Ütopya mı Plan mı: Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Ankara Romanı1

Yakup Kadri Karaosmanoğlu 1934 yılında Ankara romanını yazar. Ankara, 1920-1922, 1925-1926 ve 1937-1943 yılları arasında ortaya çıkan gelişmeler çerçeve-sinde, Türkiye’nin yaşadığı olayların işlendiği bir romandır. Sahne zaman zaman Ankara dışına genişlese bile, temel mekân Ankara’dır. Selma Hanım, İstanbul’dan Ankara’ya taşınmış genç bir kadındır. Yaptığı üç evlilik Ankara’nın üç ayrı yü-zünü göstermektedir. Evlilik yaptığı üç erkek üç ayrı Ankara’yı sembolize eder. Burada erkeklerin dönemlendirme açısından bir sembol olarak görünmelerine rağmen, onların bir sembol olmaları üzerinde etkili olan özne kadındır. Selma Hanımın olayları değerlendirmekle kalmayıp, onlara yön verdiği görülür. Özel-likle romanın üçüncü bölümü, gelecekteki Ankara’yı (Türkiye’yi) tasarlayan bir ütopya olarak değerlendirilmektedir. Ankara romanı ütopya kavramı üzerinden en çok çalışılan eserlerden biridir. Ütopyalar ve distopyalar genellikle çok uzak bir gelecekte tasarlanmaktadır. Örneğin en ünlü distopyalardan biri olan Geo-rge Orwell’in 1984 adlı eseri, yazıldığı zamanın yaklaşık elli yıl sonrasını anlatır. Çoğunlukla da zaman ve mekân bir belirsizlik taşır. Orwell, içinde yaşadığımız zaman ve mekânı, kolayca göremeyeceğimiz bir uzaklığa taşır. Ankara romanı ise bir ütopya olarak değerlendirilmekle birlikte, Ankara’nın gelecekte oluşacak bir şehir olarak anlatıldığı üçüncü bölümü dahi içinde yaşayan herkesin görebi-leceği bir zaman ve mekân uzaklığındadır. Özellikle bu hayalin gerçekleşmesini sağlayacak özne olarak Gazi Paşa’nın da yaşamı romana dâhil edilir. Dolayısıyla iktidarı bütünüyle elinde bulunduran bir şahsın yönetimi ve planlaması içinde ortaya çıkacak bir “örnek kent ve ülke” oluşumundan söz edilmektedir. Sözü-nü ettiğimiz şey, ütopya yazarının bir hayalî tasarımı olarak değil bizzat ülkenin yöneticisinin muktedir gücüyle yakın bir zamanda gerçekleşecek ve ülkenin her yerini etkileyecek bir “model şehir” üretilmekte olduğudur. Bu çalışma, özellik-le romanın üçüncü bölümünden hareketle bir ütopyadan çok bir plandan söz edilmesi gerektiğini iddia edecektir. Ancak planın öznesi olarak Gazi Paşa’nın umulmadık erken ölümü planı bir hayale dönüştürmektedir.

___