Dijital Çağda Siyasal Katılım: Toplumsal Hareketler ve Siyasi Partiler

Son yirmi yılda her geçen gün daha yaygın olarak kullanılan sosyal medya araçları, toplumsal hareketlerle siyasi partilere etkileşimli ve birleşik bir platform sunmuştur. Yeni iletişim araçları veya daha genel anlamda dijital ekosistem, vatandaşı siyasete bağlayan yeni ve geri dönüşü olmayan bir kanal oluşturmuş ve geleneksel siyaset paradigmasını değiştirmeye başlamıştır. Dijital çağda siyasetin dönüşümü ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda siyasi partilerin bu süreçten nasıl etkilendiği konusu incelenmiş, iyimser ve kötümser yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Siyasi partilerin tarihine bakıldığında, modern siyasetin ayrılmaz bir parçası olan bu kurumsal yapıların gelişen koşullara uyum sağlama kapasitelerinin yüksek olduğu görülmekle birlikte dijital çağa uyum sağlama konusunda geride kaldıkları gözlenmektedir. Bu çalışma, toplumsal hareketlerle siyasi partiler arasındaki ilişkileri ve dijital çağın bu ilişkileri nasıl etkilediğini incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma kapsamında öncelikle bazı toplumsal hareketlerin siyasi partilere dönüşmesi ve daha sonra dijital ekosistemin siyasal katılım tarzını dönüştürmesi incelenmiş ve bu çerçevede yeni bir parti tipi olarak ortaya çıkan dijital parti kavramı, konu hakkında oldukça yeni olan literatüre dayalı olarak değerlendirilmiştir. Uzun bir süre tartışılmış olan siyasi partilerin düşüşü tezinde ve popülizmin yükselişinde; nüfusun artması, yoksulluğun artması, orta sınıfın gelirinin azalması, teknolojinin gelişmesi, ekolojik tahribat ve terör gibi ulusal ve global ölçekte çetrefilli durum ve sorunların ortaya çıkması, geleneksel siyasetin ise buna yeterli olamaması yatmaktadır. Yirmi birinci yüzyılın krizlerinin ve buna bağlı ortaya çıkan popülist siyaset tarzının sonucu olarak, birtakım siyasi partilerin, toplumsal hareketlerin stratejilerini kullanarak örgütlendiği gözlenmektedir. Çoğunlukla bu bağlamda ortaya çıkan dijital partilerin en büyük özelliği şüphesiz iletişim ve organizasyon aracı olarak dijital teknolojileri kullanmalarıdır. Fakat bu partileri, diğer siyasi partilerden ayıran şey sadece dijital sosyal ağ mekanizmalarının kullanılması ile ilgili değildir, siyasi parti paradigmasını değiştiren derin bir farklılık vardır. Kuzey Avrupa ülkelerindeki Korsan Partilerden İspanya’da Podemos, Fransa’da Insoumise ve Birleşik Krallık’taki İşçi Partisi’nin popülaritesinin artmasını sağlayan Momentum gibi sol popülist hareketlere kadar yirmi birinci yüzyılda ortaya çıkan bir dizi yeni siyasi oluşumda bu farklılık gözlenmektedir.