Ebu’l-Hasan Harakânî’nin Naz Makâmındaki Sözleri ve Tasavvufta Naz

Allah ile dostluğu ilerletmiş olan tasavvuf büyüklerinden bazıları naz, bazıları ise niyâz makâmında bulunurlar. Niyâz yani istek makâmı, sevenlerin hâline uygundur. Çünkü seven kişi, yani âşık sevgilisinden sürekli talepte bulunduğu gibi, Allah’ı seven kişi de ondan Cennet’ini, cemâlini ister, duâ ve niyâz eder. Naz ise, seven değil, sevilen kişilerin hâlidir. Bir kişi, başkası tarafından sevildiğini fark edince gelin adayı gibi nazlanır. Cenâb-ı Hakk tarafından sevildiğini düşünen, bunu fark eden velîlerde bu naz makâmı oluşur. Allah ile samimi, senli benli, şakalaşır gibi konuşurlar. Tasavvuf tarihinde Allah ile naz makamında konuşanların başında Ebu’l-Hasan Harakânî gelmektedir. Bu tebliğde Harakânî’nin bu tür sözleri ele alınacak, ayrıca diğer sûfîlerin naz makamındaki sözlerine örnekler verilecektir. 

The Apothegms in Ebu'l-Hasan Harakani’s Naz Maqam and Naz in Islamic Msytisicism

Some of the Islamic mystic wises who have advanced friendship with Allah are situated naz maqam, the others are niyaz maqam. Niyâz, the willingness of the people, is well suited to the love. Because, as the loving person is constantly demanding from his love, the love of Allah who desires Allah’s paradise and beauty; and  he pray and supplicate from Allah. Naz is not the loving, but the loved ones. When a person realizes that she is loved by someone else, she coquet like a bride. Those who think that they are loved by Allah, and who are aware of this, form this naz mahâm. They speak with Allah with sincerity, senile self, and joke. Ebu'l-Hasan Harakanî is at the head of those who speak with and the Naz makam Allah in the history of Sufism. In this paper, Harakani's apothegms will be handled and examples will be given to the apothegms of the other Sufis.

___

  • Abdurrahman Câmî, Bahâristân ve Resâil-i Câmî (nşr. A’lâhân Efsahzâd ve dğr.), Tahran 1379 hş./2000.
  • Attâr, Ferîdüddin, Tezkiretü’l-evliyâ (nşr. Muhammed İsti’lâmî), Tahran 1374 hş./1995, s. 672.
  • Dârâ Şükûh, Hasenâtü’l-ârifîn, Tahran 1352 hş./1973.
  • Ebu’r-Recâ el-Müeyyed eş-Şâşî, Ravzatü’l-ferîkayn, Tahran 1359 hş.
  • Hücvîrî, Ali b. Osman Keşfu’l-mahcûb (thk. Mahmûd Âbidî), Tahran 1384 hş./2006.
  • Kedkenî, Muhammed Rızâ Şefî’î Nevişte ber Deryâ: Ez Mîrâs-ı İrfânî-yi Ebu’l-Hasan-ı Harakânî, Tahran 1384hş./2006.
  • Kocatürk, Vasfi Mahir, Tekke Şiiri Antolojisi, Ankara 1968.
  • Mevlânâ, Külliyyât-ı Şems-i Tebrîzî, (nşr. Bedîuzzamân Fürûzânfer), Tahran 1376 hş.
  • Mevlânâ, Mesnevî, (nşr. Tevfîk H. Sübhânî), Tahran 1378 hş.
  • Meyhenî, Muhammed b. Münevver Esrâru’t-tevhîd (nşr. M.R. Şefî’î Kedkenî), Tahran 1381 hş./ 2002, I.
  • Uludağ, Süleyman, “Arbede”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1991. Yûnus Emre, Dîvân (nşr. Mustafa Tatcı), İstanbul 2011.