SARAY KADINLARI’NIN OSMANLI DEVLET YÖNETİMİNDE ÇEŞİTLİ İŞLEVLERİ

Harem sözcük olarak, "dokunulmaz, kutsal" anlamına gelir. Nitekim Mekke'de Ka'be mıntıkasında ihramsız girilemeyen yere Haremi Şerif denildiği gibi gayrimüslimlerin girememesi anlamında Mekke ve Medine'ye de Haremeyn denilmektedir. Terim olarak ise Osmanlı Devleti'nde padişahın ailesiyle beraber yaşadığı mekâna Harem denilirdi. Burada padişahın validesi, eşi, kızları, erkek çocukları ile birlikte harem ağaları, ikballer, gözdeler, kalfalar ve rütbesi olmayan hizmetli statüsündeki cariyeler yaşardı. Saray kadınlarının yaşadığı yer olan Harem, onların barındırıldığı bir ev olmanın ötesinde bir okul olma işlevine de sahipti. Burada onlara özel hocaların eşliğinde okuma-yazma, temel dini bilgiler, ebru, hat, biçki-dikiş ve müzik eğitimi de veriliyordu. Bazen ülkenin önde gelen tiyatro gruplarının sarayda gösteri düzenlemesi, bazen de yerli ve yabancı müzisyenlerin konser vermesi sağlanıyordu. Onların alışveriş için saray dışına çıkmaları yasaktı, çarşıda satılan ürünler onların ayağına getiriliyordu. Sarayda belli bir süre hizmet eden cariye statüsündeki kadınlar, istemeleri halinde -çıkma- adı verilen bir usulle Enderun'dan devşirme kökenli devlet adamlarıyla evlendiriliyor ve saraydan ayrılıyorlardı. Saray onlar için ömürlerinin sonuna kadar yaşadıkları bir hapishane değildi. Vezir, vali, beylerbeyi, subaşı ya da sancakbeyi olan eşlerinin yanında görev yerlerine gidelerdi. Çeyizleri dâhil olmak üzere bütün evlenme masrafları saray tarafından karşılanıyordu. Eşlerinin görevleri ve nitelikleri onların devletle iç içe oluşlarının başka bir örneğiydi. Saray kadınları, merkezi otoriteyi korumak adına genelde devşirme kökenli insanlardan seçiliyordu. 19. yüzyılda Çerkez asıllı saray kadınlarına sıkça rastlansa da hepsi Türkçeyi bilen, Türk- İslam geleneklerine göre yetiştirilmiş kimselerdi. İçlerinden Valide Sultan ya da Haseki Sultan olmayı başaranlar bazen yabancı ülke hükümdarlarıyla yazışarak ülkeler arası ticari ve siyasi ilişkilerin güçlenmesine katkıda bulunurken bazen de isyan dönemlerinde devlet elitlerinin arasında arabuluculuk yaparak düzen ve istikrarın yerleşmesine yardımcı oluyorlardı. Ayrıca sosyal ve kültürel alanda birçok vakıf eseri yaptırarak ülkenin bayındır hale gelmesi için de hizmet etmişlerdir.Haremde yaşayan valide sultanların ya da padişah eşi olan haseki sultanların padişah üzerindeki etkisi devlet işerine karışmanın bir biçimi olarak yorumlanarak haklarında birçok değerlendirmeler yapılmıştır. Bu değerlendirmeler kültürün ataerkil yapısı nedeniyle genelde olumsuz içerikte ve nesnel olmaktan çok ifrata kaçan öznel ve yanlı değerlendirmelerdir. Öyle ki "Kadınlar Saltanatı" nitelendirmesiyle devletin duraklama ve gerilemesinin en büyük nedeni olarak bu hususu gösteren yazarlar vardır. Bazı televizyon dizilerinde bu konuyu işleyen senaryoların ticari kaygılarla kalem alınması bu algıyı iyice pekiştirmektedir. Kadınlar Saltanatı olarak nitelenen dönemin önde gelen simaları, Mahidevran Sultan, Hürrem Sultan, Nurbanu Sultan, Safiye Sultan, Kösem Sultan ve Hatice Turhan Sultandır. Bunların ortak özelliği cariyelikten valide sultanlığa ya da haseki sultanlığa yükselmiş devşirme kökenli kadınlar olmalarıdır. Savaş tutsağı olarak, satın alınarak, hediye olunarak ya da ailesinin isteği üzerine saraya hayatına bir şekilde dâhil olmuşlar, adeta sıfırdan yola çıkarak devletin zirvesine ulaşmışlardır.Her birinin dikkat çekici bir hayat hikayesi vardır. Şu da var ki devletin eski gücünü yitirerek sınırlarındaki daralmaya, ekonomik ve sosyal yapısındaki bozulmaya ve devlet yönetimindeki istikrarın zayıflamasına paralel şekilde saray kadınlarının da devlet yönetimindeki etkisi artmıştır. Padişah üzerinde etki kurarak bazen onları yönlendirdikleri, atamalara müdahale ettikleri, tayin işlerine karıştıkları hatta İstanbul isyanlarında bazı dönemlerde yer aldıkları görülse bile onların devletin yüksek çıkarları istikametinde evlilikler yaptıkları, yabancı devlet hanedanlarıyla yazışarak ticaret ve ittifak anlaşmalarının imzalanmasında rol oynadıkları, devlet elitleri arasında kriz dönemlerinde arabuluculuk yaptıkları dahası yaptırdıkları hayır eserleri vasıtasıyla halkla hanedanın arasında tampon işlevi gördükleri de bilinen gerçeklerdir. Bu sebeple geneli göz ardı ederek tekil davranışlar üzerine odaklanmak onlar hakkında doğru sonuçlara ulaşmayı zorlaştıracaktır.

THE ROYAL WOMEN’S VARIOUS FUNCTIONS IN THE OTTOMAN STATE ADMINISTRATION

Harem as a word means "untouchable, holy". Indeed, it is called “Haram al-Sharif” for a place that cannot be entered without “ihram” in the region of the Kaaba in Mecca, in the sense of non-Muslims can not enter Mecca and Medina, it is called for those cities as Haremeyn. During the Ottoman period, to the place where the sultan of the Ottoman Empire and his family lived was called Harem. Within the Harem, the sultan's mother, wife, daughters, sons along with eunuchs, favorites, careerist, foremen, concubines living as nonordained servants.Harem was not only a house for royal women where they were taken shelter; it had also a function as a school for them here. They had reading and writing lessons, basic religious knowledge, çmarbling stripe, cutting and sewing cowser and music education. Sometimes, they provided some remarkable theatre groups having show and sometimes they had local or foreign musicians have concert in the palace. İt was forbidden for them to go out from the palace, the products which were for sale in the bazaar were brought to the palace for them. The women who had a position as cariye (famale slave) served for a certain time in the palace and then, if they wanted they got being married to statesmen who came from Enderun in a method called “Çıkma” and they left the palace. The palace was not a prison for them to live through all life. They went to their duty places by their husbands who were vizier, grand vizier or the commander of the Army. İncluding their trousseou all their marriage expenses were provided by the palace their husbands-s jobs and qualifications were another example of them for being together with the state. The women of the palace were chosen generally from the ones who were foreigner. İn the 19’th century, even if, there were a lot of Çerkes women in the palace, all of the women were people who spoke Turkish well and were grown up according to Turkish-İslam traditions. Among them, the women who achieved to be Valide Sultan (the main queen) or Haseki Sultan were of help for increasing commercial and political relations among nations by writing sometimes to the Kings of foreign countries and sometimes they helped for placing system and stability by being mediator among the outstanding statesmen in rebellion times. Moroever, they served to develop the country by getting a lot of foundations built in social and cultural areas. Many evaluations have been made upon “Valide Sultans” and Haseki Sultans who were wifes of Sultan in the sense that those women interfered to the ruling of the empire. These assessments are generally negative due to the patriarchal nature of the culture and ratherly extremist content and far from objective assessments and biased. Even some writers with the description of "Women Reign", indicated this structure as the biggest cause of stagnation and decline. Some television series are reinforcing strongly this perception with commercial concerns. Major figures of so called “Women's reign” period are, Mahidevran Sultan Hürrem, Nurbanu Sultan, Sultan Safi, Kose and Hatice Turhan Sultan. Their common feature is being raised to Valide Sultan or Haseki Sultan from concubinage, immigrant womanship. As prisoners of war, purchased, or by being presented to the palace, by a request of her family they involved in the life of the palace and reached to the summit of the state. Each of them has a remarkable life story. We can say that when state lost its former power, narrowed its borders in line with the deterioration in economic and social structures, weakening of the stability, the role and state-run effects of royal women has increased. Although they have established a direct impact on the Sultan, they interfered with the assignment of high rank officials, assignment of tasks to those officials, involved in riots in Istanbul in some periods, they have made may good things for the empire like making trade and commerce agreements with foreign state and dynasties, mediations in times of crisis, charitable works through the public and dynasty. For this reason, ignoring the general and focusing on individual behaviors, will make it difficult to achieve accurate results.

___

  • ALCI, Samet, Oğuznamelere Göre Türk Toplumu’nda Kadın, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Ana Bilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Kahramanmaraş, 2013.
  • ANADOLO, Cemal, Tarihe Hükmeden Millet Türkler, Bilge Karınca, İstanbul.
  • AKYILDIZ, Ali, “Kadınefendi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 24, İstanbul, 2001.
  • AYDIN, Mehmet Akif, “İslam’da Kadın”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 24, İstanbul, 2001.
  • BELGE, Murat, Osmanlılarda Kurumlar ve Kültür, 2. Baskı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2008.
  • ÇAKMAKÇIOĞLU, Seda, Koçi Bey Risaleleri, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2008.
  • Kamil Su (Sadeleştiren), Tarih-i Gılmani, I. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1976.
  • D’OHSSON, XVIII. Yüzyıl Türkiye’sinde Örf ve Adetler, Çeviren:Zerhan Yüksel, Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul.
  • DE NERVAL, Gerard, Muhteşem İstanbul, Çeviren: Refik Özdek, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 1974.
  • DE TOTT, Baron, 18. Yüzyılda Türkler,Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul.
  • DEMİRYÜREK, Mehmet “ Kıbrıs Şer’iye Sicillerine Göre XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Kıbrıs’ta Kurulan Para Vakıfları (Vakf-ı Nükud)”, Turkish Studies,International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, ISSN:1308-2140, Volume 4/8 Fall 2009.
  • DEVELİOĞLU, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitapevi, Ankara, 2008.
  • DİNGEÇ, Emine, “ Osmanlı Sarayında Eski Bir Türk Geleneği: Yeni Yılda Hediyeleşme” Turkish Studies,International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, ISSN: 1308-2140, Volume 4/8 Fall 2009
  • EFENDİ, Şemdânizade Fındıklılı Süleyman, Tarih-i Mür’it-i Tevarih, I. Cilt, M. Münir Aktepe, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Yayınları: 2088, İstanbul, 1976.
  • EFENDİ, Selaniki Mustafa, Tarih-i Selaniki,1003-1008/1595-1600, Hazırlayan: Mehmet İpşirli, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1994.
  • EREN, M. Ali, “Fanteziden Gerçeğe Harem”, Aksiyon, 23 Eylül 1995, http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-1024-26-fanteziden-gercege-harem.html ( Erişim Tarihi, 14. 09. 2014)
  • FEELY, John, Osmanlı Sarayı,Bir Hanedanın Öyküsü, Çeviren: Ayşegül Çetin, Remzi Kitapevi, İstanbul, 2005.
  • GÖLBİLGİN, M.Tayyib “ Hürrem Sultan” , İslam Ansiklopedisi, 5. Cilt, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1977.
  • HARMAN, Ömer Faruk, “Kadın”, İslam Ansiklopedisi, 5.Cilt, İstanbul, 1977.
  • İLGÜREL, Sevim (Hazırlayan) Telhisü’l-Beyan Fi Kavanin-i Âl-i Osman, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1998,
  • İPEKÇİ, Veysel , II.Abdülhamit Dönemi İstanbul Sanayi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2012.
  • JORGA, Nicolea, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, Çeviri: Nilüfer Epçeli, 3. Cilt, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2005.
  • KARABULUT, Asuman, Elizabeth Lady Craven’in 1785—1786 Yıllar Arasında Osmanlı İmparatorluğu’na Yaptığı Seyahati, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,Yeniçağ Tarihi Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2011.
  • KARACA, Şahika “Modernleşme Dönemi Türk Romanında Evden Kaçan ve Eve Sığınan Kadınlar”, Turkish Studies , International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, ISSN:1308-2140, Volume 8/1 Winter 2013.
  • KIZILKAN, Ayşe Özdemir, Osmanlı’da Kadın Hapishaneleri ve Kadın Mahkumlar(1839- 1922), Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,Kamu Yönetimi Anabilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi,Isparta, 2011.
  • MANSEL, Philip, Dünyanın Arzuladığı Şehir,Konstantinopolis, 1453-1924, Sabah Kitapları, Çeviri: Şerif Erol,İstanbul, 1996. MİLANLIOĞLU, Neval, Emine Naciye Sultan’ın Hayatı(1896-1957), Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2011.
  • MEÇAL, Mehtap, Osmanlı Klasik DönemindeÜç valide Sultan Vakfiyesi, Mukayesesi, Kırıkkale Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yeniçağ Ana Bilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale, 2011.
  • OSMANOĞLU, Ayşe, Babam Sultan Abdülhamit, Hatıralarım, Selçuk Yayınları, Ankara. SU, Kamil (Sadeleştiren), Tarih-i Gılmani, I. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1976.
  • ÖZTÜRK, Said, “Osmanlıda Çok Evlilik”, Türkler, Cilt 10, Yeni Türkiye Yayınları,
  • PAKALIN, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü I, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul,2004.
  • PAKALIN, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü II, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul,2004.
  • PAKALIN, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü II, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul,2004.
  • REFİK, Ahmet, Onuncu Asr-ı Hicride İstanbul Hayatı, Hazırlayan: Abdullah Uysal, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları:791, Ankara, 1987.
  • SAKAOĞLU, Necdet, Bu Mülkün Kadın Sultanları, ,Valide Sultanlar, Hatunlar, Hasekiler, Kadın efendiler, Sultan efendiler, 2. Baskı, Oğlak Bilimsel Kitaplar, İstanbul 2008.
  • SHAW, Stanford, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, Türkçesi: Mehmet Harmancı, I. Cilt, E Yayınları Tarih Dizisi, İstanbul, 1994.
  • SUNAY, Serap, “Tanzimatın İlk Saray Düğünü, Sultan II.Mahmut’un Kızı Atiye Sultan’ın Ahmet Fethi Paşa ile Evliliği”, Belleten 7/222.
  • ULUÇAY, M.Çağatay, Padişah Kadınları ve Kızları, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1980.
  • TURAN, Şerafettin, Türk Kültür Tarihi, Türk Kültüründen Türkiye Kültürüne ve Evrenselliğe, Bilgi Yayınevi , 5. Basım, İstanbul,2005.
  • TURAN, Osman, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, Ötügen Yayınevi, 8.Basım, İstanbul, 2005.
  • ÜÇEL-AYBET, Gülgün, Avrupalı Seyyahların Gözünden Osmanlı Dünyası ve İnsanları(1539- 1699), İletişim Yayınları, İstanbul, 2003.