin daha kolay ve etkili bir yöntemle öğretilmesine katkısı olacak teoriler ve görüşler ortaya konulmaktadır. Klasik kaynaklarda öne çıkan yaklaşımların yeniden yorumlanması ve dilin temel yapılarını açıklayan kavramların güncellenmesi, Arapçanın etkenliğini artırmak için önemli katkılar sağlayacaktır. Özet: Dil yapılarının, düşünceleri ifade eden sistem olduğunu vurgulayan dilciler, gramer anlam ilişkisi üzerinde dururlar. Geçmişten günümüze önemini koruyan gramer kuralları, dilin temel alanlarından biridir. Arap dili alanında yapılan araştırmalara bakıldığında, bu dilin gramer yapısı üzerinde çokça durulduğu görülür. Bu bağlamda, felsefe ve mantık gibi farklı ilmî disiplinlerin de etkisinde kalarak, cümle ögeleri arasındaki irtibatı açıklamaya çalışan ‘âmil nazariyesi, dilcilerin Arap gramerini izah için ortaya koydukları bir teoridir. ‘Âmil merkezli gramer anlayışı etrafında yapılan tartışmalar uzun süre devam etmiştir. Ortaya koyduğu görüşleriyle etkili olan ‘Abdilḳâhir el-Curcânî (ö. 471/1078), bu alanda adından çokça bahsedilen bir dilcidir. Bu bağlamda, onun görüşleriyle ilgili dil çalışmaları devam etmektedir. Nahvin alanının sınırlandırıldığını gören Curcânî, dil araştırmasında yeni bir metot inşa etmiştir. Gramer yapılarının anlamla ilişkisini açıklayan nazm, sözlükte telif, dizme, bir araya getirme gibi anlamlara gelir. Çağdaş dilbilim çalışmaları, bu teorinin önemini ve yerindeliğini doğrulamaktadır. Nahiv anlamının, sözcük ve gramer ögesi seçiminden doğan bir yapı olduğu görüşü, nazm anlayışını yansıtır. Cümlede, kelimeler arasındaki ta‘likten doğan ilişki nazm teorisiyle açıklanmıştır. Curcânî’ye göre nahiv, sözün doğruluk ve yanlışlık ayrımını yapan bir bilim olmasının ötesinde zengin dil yapılarının neticesidir. Grameri farklı bir açıdan değerlendiren bu kapsamlı dil anlayışı Sîbeveyhi’den (ö. 180/796) itibaren başlar. Arapça dil çalışmalarının, erken dönemden itibaren anlambilimin yanında şekil ve anlamı birlikte düşündüğü görülür. Curcânî’nin nahve bakışını açıklarken üzerinde durduğu temel kavramlardan biri ta‘likdir. O, gramer hakkındaki görüşlerini açıklarken, sözcükler arasındaki irtibata ve cümle yapısında birlikte kullanımlarına dikkat çeker. Ta‘lik düşüncesi, sözcükler arasında ve gramer anlamlarıyla gerçekleşen bir etkileşim olup, bu süreçte cümle ögeleri arasında rabt ve irtibat ilişkisi doğar. İrtibat terimi, cümle ögeleri arasında doğrudan, rabt terimi ise ögeler arasında bir vasıtayla kurulan bağlantıya işaret eder. Nahiv yapılarını açıklamak için kullanılan ta'lik terimi, sözcüklerin sahip olduğu anlamlarla da yakından ilgilidir. Arapça cümle yapısının temel ögeleri klasik ifadeyle müsned ve müsned ileyhten oluşur. İsnâd ilişkisinin temel ögeleri olan fiil-fâil, mübteda–haber ögelerinin yanında, diğer ögeler de önemlidir. Temel ögelerle kullanılan bu unsurlar, cümlede anlamı belirleyici etkiye sahiptir. Sözcüğün işlevini belirleyen çoğu zaman cümledeki konumudur. Bu bağlamda, ta‘lik terimi çerçevesinde yapılacak dil çalışmalarının dil öğretimine önemli katkıları olacaktır. Ta‘lik kavramı çerçevesinde işaret edilmesi gereken diğer bir konu da Chomsky’nin geliştirdiği üretici dönüşümsel dilbilgisi teorisinin temel kavramlarından olan derin ve yüzey yapı terimleridir. Derin yapı, basit cümle yapılarından oluşurken yüzey yapıda birden çok cümlenin birlikte kullanılması söz konusudur. Üretici dönüşümsel dilbilgisi teorisine göre, derin yapı anlamı, belirleyen önemli bir unsurdur. Bu teoriyi savunanlar, insana ait olması itibariyle dilin zihinsel yönüne dikkat çekerler. Çünkü dil, sınırlı unsurlarla sınırsız cümleler üreten bir olgudur. Bu haliyle dil, mekanik bir yorumla açıklanamaz. Dil, yeti ve performans olarak, insanın sahip olduğu dinamikler ışığında incelenmelidir. Yeti ve performans kavramları, derin ve yüzeysel yapı terimlerinin doğuşunun sebebidir. Klasik Arap dilciler, isimlendirme yapmasalar da dönüşüm kavramını Arap gramerine kazandırmışlardır. Arap gramercilerin üzerinde durdukları takdim-tehir, hazif-ziyade, yorum gibi konular, Chomksy’nin geliştirdiği konular arasında yer alır. Chomsky’nin üretici dönüşümsel dilbilgisi teorisi gramer alanında yeni bir bakış açısı kazandırmıştır. Bu teori, günümüz dil bilimciler arasında çokça üzerinde durulan bir konudur. Sözün amacı, söz yapısını belirlemede etkilidir. Dilin hedefi sınırlı sözcüklerle sınırsız anlamları ifade etmektir. Karine terimi, modern dilbilimciler tarafından, cümle yapısını anlama kullanılan yeni bir yaklaşımdır. Daha çok iki şey arasındaki irtibat, bağ, ilişkiyi gösteren karine, lafzî ve manevî olarak ikiye ayrılır. Klasik nahiv kaynaklarında yer alan gramer terimlerinin tanımları incelendiğinde, karine vurgusunun yer aldığını görmek mümkündür. İ‘râb olgusunun yerini almaya çalışan bu dil anlayışı, cümle tahlilinde yenilikler getirmeyi hedeflemektedir. Dilbilimciler, Arapça'nın gramer yapısını anlamada yeni bir bakış açısı getiren karineler teorisinin önemine işaret ederler. Nahiv alanında yenilikçi yaklaşımlarıyla bilinen Temmâm Ḥassân, karineler teorisi ile Curcânî’nin anlambilim yöntemi arasında bir bağlantı kurmaya çalışır. Sîbeveyhi’ye benzetilen Temmâm Ḥassân, ortaya koyduğu bu yaklaşımla, yenilikçi dil anlayışının en önemli temsilcilerinden biri kabul edilir. Ona göre insana düşüncesini şekillendirecek bir çerçeve sunan dil sistemi, ses (fonetik), sarf (morfolojik) ve nahiv (sentax) olmak üzere üç temel birimden oluşur. Dilbilgisi, cümlede sözcüklerin kullanımından ortaya çıkan anlamı tanımlayan bir sistemdir. Bu bağlamda, dillerin genel yapısını anlamak için çokca kullanılan sentagmatik ve paradigmatik yapı terimleri dikkat çeker. Dilbilimciler arasında kabul gören anlayışı göre, gramer, sentagmatik ve paradigmatik ilişkilerden oluşan bir bütündür. Sentagmatik yapı, dilde dizim sistemine bağlı olarak dil birimleri arasındaki ilişkiyi ifade eder. Bir semantik alana ait sözcükler arasında doğan ilişki ağına ise paradigmatik yapı denir. Pradigmatik yapı, genellikle bütün diller için benzer ölçütler ortaya koyar. Dilbilimin ortaya koyduğu bu tür yaklaşımlar, dil eğitimine de önemli katkılar sağlar. Modern dilbilim araştırmaları, başaralı iletişim gerçekleştirmek için dil yapıları arasındaki ilişkinin başlangıç noktası olan cümleyi esas alırlar. Cümle, gramer tarafından tanımlanan dildeki en büyük birimdir.
Relations Between Elements of Sentence in the Light of the Syntactic Connection
This research aims to show grammatical relations between the elements of the sentence based around the syntactic connection. The phenomenon of syntactic connection is one of the basic concepts for al-Jurjānī’s theory of nazm (construction). This view, which makes more understanding the structure of Arabic sentence, is studied in the light of the ideas of classic and modernists linguists. This attempt to facilitate Arabic grammar has continued routinely from relationships between grammar and meaning. The integration of grammar, which consists of words, is an important property for native speakers and others. This field is open to new developments considering the successive developments in the field of linguistics. It is important to develop the principles that will help in understanding the grammatical structure of a language in which communication pathways are growing. Reinterpretation of prominent approaches appeared in classical sources and updating the concepts that explain the basic structures of language are needed to increase the effectiveness of Arabic.Summary: The linguists, who accept the language structures as a system of expressing thoughts, search out the relationship between meaning and grammar. The rules of grammar, which maintain its importance from the past to the present is one of the basic language areas. In the looking at the researches in the field of Arabic language, it is seen that the grammatical structures of this language is much emphasized. In this context, the grammatical markers theory, which is trying to explain the connection between the sentence elements in the light of different scientific disciplines, such as philosophy and logic is a theory, which the linguists put to explain the Arabic grammar. The grammatical discussions around the grammatical markers have continued for a long time. ‘Abd al-Qāhir al-Jurjānī (d. 471/1078) is one of the most prominent Arabic grammarians whose opinions are widely mentioned in this field. Al-Jurjānī, who found that the discipline of grammar area was limited, established a new method in language studying. In this context, the linguistic researches continue around the views of al-Jurjānī’s theory of construction. The term of construction, which describes the relationship between meaning and grammar, means composition and arrangement. The current linguistic studies have ensured the magnificence and accuracy of this theory. According to this theory, grammar meaning is arising from the choice of word and grammatical elements. The relation between words in the sentence is explained as a construction. According to al-Jurjānī, grammar is the result of various language skills beyond the distinction of truth and error. This comprehensive language understanding, which evaluates the grammar from a different point of view, has started as of Sībawayhi (d. 180/796). The Arabic linguistic studies from the early period are characterized by taking care of both form and meaning, in addition to semantic.Term of the syntactic connection is one of the basic concepts, which al-Jurjānī focuses on while explaining views on grammar. He gives much importance to the method of linking words and to the way they join each other to form sentences. The syntactic connection is an interaction between words and grammatical meanings. In this process, the mechanism of affixation and association occur between the elements of sentence. The term affixation refers to direct connection relations of the elements of sentence, while the term association refers to indirect relations. This term used to describe the grammar structures, is also closely related with the meanings of the words. The basic sentence in classical Arabic consists of the musnad and the musnad ilayhi. In the Arabic language, besides the basic elements of the sentence, other units are important as well. These units work together to express a central idea that may be further developed or refined by other elements. The factor, which determines the function of a word in the sentence, is the place of word. In this context, the linguistic studies carried out within the syntactic connection will make an important contribution to language teaching.The other thing in the context of the syntactic connection is the terms of “deep and surface structure”, which are the basic concepts of the transformational grammar theory developed by Chomsky. While the deep structure consists of simple sentence structures, the surface structure is composed of sentences. According to the transformational grammar theory, the deep structure is an important factor for determining the meaning. They draw attention to the mental side of the language. It is because the language is a phenomenon, which produces unlimited sentences with limited elements. In this form, the language cannot be explained by a mechanical interpretation. The language should be examined in the light of human dynamics. The competence and performance are the cause of the emergence of deep and surface structure terms. The purpose of the word is effective in determining the structure of speech. The target language is to express unlimited meanings with limited words. Classical Arabic grammarians have introduced the idea of transformation to Arabic grammar – though they may not know this term. The Arabic grammarians have talked about preposing, postposing, deletion, increase and interpretation, which used and developed by Chomsky. Transformational grammar theory has produced a new paradigm in grammar. This theory is widely discussed among modern linguists. The term grammatical coherence is a new terminology used by the modern linguists for definition of sentence structure. This term, which shows evidence and relation between both things, is divided into two namely: verbal and semantic coherence. When the definitions of grammatical terms in the classical grammar sources, it is possible to see the emphasis of the grammatical coherences. This language understanding, which tries to substitute the inflection theory, aims to bring innovations in sentence analysis. The linguists point to the importance of this theory, which bring a new perspective in understanding the Arabic grammar. Tammām Ḥassān (1918-2011) attempts to link the grammatical coherences with ‘Abd al-Qāhir al-Jurjānī’s theory of semantic formation and its relationship to linguistic analysis. Tammām Ḥassān, likened to Sībawayhi, is regarded as one of the most important representatives of the innovative language understanding with his theory. According to him, the system of language, which provides a framework to shape man's thinking, is constituted by three subsystems: phonetics, vocabulary and grammar. Grammar may be defined as a system of word changing and other means of expressing relations of words in the sentence. In this context, the concepts of syntagmatic and paradigmatic structure are important to understand the general structure of languages. According to linguistics, grammar should study both paradigmatic and syntagmatic relations of sentences. The syntagmatic structure refers to the relationship between language units depending on the language system in the language. The relationship network between words that belong to the same semantic field is called paradigmatic structure. The paradigmatic structure provides similar criteria for all languages. Such approaches that introduced by linguistics, provides significant contributions to language learning. The modern linguistic studies have made the sentence a starting point to clarify the linguistic structures and relations to achieve the sound linguistic communication. A sentence is the largest unit in a language described by grammar.
___
- ‘Abdullaṭîf, Muḥammed Ḥamâse. Binâu‘l-cumleti’l-‘arabiyye. Kahire: Dâru Ġarîb, 2003.
- ‘Abdullaṭîf, Muḥammed Ḥamâse. en-Naḥvu ve’d-delâle. Beyrut: Dâru’ş-Şurûḳ, 2000.
- el-‘Afîfî, Aḥmed. Naḥvu’n-naṣ itticâh cedîd fi’d-dersi’n-naḥvî. Ḳahire: Mektebetu Zehrâi’şŞarḳ, 2001.
- ‘Azîz, Gülizar. el-Ḳarîne fi’l-luġati’l-‘arabiyye. Amman: Dâru Dicle, 2009.
- el-Baṭalyevsî, İbnu’s-Sîd. Iṣlâḥu’l-ḫaleli’l-vâḳi‘ fi’l-cumel li’z-Zeccâcî. Thk. Ḥamza Abdullah eşŞenterî. Riyaḍ: Daru’l-Merîh, 1979.
- Behensâvî, Ḥusâm. Ehemmiyetu’r-rabṭ beyne’t-tefkîri’l-luġavî ‘inde’l-‘arab ve naẓariyyâtu’lbahs̱i’l-luġâvi’l-hadîs̱. Ḳahire: Mektebetu’ s̱- S̱eḳâfeti’d-Dîniyye, 1994.
- Bergstrasser, Gotthelf. et-Taṭavvuru’n-naḥvî li’l-luġati’l-‘arabiyye. Thk. Ramaḍân ‘Abduttevvâb. Ḳahire: Mektebetu’l-Ḫancî, 1982.
- el-Cundî, Dervîş. Naẓariyyetu’n-naẓm ‘inde ‘Abdilḳâhir el-Curcânî. Kahire: Mektebetu Nahḍa, 1960.
- el-Curcânî, ‘Abdulḳâhir. Delâ’ilu’l-i‘câz. Thk. Maḥmûd Maḥmâd Şâkir. Ḳahire: Mektebetu’lḪâncî, 1984.
- el-Curcânî, ‘Abdulḳâhir. Delâilu’l-i‘câz Sözdizimi ve Anlam Bilim . Trc. Osman Güman. İstanbul: Litera Yayıncılık, 2008.
- el-Curcânî, ‘Ali b. Muḥammed b. ‘Ali et-Ta‘rîfât. Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-‘Arabî, ts.
- Demirci, Kerim. “Derin Yapı ve Yüzey Yapı Kavramlarından Ne Anlıyoruz?” Turkish Studies 5/4 (Fall, 2010): 291-304.
- Dervîş, Ahmed. Dirâsetu’l-uslûb beyne’l-mu‘âṣara ve’t-turâs̱. Kahire: Dâru’t-Ṭıbaa‘ ve’n-Neşr, 1998.
- Ebu’l-l-Mekârim, ‘Ali. el-Cumletu’l-fi‘liyye. Kahire: Mu’essetu’l-Muḫtâr, 2007.
- el-Ezherî, Muḥammed b. Aḥmed. Şerḥu’t-Taṣrîḥ ‘ala’t-tavḍîḥ. Thk. Muḥammed Bâsil. 2 Cilt. Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, 2000.
- el-Ferâhîdî, Ḫalîl b. Aḥmed, Kitâbu’l-‘Ayn. Thk. İbrahim es-Semarrâî. 8 Cilt. Baġdat: Daru’rRaşîd, 1981.
- el-Ġalâyînî, Mustafa. Câmi‘ud-durûsil’l-‘arabiyye. 3 cilt. Beyrut: el-Mektebetu’l-‘Aṣriyye, 1993.
- Ḥamide, Muṣtafâ. Niẓâmu’l-irtibâṭ ve’r-rabṭ fî terkîbi’l-cumleti’l-‘arabiyye. Beyrut: Mektebetu Lubnan Nâşirûn, 1997.
- Ḥasan, Abbas. en-Naḥvu’l-vâfî. 4 Cilt. Ḳahire: Dâru’l-Me‘ârif, ts.
- Ḥassân, Temmâm. el-Luġatu’l-‘arabiyye ma‘nâhâ ve mebnâhâ. Ḳahire: Dâru’s̱-S̱eḳâfe, 1994.
- Ḥassân, Temmâm. Maḳâlât fi’l-luġa ve’l-edeb. 2 Cilt. Ḳahire: ‘Âlemu’l-Kutub, 2006.
- Ḥassân, Temmâm. “el-Ḳarâinu’n-nahviyye”, el-Lisânu’l-‘arabî 11/1 (1974): 24-63.
- İbn ‘Aḳîl, Bahâeddîn. Şerhu İbni ‘ Aḳīl ‘alâ elfiyyeti İbn Mâlik. Thk. Muḥammed Muḥyiddîn ‘Abdulḥamid. 4 Cilt. Ḳahire: Dâru’t-Turâs̱li’t-Ṭıbaa‘,1980.
- İbni Cinnî. Ebu’l-Feth ‘Us̱mân. Sirru ṣınâ‘ati’l-i‘râb. Thk. Muhammed ‘Ali en-Neccâr. 2 cilt. Ḳahire: Dâru’l-Kutubi’l-Mısriyye, 1956.
- İbni Cinnî. Ebu’l-Feth ‘Usman. el-Ḫaṣâ’is. Thk. Muḥammed ‘Ali en-Neccâr. 3 Cilt. Dimeşk: Dâru’l-Fikr, 1971.
- İbn Fâris, Ebu’l-Huseyn Ahmed b. Zekeriyya. eṣ-Ṣâhibî fî fıḳhi’l-luġa ve mesâ’ilihâ ve suneni’l- ‘arab fî kelâmihâ. Thk. Ahmed Ḥasan Besc. Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, 1997.
- İbn Fâris, Ebu’l-Ḥuseyn Ahmed b. Zekeriyya. Mu‘cemu meḳâyîsi’l-luġa. 6 Cilt. Beyrut: Dâru’lCîl, ts.
- İbn Hişam el-Enṣârî. Muġni’l-Lebîb, nşr. Muḥyiddin ‘Abdulḥamîd. 2 Cilt. Ḳahire: Matbaa‘tu Muḥammed, ts.
- İbn Hişâm el-Enṣârî. Evḍahu’l-mesâlik ilâ elfiyeti İbn Mâlik. 4 Cilt. Beyrut: Dâru’l-Cîl, 1979.
- İbn Mâlik, Ebû Abdillâh Cemâluddîn Muḥammed b. Abdillâh b. Mâlik et-Ṭâî el-Endelusî elCeyyânî. Şerḥu’l-Ḳâfiyeti’ş-şâfiye. Thk. ‘Abdulmun‘îm Herîdî. 5 Cilt. Beyrut: Dâru’lMe’mûn li’t-Turâs̱, ts.
- İbn Serrâc, Ebu Bekr Muḥammed b. Sehl. el-Uṣûl fi’n-naḥvi. Thk. Ḥuseyin el-Fetlî. 3 cilt. Beyrut: Mu’essesetu’r-Risâle,1999.
- İbn ‘Uṣfûr, Ebu’l-Ḥasan ‘Ali b. Mu’min. el-Muḳarrib fi’n- naḥv. Thk. Abdullah el-Cubûri, Ahmed Abdussettar Civari. 2 Cilt. Beyrut: Daru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1988.
- İbn Ya‘îş, Ebu'l-Beḳâ Muvaffakuddin Ya‘îş b. ‘Ali b. Ya‘îş el-Esedi. Şerḥu’l-Mufaṣṣal. Hz. Emil Bedi‘ Yaḳub. 6 cilt. Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, 2001.
- Îsevî, ‘Abdusselam. el-‘Alâḳâtu’l-ma’neviyye fi’l-binyeti’n-nahviyye muḳârene lisâniyye. Tunus: el-Maṭbaa‘tu’r-Resmiyye li’l-Cumhuriyeti’t-Tûnûsiyye, 2010.
- Ḳabâve, Faḫruddin. İ‘râbu’l-cumel ve eşbâhi’l-cumel . Ḥaleb: Dâru’l-Ḳalemi’l-‘Arabî, 1989.
- Ḳalkîle,‘Abduh ‘Abdulaziz. el-Belâġatu’l-ıṣtılâḥiyye. Ḳahire: Dâru’l-Fikr, 1992.
- Laşîn, ‘Abdulfettâḥ. et-Terâkîbu’n-nahviyye mine’l-vicheti’l-belâġiyye ‘inde ‘Abdilḳâhir elCurcânî. Riyaḍ: Dâru’l-Merîh li’n-neşr, 1984.
- Laynes, John. Naẓariyyetu Chomsky el-luġaviyye. Trc. Ḥilmi Ḫalîl. İskenderiyye: Dâru’l-Ma‘rifeti’l-Cami‘iyye, 1985.
- Murad, Velid Muhammed. Naẓariyyetu’n-naẓm ve Ḳîmetuhu’l-‘ilmiyye fi’d-dirâsâti’lluġaviyye ‘inde ‘Abdilḳâhir el-Curcânî. Ḳahire: Dâru’l-Fikr, 1983.
- el-Murâdî, Abdullah b. Ali. Tavḍîhü’l-maḳâṣit ve’l-mesâlik bi şerhi İbn Mâlik, thk. Abdurrahman ‘Ali Süleyman. 3 Cilt. Ḳahire: Daru’l-Fikri’l-‘Arabî, 2008.
- Mubarek, Muḥammed. Fıḳhu’l-luġa ve ḫaṣâisu’l-‘arabiyye. Beyrut: Dâru’l-Fikr li’t- Ṭıbâ‘a ve’nNeşr ve’t-Tevzi‘, 1981.
- Mutevekkil, Ahmed. et-Terkîbâtu’l-vaẓîfiyye kaḍâyâ ve muḳârabât. Rabaṭ: Mektebetu’dDâri’l-Emân, 2005.
- ‘Umer, Ahmet Muḥtar. ‘İlmu’d-delâle. Ḳahire: ‘Âlemu’l-Kutub, 1998.
- Özdoğan, M. Akif. “Arapçada Şibh cümle ve fonksiyonları”. KSÜ. İlahiyat Fakültesi Dergisi 9 (2007): 97-122.
- er-Râciḥî, ‘Abduh. et-Taṭbîḳu’n-naḥvî. İskenderiyye: Dâru’l-Marife, 1999.
- Sîbeveyhi, Ebû Bişr ‘Amr b. ‘Us̱mân. el-Kitâb. Thk. ‘Abdusselâm Hârûn. 5 Cilt. Beyrut: Dâru’lCîl, 1991.
- es-Sirâfî, Ebû Saî'd. Şerḥu Kitâbi Sîbeveyhi. Thk. ‘Ali Seyyid ‘Ali. 5 Cilt. Lubnan: Dâru'l-Kutubi'l- 'İlmiyye, 1990.
- es- Suyûṭî, Ebu’l-Fadl Abdurraḥman b. el-Kemâl Ebu Bekr Celâluddîn. el-Eşbâh ve’n-neẓâ’ir fi’n-naḥv. Thk. Taha ‘Abdurra‘ûf Sa‘d. 4 cilt. Ḳahire: Mektebetu’l-Kulliyâti’l-Ezheriyye, 1395.
- Şimşek, Mehmet Ali. Arap Dilinde Çok Anlamlılık ve Karine İlişkisi . Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi, 2000.
- et-Tehânevî, Muḥammed b. ‘Ali, Keşşâfu ıṣṭlâḥâti’l-funûn ve’l-‘ulûm. 2 Cilt Thk. ‘Ali Daḥrûc. Beyrut: Mektebetu Lubnan, 1996.
- Vendryes, Josehp. el-Luġa. Trc. Abdulḥamid ed-Devâhilî vd.). Ḳahire: Mektebetu Angelio elMısriyye, 1950.
- Yâkut, Ahmed Süleyman. Ẓâhiratu’l-i‘râb fi’n-naḥvi’l-‘arabî. İskenderiye: Dâru’l-Ma‘rifeti’lCâmiyye, 1994.
- Yunus ‘Ali, Muḥammed. Medḫal ila’l-lisâniyyât. Bingazi: Dâru’l-Kitâbi’l- Cedîdi’l-Muttehide, 2004.
- Ẓâẓa, Ḥasan. es-Sâmiyyûn ve luġatuhum. Beyrut: Daru’l-Ḳalem, 1990.
- ez-Zemaḥşerî, Ebu’l-Ḳâsım Maḥmûd b. ‘Umer b. Muḥammed. Esâsu’l-belâġa. Beyrut: Dâru’tTenvîri’l-‘Arabî, 1984.