Interpersonal cognitive distortions and stress coping strategies of late adolescents

Ergenlik dönemi bir geçiş dönemidir ve bu dönemde fiziksel, duygusal, sosyal birçok değişiklik olmaktadır. Yaşanan bu gelişimsel değişimler ergenler üzerinde stres kaynağı oluşturmaktadır. Gelecek kaygısı, akademik ve iş ya da kariyer kaygılar ve ilişkilerle ilgili kaygılarda eklendiğinde stres kaçınılmaz hale gelmektedir. Ergenlerin yaşadıkları bu stres ile başarılı bir şekilde baş etmeleri gerekmektedir. Etkili şekilde baş edemeyen ergenlerin depresyon, kaygı bozuklukları, bağımlılık gibi çeşitli sorunlar yaşaması kaçınılmaz olmaktadır. Ergenlik döneminde ilişkiler, özellikle romantik ilişkiler, anne ve baba ile olan ilişkiler önem kazanmaktadır. İlişkilerde yaşanan olumsuzlukların bir nedeni de kişinin ilişkilerle ilgili sahip olduğu bilişsel çarpıtmaları olabilmektedir, örneğin, bireyin gerçekçi olmayan ilişki beklentisi, yakınlık kurmaktan kaçınma ve karşısındaki kişilerin zihinlerini okuduğunu sanarak yanlış çıkarımlarda bulunma gibi sahip olduğu akıla olmayan inançları da stresin önemli kaynaklarından olmaktadır. Sonuç olarak bu çalışmada, ergenlerin ilişkilerle ilgili bilişsel çarpıtmaları ve stresle baş etmede kullandıkları stratejiler üzerine odaklanılmıştır.Araştırmanın AmacıBu çalışma da ergenlerin bilişsel çarpıtmalarla ilgili inançlart ve stresle baş etme stratejileri üzerine odaklanılmıştır. Bu amaçla, öncelikle ergenlerin stresle baş etmede hangi stratejileri daha fazla kullandığı ve ilişkilerle ilgili bilişsel çarpıtma düzeylerinin ne olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Daha sonra ergenlerin ilişkilerle ilgili bilişsel çarpıtmaları ve stresle baş etme stratejileri arasındaki ilişkiye bakılmıştır.YöntemÇalışmaya farklı üniversitelerde okuyan 391 kişi gönüllü olarak katılmıştır. "İlişkilerle İlgili Bilişsel Çarpıtmalar Ölçeği" ve "Stres Yaşantılarında Kullanılan Başa Çıkma Stratejileri ölçeği" veri toplamak amacı ile ergenlere verilmiş ve elde edilen veriler analiz edilerek değerlendirilmiştir. Araştırmaya katılan ergenlerin ilişkilerle ilgili bilişsel çarpıtmalarının düzeyini belirlemek ve stres yaşantılarında hangi baş etme stratejilerini daha fazla kullandıklarını tespit etmek amaa ile betimsel istatistikten yararlanılmıştır. Erkek ve kadınlar arasındaki fark ise t-testi kullanılarak tespit edilmiştir. Daha sonra ergenlerin bilişsel çarpıtmaları ile stresle baş etme stratejileri arasındaki ilişki path analizi ile test edilmiştir.BulgularErgenlerin ilişkilerle ilgili bilişsel çarpıtmaları ve stresle baş etme stratejilerinin ortalamaları hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlar, ergenlerin stresli yaşam deneyimleriyle baş etme stratejileri olarak sırası ile en çok sosyal destek arama, problem çözme, hayal kurma, kaçınma ve kendini suçlamayı kullandıkları tespit edilmiştir. Ergenlerin ilişkilerle ilgili bilişsel çarpıtmaları ölçeğinin üç boyutundan aldıkları puan ortalamaları ise şu şekildedir; yakınlıktan kaçınma (M=17,90; SD=5,29), gerçekçi olmayan ilişki beklentisi (M=23,54; SD= 5,26) ve zihin okuma (M=9,63; SD= 2,62). Ergenlerin cinsiyetlerine göre stres ile baş etme stratejileri ve bilişsel çarpıtmalarla ilgili aldıklan puanlarda anlamlı bir farklılığın olup olmadığını test etmek için yapılan t-testi sonuçlarına göre, baş etme stratejileri ile ilgili olan sosyal destek arama ve kendini suçlama boyutlarında kadınlar üe erkekler arasında anlamlı bir farklılığın olduğu tespit edilmiştir. Kadınların sosyal destek arama puanları erkeklerinkine göre daha yüksektir. Kendini suçlama boyutunda erkeklerin ortalama puanlarının kadınlara göre yüksek olduğu görülmektedir. İlişkilerle ilgili bilişsel çarpıtmalar ile ilgili elde edilen verilere bakıldığında, gerçekçi olmayan ilişki beklentisi boyutunda kadınlar ve erkekler arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Erkeklerin puanları kadınların puanlarına göre yüksektir. Ergenlerin ilişkilerle ilgili bilişsel çarpıtmaları ve stresle baş etme stratejileri arasındaki ilişki path analizi ile tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre yakınlıktan kaçınmanın en güçlü yordayıcısı stresle baş etme stratejilerinden kaçınma, kendini suçlama ve sosyal destek aramadır. Bilişsel çarpıtmalarla ilgili yakınlıktan kaçınmanın diğer yordayıcıları ise hayal etme ve problem çözmedir. Modeldeki gerçekçi olmayan ilişki beklentisinin yordadığı stresle baş etme boyutları ise, sosyal destek arama, hayal etme ve kaçınmadır. Son olarak bilişsel çarpıtmaların son boyutu olan zihin okumanın yordadığı değişken kendini suçlamadır.Sonuç ve ÖnerilerErgenlerin yakınlıktan kaçınma boyutunda ortalamalarının düşük olduğu ancak gerçekçi olmayan ilişki beklentisi ve zihin okuma boyutlarında ortalamanın yüksek olduğu görülmektedir. Stresle baş etme stratejilerine bakıldığında ise ergenlerin sosyal destek arama ve problem çözme stratejilerini öncelikle kullandıkları tespit edilmiştir. Kadınlar ve erkekler arasındaki anlamlı bir farklılık olup olmama durumuna göre ilişkilerle ilgili bilişsel çarpıtmalar ve stresle baş etme stratejilerine bakıldığında ise, kadınların sosyal destek arama ortalamaları erkeklere göre daha yüksek bulunurken erkeklerin kendini suçlama boyutunda ortalama puanlan daha yüksek olduğu görülmüştür. İlişkilerle ilgili bilişsel çarpıtmalar boyutunda ise gerçekçi olmayan ilişki beklentisi boyutunda erkekler kadınlara göre daha yüksek ortalama puana sahiptirler. Bu sonuçlar erkeklerin kadınlara göre bilişsel çarpıtmalarının daha yüksek olduğunu ve baş etme stratejilerinde de etkisiz yöntemleri kullandıkları sonucuna götürmektedir. Path analizinden elde edilen sonuçlara bakıldığında ise, yakınlıktan kaçınmanın en güçlü yordayıcısı stresle baş etme stratejilerinden kaçınmadır. Elde edilen bu sonuç, yakın ilişkiler kurmaktan kaçman bir kişinin stresle baş etme stratejisi olarak kaçınmayı kullanması beklenen bir sonuç olarak görülürken, ergenlerin gerçekçi olmayan ilişki beklentisini yordayan stresle baş etme stratejisinin sosyal destek arama olması araştırmanın beklenen bir sonucu olarak görülmemektedir. Zihin okumanın yordadığı değişken

Geç ergenlerin ilişkilerle ilgili bilişsel çarpıtmaları ve stresle baş etme stratejileri

Problem Statement: Adolescence is a stage of major growth and development in terms of significant cognitive, behavioral, psychological, and physiological changes. For adolescents, these developmental changes could be accompanied by stressful situations. Adolescents need to cope with these stressors successfully, yet the developmental period of adolescence involves an increase in interpersonal conflicts and negative emotions. Cognitive distortions play significant roles in exacerbating distress levels and negative conflict behavior. Consequently, the main focus of this study is an investigation into interpersonal cognitive distortions on adolescents' stress coping strategies. Purpose of Study: The aim of this study was to examine stress coping strategies and the interpersonal cognitive distortions of late adolescents. The relations between interpersonal cognitive distortions and stress coping strategies of late adolescents were tested as well. Methods: A total sample of 391 adolescents from public and private universities participated in this study. The descriptive statistical findings regarding the sub dimensions and t-test results indicating the difference between the means of males and females from "Interpersonal Cognitive Distortions" and "Stress coping Strategies with Stressful Experiences" scales were used. After this, findings related to interpersonal cognitive distortions and stress coping strategies were investigated by using path analysis in the research. Findings and Results: Results revealed that adolescents use the strategies of problem solving and seeking social support more than the strategies of self-blame, imagination, and avoidance. Also, it was found that the strongest predictors of interpersonal rejection among stress coping strategies are avoidance, self-blame, and seeking social support. In the unrealistic relationship expectation dimension, it can be seen that seeking social support, imagination, and avoidance strategies explain with a moderate effect. The interpersonal misperception dimension can only be explained by the self-blame strategy as a small effect. Conclusion and Recommendations: It was concluded that adolescents have a low level of interpersonal cognitive distortions and use problem solving and seeking social support strategies more than self-blame, imagination, and avoidance strategies. This means that adolescents use effective stress coping strategies and have low level interpersonal cognitive distortions. Another finding was that the strongest predictors of interpersonal rejection among stress coping strategies are avoidance, self-blame, and seeking social support. During the period of adolescence there are many stressful situations, such as future anxiety, career and occupation anxiety, romantic relationships, and the dimension change of relationships with family. Using effective stress coping strategies is important for overcoming stressful situations. Therefore, effective stress coping strategies should be taught to adolescents, especially for overcoming the stress they face in the period of adolescence.

___