Enverî-i Erzincânî ve Mevlûd-i Şerîf’i

Hz. Muhammed’e duyulan sevginin yansıması olarak birçok mevlid yazılmıştır. Süleyman Çelebi’nin (ö. 825/1422) Vesiletü’n-necât’ı, Türk edebiyatında bu türün kurucu eseri olarak kabul edilmiştir. Vesiletü’n-necât’ın etkisi asırlarca devam etmiş, bu saikle birçok mevlid yazılmıştır. Bunlardan biri de Enverî Erzincanî’nin Mevlûd-i Şerif (Sümbül-i Gülzâr-ı Kelâm-ı Kadîm) adlı eseridir. Edebî gelenekte mevlidler, genellikle mesnevi nazım biçimiyle yazılırken Mevlûd-i Şerif, kaside şeklinde telif edilmiştir. Eser, bu yönüyle diğer mevlidler arasında bir istisna olarak değerlendirilebilir. Eserin dikkat çeken başka bir yönü de XV-XVI. yüzyılda yazıldığı tahmin edilen Nasibî Mevlidi’nde geçen iki hikâye arasındaki ayniyete yakın bir benzerliğin bulunmasıdır. Mevlûd-i Şerif hakkında şu ana kadar akademik bir çalışma yapılmamış. Mevlûd-i Şerif hakkında bilgi veren kaynaklarda, biri Çorum Hasanpaşa Yazma Eserler Kütüphanesinde, diğeri Kastamonu Yazma Eserler Kütüphanesinde bulunan iki nüshasından söz edilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda Kastamonu’daki nüshanın aslında Vesiletü’n-necât’ın başka bir nüshası olduğu anlaşılmıştır. Yapılan araştırmalarla Mevlûd-i Şerif’in başka bir nüshası, yine Çorum Hasanpaşa Yazma Eserler Kütüphanesinde bulunmuştur. Mevlûd-i Şerîf’in 142 olan beyit sayısı, ikinci nüshanın bulunmasıyla 202’ye çıkmıştır. XVII. ya da XVIII. yüzyılda yazıldığı tahmin edilen eserin müellifi hakkında bir bilgi bulunamamıştır. Bu çalışmada Mevlûd-i Şerîf ve müellifi tanıtıldıktan sonra Vesiletü’n-necat’la karşılaştırılmış ve iki nüsha karşılaştırılarak mevlidin tenkitli metni neşredilmiştir.Özet: Doğum, doğum zamanı ve doğum yeri anlamına gelen mevlid terimi, edebiyatımızda Hz. Peygamber’in doğumu, mucizeleri ve vefatı gibi dönemleri ve olayların anlatıldığı eserleri tanımlamak için kullanılmıştır. Hz. Peygamber’in yanı sıra çokça Hz. Ali ve Fatma, nadiren bir mürşidin hayatını anlatan mevlidler de yazılmıştır. İlk örnekleri Arap edebiyatında görülen bu türün müellifleri arasında İbnü Dihyeti’l-Kelbî (ö. 633/1235), Muhammed el-Azefî (ö. 633/1236) ile Cafer b. Hasan el-Berzencî (ö. 1177/1764); İran edebiyatında Muhammed b. Mesûd el-Kâzerûnî (ö. 758/1356) ile Sûzenî (ö. 569/1173) sayılabilir.Mevlidle ilgili kutlamalar, ilk defa Fatimiler zamanında tören formuna dönüşmüştür. Hz. Peygamber’in dışında Fatimilerde, Mevlid-i Ali, Mevlid-i Hasan, Mevlid-i Hüseyin ve Mevlid-i Fatma törenleri de yapılmıştır. Günümüzdeki şekliyle ilk mevlid merasimi, Muzafferiddün Gökbörü (ö. 630/1233) zamanında görülmüştür.Türk edebiyatındaki ilk mevlid metninin hangisi olduğu hakkında farklı fikirler ileri sürülmüş olsa da Süleyman Çelebi’nin Vesîletü’n-necât’ı bu türün tanınmasında ve sevilmesinde öncü eser olarak kabul edilmiştir. Vesiletü’n-necât’ın tesiriyle birçok mevlid yazılmıştır. Bunların büyük bir kısmının muhteva ve motiflerinin Vesiletü’n-necât’a benzetilmesi, onun bu türün içindeki önemini gösteren kuvvetli bir işaret olarak telakki edilmiştir. Vesiletü’n-necât’ın Arapça, Çerkezce, Rumca, Kürtçe, Tatarca, Sevâhil dili, İngilizce, Almanca, Arnavutça, Boşnakça... gibi dillere tercüme edilmesi, onun etki alanın genişliğini ortaya koyan bir unsur olarak görülmüştür.Türk edebiyatında 200 kadar mevlidin yazıldığı tahmin edilmekle beraber yeni çalışmalarla bu sayı daha da artmaktadır. Bu mevlidlerden biri de Enverî-i Erzincanî’nin Mevlûd-i Şerîf adlı eseridir. İlk kez bu eserin varlığından haberdar eden araştırmacılar Ethem Erkoç ile Mehmet Fatih Köksal’dır. Her iki araştırmacı eserin 142 beyit olduğunu ve Çorum Hasanpaşa Yazma Eserler Kütüphanesinde bulunan tek nüshasından söz etmiştir. Köksal, Mevlid-nâme adlı eserinde, eserin ikinci nüshasının bulunduğunu belirtmişse de ikinci nüshası olarak bilinen Kastamonu nüshası, aslında Vesiletü’n-necat’ın bir nüshasıdır. Yaptığımız araştırmada Mevlûd-i Şerîf’in yine Çorum Hasanpaşa Yazma Eserler Kütüphanesinde kayıtlı daha hacimli başka bir nüshası tespit edilmiştir. Milli Kütüphane ve Çorum Hasanpaşa Yazma Eserler Kütüphanesi kataloglarında bu mevlidin Farsça olduğu bilgisi verilmiş olsa da metnin ilk on iki beytinin Farsça olması, bu yanlışın nedeni olabilir.Türk edebiyatında Enverî mahlasını kullanan birçok şair bulunmasına rağmen tezkireler ve diğer biyografik kaynaklarda mevlid yazan, Erzincanlı olan ve Enverî mahlasını kullanan başka bir şaire rastlanmamıştır. Şairin seyyid olduğu anlaşılmıştır. Mevlidin beş yerinde yazarın adı ya da mahlası zikredilmiştir. Eserinden, şairin Erzincanlı olduğu ve şu an için bir mevlidinin olduğu bilgisine ulaşılmıştır. Enverî, bir mevlid şairine göre iddialı bir üslubu benimsemiştir. Şair, Farsça yazmayı övünç vesilesi yapmış, bundan dolayı kendini,  bu alanda en iyi Farsça bilen kişi olarak tanıtmış, saf karakteri ve hikmetli şiiriyle övünmüştür.Eser, nüshaların başlıklarında “Mevlûd-i Şerîf /Sünbül-i Gülzâr-ı Kelâm-ı Kadîm” olarak adlandırılmıştır. Bundan dolayı eseri, çift isimli bir mevlid olarak değerlendirmek daha uygun görünmektedir. Nüshalarda eserin telif tarihiyle ilgili bir kayıt belirtilmemiştir. Daha kısa olan ve eksik olduğu intibaını uyandıran H2 nüshasına göre eser, 1249/1833 yılında istinsah edilmiştir. Dil ve üslup özelliklerinden dolayı Mevlid’in XVII. ya da XVIII. yüzyılda yazıldığı söylenebilir.Mevlid geleneğinde genellikle mesnevi nazım biçimi tercih edilmiştir. Çok nadir görülse de farklı nazım biçimleriyle oluşturulan mevlidler de yazılmıştır. Şimdilik iki tane olan bu eserlerden biri, Çizmeci-zâde Vehbî’nin Vesiletü’n-necât’ın bazı beyitlerini tesdis ettiği mevlididir. Diğeri ise Enverî-i Erzincanî’nin Mevlûd-i Şerîf’idir. Mevlûd-i Şerîf,  sonradan ilave edildiğini tahmin ettiğimiz 48 beyitlik iki hikâye dışında bütünüyle kaside nazım biçimiyle yazılmıştır. 202 beyit olan eserin Farsça bir tevhidle başlatılması ve kaside şekliyle yazılması bakımından eser, Vesiletü’n-necât ve diğer mevlidlerden ayrılmıştır. Mevlûd-i Şerîf kısa mevlidlerden biridir. Mevlûd-i Şerîf’in beyit sayısının az olmasından dolayı Vesiletü’n-necât’ta ayrıntılı olarak anlatılan konulara ya değinilmemiş ya da bunlar özetlenerek verilmiştir.Eserde, çoğu mevlidde bulunan temel iki bölüm anlatılmıştır: Hz. Peygamber’in doğumu ve Mi’raç mucizesi. Mevlûd-i Şerîf’in dikkat çekici bir hususiyeti, anlattığı iki hikâyenin Nasîbî Mevlidi’ndeki (XV-XVI. yüzyıl) hikâyelerle aynı olmasıdır. Birinci hikâyede, Bağdat’ta yaşayan Yahudi bir karı-kocanın mevlide saygılarından dolayı Müslüman olmaları anlatılmıştır. İkincisinde ise Ali adında bir gencin annesinden kalan bir flori ile mevlid okutması ve imanla vefat etmesi anlatılmıştır. Şaşırtıcı orandaki bu benzerlik, her iki mevlidde anlatılan hikâyelerin muhteva ve ifade biçimlerinde de görülür. Mukayese edilen hikâyelerin nerdeyse aynı olması, etkilenmeden çok taklit etme, alıntılama ya da müstensihin tasarrufu ihtimallerini düşündürmüştür. Kronolojik zaman hesaba katıldığında Mevlûd-i Şerif’teki alıntılamaları, bir müstensihin ilavesi olarak kabul etmek daha muhtemel görünüyor. Mevlûd-i Şerif’teki hikâyelerin ana bölümlerden sonra yazılması, cetvellerdeki çizgi farklılıkları hikâyelerin sonradan eklendiği izlenimini daha da kuvvetlendirmiştir.

Enverî Erzincānī and Mawlūd al-Sharīf

Many mawlids (mawlid al-nabī) have been written as a reflection of the love for the prophet Muhammad. Süleymān Çelebi’s (d. 825/1422) Wasila al-nacāt, has been seen as the founding work in Turkish literature in this category. The effect of Wasila al-nacāt has continued for centuries, and inspired many other mawlids. One of them is Enverī Erzincānī’s work named Mawlūd al-sharīf (Sumbul al-gulzār al-kalām al-kadīm). In literature tradition, mawlids are written in masnawī in ​​verse form, Mawlūd al-sharīf was written in style. ode. In this respect, the work can be seen as an exception between the other ones. Another remarkable aspect of the work is the similarity between the two stories in Nasibī al-mawlid which is estimated to be written in XV. or XVI. century. Until now, no academic work has been done about Mawlūd al-sharīf. The sources that provide information about Mawlūd al-sharīf report about, two copies, one in Çorum Hasanpasha Manuscript Library (Çorum Hasanpaşa Yazma Eserler Kütüphanesi) and the other in Kastamonu Manuscript Library (Kastamonu Yazma Eserler Kütüphanesi). Research showed that the copy in Kastamonu was in fact another copy of Wasila al-nacāt another copy of Mawlūd al-sharīf was also found in the Çorum Hasanpasha Manuscript Library (Çorum Hasanpaşa Yazma Eserler Kütüphanesi). The number of couplets of Mawlūd al-sharīf has increased to 202 with the finding of the second copy. About the author of the work that is approximatly written in the XVII. or XVIII. century no information could be found. This study, introduces the Mawlūd al-sharīf and its authors, compares it with Wasila al-nacāt and presents an critical analysis of the text.Summary: The term mawlid means birth, birth time and place of birth. It was used to describe works such as the birth of the Prophet, miracles and the death of the Prophet. Next to these there also many mawlids about the lifes of Fatīma the daughter of the Prophet and her husband Alī, and few about the lifes of a spiritual guide. The first examples of this type seen in Arabic literature are Ibn Dihya al-Kalbī (d. 633/1235), Muhammad al-Azafī (d. 633/1236) and Cafar b. Hasan al-Barzancī (d. 1177/1764); Muhammad b. Masūd el-Kāzarūnī (d. 758/1356) and Sūzanī (d. 569/1173). The celebrations related to mawlid have turned into ceremonial form in the era of the Fatimies. The Fatimies held, Mawlid-al-Alī, Mawlid al-Hasan, Mawlid al-Husayin and Mawlid al-Fatīma ceremonies next to the Prophet’s. The first mawlid ceremony in the form of today was seen in the time of Muzaffar al-Dīn Gokboru (d. 630/1233).Different ideas have been put forward about the first mawlid text in Turkish literature, but Süleymān Çelebi’s Wasila al-nacat has been accepted as a pioneer work in the recognition and love of this kind. Many mawlids were written with the influence of Wasila al-nacat. The likeness of the content and the motifs of the majority of mawlids to Wasila al-nacat is interpreted as a strong sign indicating its importance in this genre. The translation of Wasila al-nacat into Arabic, Circassian, Greek, Kurdish, Tatar, Sawamish, English, German, Albanian, Bosnian... languages ​​should be considered as a factor that exposes its breadth.It is estimated that around 200 Turkish mawlids have been written, but this number is increasing with new studies. One of these mawlids is the work of Enverî Erzincānī called Mawlūd al-sharīf Ethem Erkoç and Mehmet Fatih Köksal are the researchers who have been aware of the existence of this work for the first time. Both researchers mention that the work has 142 couplets and the only copy is that in the Çorum Hasanpasha Writing Works Library (Çorum Hasanpaşa Yazma Eserler Kütüphanesi). In his work called Mawlid-nāma Köksal states that there is a second copy of the work, but the copy of Kastamonu, which is known as the second copy, is actually a copy of Wasila al-nacat. In the present study, another more bulky version of Mawlūd al-sharīf was recorded in Çorum Hasanpasha Manuscript Library (Çorum Hasanpaşa Yazma Eserler Kütüphanesi). In the catalogs of the National Library (Milli Kütüphane) and Çorum Hasanpasha Manuscript Library (Çorum Hasanpaşa Yazma Eserler Kütüphanesi), the mawlid is indicated as Persian; the reason fort his mistake might be, the fact that the first twelve of the text is Persian.Although there were many poets who used the pseudonym Enverī there is no poet in Turkish literature, who was from Erzincan and wrote a mawlid with the same pseudonym.  It was understood that the poet was a sayyid.In five places the author’s name or pseudonym is mentioned. His work shows that he is from Erzincān and that he has a mawlid. As a mawlid poet Enverī, adopted a quite ambitious style. He praises himself for writing in Persian, being the best Persian speaker in this area, and boasted his pure character and wise poetry.In the headlines of the copies the work is called Mawlūd al-sharīf / Sunbul al-gulzār al-kalām al-kadīm. Therefore, it would be more appropriate to consider the work as a double name sage. The copies do not include a record of the copyright date of the work. According to the second copy, which is shorter and which has the impression that it is incomplete, the work was copied in 1249/1833. It can be said that the Mawlid was written in the XVII. or XVIII. century because of its language and style.In the mawlid tradition of writing mawlid, generally masnawī form was preferred. Rarely some mawlids were conposed in verse styles. One of these works, which are two for now, is the one in which Çizmeci-zāde Vehbī wrote the couplets of Wasila al-nacat in sixth verse form. The other one is the Mawlūd al-sharīf of Enverī Erzincān. Mawlūd al-sharīf was written entirely in the form of an ode, except of two stories with 48 couplets must have been added later. The work with 202 couplet was separated from Wasila al-nacat and other mawlids in terms of starting with a Persian tawhid and using the style of an ode. Because of the small number of citations, the subjects described in Wasila al-nacat have not been contacted or have been summarized. Mawlūd al-sharīf is one of the shortest ones. Because of the small number of couplets of Mawlūd al-sharīf, the subjects described in detail in Wasila al-nacat are either not mentioned or only summarized. The work, consists of two major sections: The birth of the Prophet and the miracle of miraj. The remarkable feature of Mawlūd al-sharīf is that the two stories told are identical to the stories in Nasībī Mawlid (XV. or XVI. century). The first story tells how, a Jewish couple living in Baghdad became Muslims because of their respect for the mawlid ceremony. The second story tells about, a young named Alī who organized a mawlid ceremony with little money left from his mother and therefore died with faith. Surprisingly, this similarity is seen in the content and narrative forms of the stories in both texts. The fact that the comparative stories are almost the same makes on think of the possibilities of imitating, quoting or saving rather than an impression of the author by the previous text. Taking into account the chronological time, it seems more likely to accept the quotations in the Mavlūd al-sharīf as duplicating. Writing the stories in Mawlūd al-sharīf after the main chapters and the line differences in the rulers reinforce the impression that the stories are added later.

___

  • Aclunî, İsmail b. Muhammed. Keşfü’l-hafâ. Thk. Abdülhamid b. Ahmed el-Hindavî. 2 (2123). Beyrut: el-Mektebetü’l-Asriyye, 1420/2000.
  • Akkuş, Mehmet (Ed). “Edebiyatımızde Mevlid Türü ve Mevlidler”. Mevlid Külliyâtı. 2. Baskı. 2: 11-23. Ankara: DİB Yayınları, 2016.
  • Aksoy, Hasan. “Eski Türk Edebiyatında Mevlidler”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi 5/9 (2007): 323-332.
  • Aksoy, Hasan. “Mevlid: Türk Edebiyatı”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 29: 482- 484. İstanbul: TDV Yayınları, 2004.
  • Aksoy, Hasan. Şemseddin Sivasî, Hayatı, Eserleri ve Mevlidi, Tenkitli Basım. Öğretim Üyeliği Tezi, Marmara Üniversitesi, 1980.
  • Aksoyak, İsmail Hakkı. “Enverî Dede”. Erişim: 19 Şubat 2019. http://www.turkedebiyati isimlersozlugu.com. Aşkun, Vehbi Cem. Terzibaba ve Erzincan’ın Mutasavvuf Şairleri. Balıkesir: Türkdili Matbaası, 1956.
  • Atik, Hikmet. Siverek Mevlidi. Ankara: İlahiyat Yayınları, 2012.
  • Banarlı, Nihat Sami. “Mevlid ve Mevlid’de Millî Çizgiler”. Yüksek İslam Enstitüsü Dergisi. 1/1: 1-24. İstanbul: Osman Yalçın Matbaası, 1962.
  • Çetin, Osman. “Tarihte İlk Resmî Mevlid Merâsimleri”. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2/2 (1987): 73-76.
  • Durmuş, İsmail. “Mevlid: Arap Edebiyatı”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 29: 480- 482. İstanbul: TDV Yayınları, 2004.
  • el-Kettânî, Ebu Abdullah Muhammed b. Cafer. Nazmu’l-mütenâsir mine’l-ahâdîsi’l-mütevâtir. 2.Baskı. Mısır: Dâru’l-Kutubi’l-Selefiyye, ts. (194).
  • Enverî Erzincanî, Sünbül-i Gülzâr Kelâm-ı Kadîm. 19 Hk 5536/17: 81b-84a. Çorum Hasanpaşa Yazma Eserler Kütüphanesi.
  • Enverî Erzincanî. Mevlûd-i Şerîf Sünbül-i Gülzâr Kelâm-ı Kadîm. 19 Hk 543/1: 1b-7a. Çorum Hasanpaşa Yazma Eserler Kütüphanesi.
  • Ergun, Saadettin Nüzhet. Türk Şairleri. 1-3. İstanbul: Bozkurt Matbaası, 1945.
  • Erkoç, Ethem. “Çorum Hasanpaşa Kütüphanesindeki Siyerle İlgili Bazı Yazmalar ve Enverî Erzincanî’nin “Mevlüd-i Şerif” Adlı Manzumesi Üzerine Bir Değerlendirme”. İslami İlimler Dergisi 1/1 (Bahar 2006): 251-257.
  • Karahan, Abdulkadir. “560. Yılında Mevlid”. İslam Medeniyeti. (Nisan 1969): 12-14.
  • Kaymaz, Rıfkı - Özdemir, Halil İbrahim. Erzincanlılar Ansiklopedisi. “Kültür, Sanat, Edebiyat, Bilim, Siyaset, Bürokrasi, İş Dünyasında”. Erzincan: Doğu Yayınları, 2010.
  • Kemikli, Bilal (Ed). “Süleyman Çelebi ve Vesiletü’n-Necât”, Mevlid Külliyâtı, 2. Baskı. 1: 15-25. Ankara: DİB Yayınları, 2016.
  • Komisyon. “Enverî”. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. 3: 52. İstanbul: Dergâh Yayınları, 1979.
  • Köksal, Mehmet Fatih. “Enverî”. Türk Dünyası Edebiyatçılar Yazarlar ve Şairler Ansiklopedisi. 3: 351. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 2002.
  • Köksal, Mehmet Fatih. “Türünün İlginç ve Aykırı Bir Örneği: Şeyh Ahmed Hüsâmeddîn Mevlidi”. Cumhuriyet Sosyal Bilimler Dergisi 40/1 (Haziran 2016): 1-26.
  • Köksal, Mehmet Fatih. Mevlid-nâme. Ankara: TDV Yayınları, 2011.
  • Kurnaz, Cemal - Tatçı, Mustafa. Mehmed Nâil Tuman Tuhfe-i Nâilî-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. 1: 75. Ankara: Bizim Büro Yayınları, 2001.
  • Kütük, Rıfat. “Fetih Öncesinde Yazılmış Bir Mevlid: Ayasofya Müezzini Kemâl’in Mevlidü’nNebî’si”. Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 40/1 (Haziran 2016): 27-95.
  • Latîfî. Tezkiretü’ş-şu’ârâ ve tabsıratü’n-nuzamâ (inceleme-metin), Haz. Rıdvan Canım. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 2000.
  • Mazıoğlu, Hasibe. “Türk Edebiyatında Mevlid Yazan Şairler”. Ankara üniversitesi DTCF Türkoloji Dergisi 4/1 (1974): 31-62.
  • Mehmed Süreyya. Sicilli Osmanî. 1: 440-441. İstanbul: Matbaa-i Âmire, 1308.
  • Okiç, Muhammed Tayyib. “Çeşitli Dillerde Mevlidler ve Süleyman Çelebi Mevlidinin Tercemeleri”. Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi Dergisi 1 (1975): 17-78.
  • Pekolcay, Ayşe Necla. Mevlid, Ankara: TDV Yayınları, 1993.
  • Pekolcay, Ayşe Necla. Türkçe Mevlid Metinleri. Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, 1950.
  • Sarı, Mehmet. “Çizmeci-zâde Vehbî Efendi’nin Mevlid-i Şerîfi Tesdisi”. V. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri. Afyonkarahisar, 13-14 Nisan 2000. Haz. Mehmet
  • Sarlık, 434-449. Afyon: Afyon Belediyesi Yayınları, 2000.
  • Savran, Ömer. “Enverî. Erişim: 19 Şubat 2019. http://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com. Şemseddin Sâmî. Kāmûs-ı Türkî. İstanbul: İkdam Matbaası, 1317/1899.
  • Şengün, Necdet. “Hz. Fâtıma Mevlidi ve Vesîletü’n-Necât ile Mukayesesi”. Cumhuriyet İlahiyat Dergisi 12/2 (Aralık 2008): 419-438.
  • Ünver, İsmail. “Ahmedî’nin İskender-nâmesi’ndeki Mevlid Bölümü”. Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten. Ankara, 1978: 355-411.
  • Yekbaş, Hakan. Türk Edebiyatında Hz. Ali ve Hz. Fâtıma Mevlidleri. Ankara: Asitan Kitap, 2012.
  • Yıldız, Alim. “İhramcızâde İsmail Hakkı ve Mevlidi”, Mevlid Külliyâtı, Ed. Bilal Kemikli. 2. Baskı. 3: 205-225. Ankara: DİB Yayınları, 2016.
  • Yıldız, Alim. “Tahir Nadi ve Mevlidi”. Mevlid Külliyâtı. Ed. Bilal Kemikli. 2. Baskı. 3: 137-158. Ankara: DİB Yayınları, 2016.