EBU HANİFE’NİN TARTIŞMA VE ELEŞTİRİ YÖNTEMİ

İnanç hürriyeti İslam’ın şiarındandır. Kur’an, dinde ve inançtazorlama olmadığını açıkça beyan etmiştir. (Bakara, 2: 256) Hz.Peygamber’in ve ona tabi olanların tebliğ faaliyeti, muhatapların kesinbilgi ve kanıtla ikna edilmesi yöntemi üzerine bina edilmiştir. (Yusuf, 12:108) Yine Kur’an’da, Bedir savaşının sonuçları üzerinden şu mesajverilmiştir: “… Ölen açık bir delille ölsün, yaşayan da açık bir delilleyaşasın.” (Enfal, 8: 42) Hatta Kur’an’da, tartışma ve eleştiri üslubununnasıl olması gerektiği bizzat vurgulanmıştır: “Rabbinin yoluna, hikmetle,güzel öğütle çağır; onlarla en güzel şekilde tartış…” (Nahl, 16: 125) Buyöntemi titizlikle uygulayan Hz. Peygamberin, muhataplarına karşıtutum ve davranışı, Kur’an’da şöyle övülmüştür: “Allah'ın rahmetindendolayı, sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpliolsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onlaramağfiret dile, iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi Allah'agüven, doğrusu Allah [kendisine] güvenenleri sever.” (Âl-i İmran, 3: 159)Tartışma ve eleştiri yöntemi ve üslubu ile ilgili olarak Kur’an’danalıntıladığımız bu türden emir ve tavsiyeleri dikkate alan Müslümanlarıntebliğ faaliyetlerinde kesin bilgi ve kanıt hep birinci öncelikleri olmuştur.Bununla birlikte kesin bilgiye ve kanıta ulaşma yöntemleri konusundaihtilaflar çıkmış, izlenen farklı yollar neticesinde ortaya çıkan fikirayrılıkları yüzünden ötekini eleştirirken zaman zaman aşırıya kaçılmış;muhaliflere ehli bidat, zındık, kâfir vb. ithamlar yöneltilmiştir. Budurumun doğal sonucu olarak Müslüman topluluklar arasında mezheptaassubu yaygınlaşmış, zamanla ortaya çıkan çeşitli fırkalar, siyasiçatışmaların bir aracı haline gelmeye başlamıştır. Hâlbuki Allah, kalpleridüşmanlık duygularıyla param parça olmuş bir cahiliye toplumunu,içerisinde barışın, selametin, huzur ve güvenin ilkeleri bulunan sağlam Kur’an ipiyle neredeyse içerisine düşecekleri bir ateş çukurununkenarından çekip kurtarmıştı. (Âl-i İmran, 3: 103) Belki de inançlarüzerine yapılan tartışmalar neticesinde kalplerin parçalandığını veMüslümanların hızla yeni bir ateş çukurunun kenarına doğrusürüklendiğini hisseden ilk Müslümanlar ve onların takipçileri, sözkonusu tehlikeyi bertaraf etmek için, ötekine karşı sert ve yıpratıcı birüslup kullanmayı tercih etmişlerdi. Ancak tarihsel tecrübeler, bututumun faydadan çok zarar getirdiğini açıkça göstermiştir.Biz bu çalışmamızda, ilk dönemin en etkili simalarından birisi olanEbu Hanife’nin bu süreç içerisinde, tartışma ve eleştiri yöntemi ve üslubuaçısından nasıl bir duruş sergilediğini göstermeye çalışacağız. Bununhem onun gayri Müslimlerle yaptığı tartışmalarda elde ettiği başarılarıntemel dayanak noktalarını görmemize hem de muhaliflerine karşıkullandığı üslup ve yöntemlerde belirgin olarak ortaya çıkan olumlu veolumsuz yönleri değerlendirmemize katkı sağlayacağını umuyoruz.

CRITICISM AND DISCUSSION METHOD OF ABU HANIFA AND DISCUSSION METHOD OF ABU HANIFA

Freedom of belief is one of the main principles of Islam. The Qur’an has made it clear that there is no compulsion in religion and belief. (2: 256) The preaching activity of the Prophet and his followers is based on the method of persuasion of the people with precise information and evidence. (12: 108) Again, in the Qur’an, that message has been given by the results of the Battle of al-Badr as follows: “... So that those who were to be destroyed might be destroyed after a clear evidence and those who were to live might leave after a clear evidence.” (8: 42) In fact, in the Qur’an, it is emphasized how the method of discussion and criticism should be: “Invite to the way of your Lord with wisdom and fair preaching and argue with them in a way that is better..." (16: 125) This attitude that the Prophet used towards his interlocutors has praised in the Qur’an like that: “And by the Mercy of Allah, you dealt with them gently. And had you been severe and harsh hearted, they would have broken away from about you; so pass over (their faults), and ask forgiveness for them; and consult them in the affairs. Then when you have taken a decision, put your trust in Allah, certainly, Allah loves those who put their trust (in him).” (3: 159) In the preaching activity of Muslims who take such orders and recommendations into consideration the definite information and evidence has always been the first priority. However, disagreements over ways of reaching definite information and evidence have come about; while criticizing the other because of differences in ideas emerged because of different ways that are pursued have been exaggerated and some charges such as the people of bidʿa/unorthodoxy, apostate, unbeliever etc. have been directed to the opponents from time to time. As a result of the natural consequence of this situation, the sectarian severity became widespread among Muslim communities and the various sects emerged over time became a means of political conflicts. Whereas Allah had saved the ignorant Arab society whose hearts were torn apart by feelings of enmity from the brink of a pit of fire where they would almost fall into it by the rope of Qur’an that contained the principles of peace, harmony, and security. (3: 103) Perhaps the first Muslims and their followers, who felt that the hearts were torn apart and Muslims were quickly drifting towards the brink of a new pit of fire, had chosen to use a harsh and abrasive style against the others in order to eliminate the danger. However, historical experience has made it clear that this attitude is more damaging than benefit. In this article, I tried to show where Abu Hanifa, one of the most influential figures of the first period, stood in terms of the method and style of discussion and criticism. Below is a brief summary of the results I reached in the article.

___

  • el-Bağdâdî, Abdulkâhir. (2002). Usûlü’d-din (tah: Ahmed Şemsüddin). Beyrut.
  • Ebu Hanife. (1368 H.) el-ʿÂlim ve’l-müteʿallim (tah: Zâhid el-Kevserî). Kahire.
  • el-İsferâyinî, Ebu’l-Muzaffer. (1983). et-Tabsîr fi’d-din (tah: Kemal Yusuf el-Hût) Beyrut.
  • el-Kerderî, Hâfızüddîn b. Muhammed. (1981/II) Menâkıbü Ebî Hanîfe. Beyrut.
  • el-Bağdâdî, Hatîb. (2001). Târîhu Bağdâd. Beyrut.
  • el-Beyâdî, Kemâlüddin Ahmed. (1949). İşârâtü’l-merâm min ibârâti’l-imâm (tah: Yusuf Abdürrezzak). İstanbul.
  • el-Cürcânî, Seyyid Şerif. (1405 H.) et-Taʿrîfât (tah: İbrahim el-Ebyârî). Beyrut.