Emevîlerde Haccâc b. Yûsuf Döneminden İtibaren Mevâlîden Cizye Alınması ve Arka Planı

Emevî Devleti kendi medeniyet havzasında ve Batı’da farklı boyutlarıyla çokça eleştirilmiştir. Aslında bu normal bir durumdur. Çünkü devlet tecrübesi olmayan Hicaz Arapları kısa sürede çok uluslu ve kültürlü bir devlete sahip olmuş, bu da önemli sorunları beraberinde getirmiştir. Eleştirilerin vergi boyutunda Ḫorasân ve Mâverâünnehir’de meskûn mevâliden alınan cizye birinci sırada yer alır. Ancak bu hususta yapılan çoğu araştırmada mevâliden alınan cizyenin, müşterek cizye ve farklı bir vergi çeşidi olan ḫarâc ile karıştırıldığı anlaşılmaktadır. Mevâlînin, kritik dönemlerde bazı dinî kriterleri taşıyıp taşımadığı sınanmışsa da bu durum bütün Emevî tarihi boyunca sürmemiş, en fazla on beş ila yirmi yıl arasında çeşitli aralıklarla devam etmiştir. Bu dönemde mevâliden alınan cizye vergisinin, çoğu gayrimüslim yerel vergi memurları ile bütün gayesi müşterek cizye miktarını toplamak olan bazı bölge valilerinin hukuksuz uygulamalarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Emevî halifelerinin mevâlî kesiminden kavramsal anlamda cizye alınmasını yazılı talimatla istedikleri ise söylenemez. Fakat vergilerin azaldığını tespit eden bazı Ḫorasân valileri, mevâlîden cizye alınmasına göz yummuşlardır.Özet: Bir devletin vergi politikaları o devletin siyasi, sosyal ve ekonomik istikrarı açısından büyük önem arz eder. Sağlıklı bir vergi sistemi, devlet mekanizmasının kendi bünyesinde karşılaşabileceği problemleri en aza indirir. Adil ve insaflı bir vergi düzeni kurabilmek ise kuşkusuz köklü bir devlet tecrübesi ile mümkündür. Araştırmaya konu olan Emevi devletinin bahsedilen anlamda bir devlet tecrübesine sahip olmadığı bilinmektedir. Üstelik doğuda Kaşgar’dan batıda Güney Fransa’ya uzanan on üç milyon kilometre karenin üzerindeki bir coğrafyaya hükmetmesi ve bu geniş topraklarda yaşayan çok uluslu yapıyı idare etmek durumunda kalması Emevi idaresini bir hayli zor durumda bırakmıştır. Doğal sınırlara ulaşılması ve fetihlerin durması ile yaşanan siyasi, sosyal ve ekonomik problemler devleti derinden sarsmış, Şiî ve Hariciler ile çeşitli sebeplerle muhalefet eden grupların çıkardıkları bitmez tükenmez iç isyanlar ise devleti yıkma noktasına getirmiştir. Yine bilhassa Şâm bölgesinde yaşanan çok sayıdaki veba salgınının toplumu olumsuz manada etkilediği, başkentin değiştirilmesine ve Doğu Roma imparatorluğu lehine bazı sınır şehirlerinin el değiştirmesine yol açtığı da bilinmektedir.Bütün bu olumsuzluklar kuşkusuz Emevi devletini ekonomik açıdan sarsmıştır. Ülkedeki istikrarsızlık ve siyasi belirsizliklerin vergi oranlarının düşmesine yol açtığı eldeki verilerden anlaşılmaktadır. Örneğin Emevi halifesi Abdülmelik b. Mervân döneminde, Hz. Ömer zamanında toplanan verginin ancak yarısı toplanabiliyordu. Devletin genel politikalarından rahatsızlık duyan halkın vergi vermekten kaçındığı, diğer bir ifade ile vergi kaçırdığı söylenebilir. Yine köyden kente göçün artış göstermesi ve buna bağlı olarak ḫarâc vergisi tahsil edilen toprakların boş kalması, verimli topraklar üzerindeki rant kavgası sebebiyle buralardan beklenilen vergi oranının yakalanamaması ve gayri müslim kesimde görülen ihtida hareketleri vergilerin düşmesinin diğer sebepleri arasında yer alır.Araştırmanın konusu olan Emevîler döneminde mevâlî kesiminden cizye alınması hususu bu bağlamda ele alınabilir. Elimizde bu uygulamanın ne zaman başlatıldığını, mevâlîden nasıl ve ne şekilde cizye alındığını, bunun bir devlet politikası olup olmadığını ve ne kadar sürdürüldüğünü konu edinen müstakil bir eser ya da araştırma yazısı mevcut değildir. Konuya temas eden eserler ise bütüncül bir yaklaşım sergilenmekten uzaktır. Hatta ana kaynaklarda bile ḫarâc ve cizye kavramlarının tam olarak anlaşılamadığı ve bu nedenle birbirinin yerine kullanıldığı görülür. Kavramların yerli yerine oturmadığı ilk dönem için belki bu durum normal kabul edilebilir. Ancak sonraki yüzyıllarda telif edilen eserler ve -çok azı hariç- günümüz araştırmaları bu karışıklığı anlama ve anlamlandırma yerine, metinlerde birbirinin yerine kullanılabilen bu iki kelimeden cizye kelimesini esas almayı tercih etmiştir. Dolayısıyla bu yaklaşım Emevi devletinin mevâlî kesiminden ıstılahî anlamda cizye aldığı yönünde yaygın bir kanaat oluşmasına neden olmuştur.Mevâlîden cizye alınması uygulamasını Ḥaccâc b. Yûsuf’un başlattığı öne sürülür. Oysa Ḥaccâc, din değiştirip müslüman olan ve büyük şehirlere göç eden Sevâd köylülerini geldikleri topraklara geri göndererek, toprağın statüsü sebebiyle öteden beri çiftçiden alınan ḫarâc vergisinin ve tarımsal üretimin devamlılığı sağlamayı amaçlamıştır.Ele geçirilen toprakların statüsü vergilendirmede belirleyici olmuştur. Buna göre fetih ve sulh toprakları birbirinden farklı vergilendirilmiş, ancak bazı durumlarda ikisinden de aynı vergi (ḫarâc) alınmıştır. Fetih topraklarında yaşayan gayri müslimlerden ise fert başına cizye talep edilmiştir. Bu kesimden tahsil edilen cizye ile ḫarâc vergisi “müşterek cizye” olarak ifade edilebilir. Kişinin müslüman olup olmamasına bakılmaksızın toprağın statüsü sebebiyle kendisinden ḫarâc talep edilmesi bazı araştırmacılar tarafından mevâlîden cizye alındığı şeklinde yorumlanmıştır.Ancak siyasi istikrarsızlık dönemlerinde, mevâlîden ḫarâc vergisine ek olarak cizye talep edildiği de bir gerçektir. Burada yanlış anlaşılan ya da yorumlanan nokta, bu uygulamanın bütün Emevi topraklarında ve Emevî tarihi boyunca sürdürülmüş olduğudur. Tetkik edildiğinde bu çarpık vergi anlayışının aslında Mâverâünnehir bölgesinde yoğunlaştığı görülür. Ülke genelinde mevâlîden cizye alınması ile ilgili bazı teşebbüsler olmuşsa da Emevî halifeleri buna izin vermemişlerdir. Mevâlîden cizye alınması uygulaması aslında Ḳuteybe b. Müslim el-Bâhilî’nin öldürülmesinin (ö. 96/715) ardından Mâverâünnehir’de yaşanan siyasi istikrarsızlıkla başlamış, ardından bazı Ḫorasân valileri tarafından devam ettirilmiştir. Bölgenin Türk valilerinin ve vergi toplamakla görevli dihḳânların kışkırtmalarına göre hareket eden bu valiler, vergilerini eksiksiz gönderebilmek adına bölgedeki mevâlînin samimi müslüman olmadıklarını ileri sürmüş ve onlardan cizye almaya devam etmişlerdir.Mevâlîden ıstılahî anlamda -gayrimüslim kesimden alınır gibi- cizye talep edilmediği söylenebilir. Çünkü kaynaklarda herhangi bir Emevi halifesinin bu hususta kaleme alınmış yazılı talimatı yoktur. Öyle ki Ömer b. Abdilazîz’in hilafetine kadar Emevi halifelerinin Mâverâünnehir bölgesindeki bu çarpık vergi politikasından haberdar bile olmadıkları anlaşılmaktadır. Bir kez daha ifade etmek gerekirse bu uygulama bazı Ḫorasân valilerinin, vergi gelirlerinin düşmesinden duydukları endişe ile başlatılmıştır. Ancak 96/715 tarihinden sonra görülen bu haksız uygulamanın sadece belli valiler ile sınırlı kaldığı unutulmamalıdır. Mesela son Ḫorasân valisi Naṣr b. Seyyâr görev süresi boyunca (120-131/738-748) mevâlîden cizye vergisini kesin olarak kaldırmıştır. Bu icraatın bölgesel olduğunu, bazı Ḫorasân valileri tarafından yapıldığını, dolayısıyla da Emevî devlet politikasını yansıtmadığını gösterir bir başka delil ise Şiîlerin, Ḫâricîlerin ve otuz iki yıl boyunca Abbasî ihtilalini yürütenlerin, mevâlîyi kışkırtarak bu yanlış uygulama üzerinden Emevî aleyhtarı bir propaganda yapmamalarıdır.

Jizya Tax Levied on Mawālī By Al-Ḥajjāj ibn Yūsuf’s Period in Umayyads and Its Background

The Umayyad State is widely criticized in the West as well as in its own region. Actually, this is normal situation. Because Hijaz Arabs who had no state experience, built a multinational state in short period of time. Yet, this caused serious matters. The fundamental point of the criticism is the payment of tax, also called jizya, which is taken from residents (mawālī) of Khorasan and Transoxania. However, in most studies on this subject, it is understood that the jizya taken from mawālī is combined jizya and kharja, which is different type of tax. Although mawālī was tested for whether it passes religious criteria in critic periods or not, this situation did not last throughout the entire Umayyad history. It was continued for fifteen and twenty years. In this period, it was understood that the jizya tax taken from the mawālī, was caused by the unlawful practices of some regional governors, most of them were non-Muslim local tax officials and all their purpose was to collect the amount of combined jizya. It cannot be said that the Umayyad caliphs officially ordered written instructions in order to take the conceptual sense from the mawālī part. But some Khorasan governors, who detected that taxes were decreasing, blinked at the collection of the jizya from the mawālī.Summary: The tax policies of a state are of great importance for the political, social, and economic stability. A regular tax system minimizes the problems that the state mechanism might face. The establishment of a fair and just tax scheme is undoubtedly possible with a deep-rooted state experience. It is known that the Umayyad state which is the subject of this research has no state experience. Furthermore, ruling to the area which is on 13 million square kilometers and reaching to Kashgar in the East and to South France in the West and governing this multinational structure who are living on these regions, put the Umayyad government in a very difficult condition. With the vast borders and the stoppage of the conquests, some political, social and economic problems were experienced and these problems deeply affected the government. The groups which had argued with Shiites and Khārijites because of some various reasons led the country into collapsing. It is also known that many plague epidemics in the region of Damascus affected the society in a negative way, changing the capital and changing some of the border cities in favor of the Eastern Roman Empire.All these negativities certainly shaken the Umayyad state economically. It is understood from the data that the instability and political uncertainties in the country led to a decrease in the tax rates. For example, the Umayyad caliph ‘Abd al-Malik İbn Marwān period, only half of the tax was collected at the time of Hazrat ‘Umar could be collected. It can be said that the public who avoided the general policies of the state avoided giving tax, in other words, the tax evasion. Also, the increasing migration from village to city and due to that, the vacancy of tribute tax collected land, failure to obtain expected yield because of rent fights on fertile lands, and conversion process in non-Muslim community are included in other reasons of reduction of taxes.In the Umayyad period, the issue of taking the jizya from the mawālī can be considered in this context. We do not have an independent work or research article on how this practice was initiated, how it was and how it was taken from mawālī, and how it was a state policy, and how long it was sustained. The studies that touch on this subject are far from being holistic. Even in the main sources it is seen that the concepts of kharāj and jizya are not fully understood and therefore used interchangeably. This may be considered normal for the first period in which the concepts are not in place. However, in the following centuries, the works that were copyrighted and, except for a few, instead of understanding and explaining this confusion, chose to use the word jizya from these two words which can be used interchangeably in texts. Therefore, this approach has led to the widespread conviction that the Umayyad state has taken jizya from the mawālī in the conceptual sense.Al-Ḥajjāj ibn Yūsuf is claimed to have started the application of taken jizya from mawālī. However, Haccac aimed to provide the regularity of both agricultural products and the kharāj which is taken from farmers because of the status of the soil by sending Sawad villagers who migrated to the big cities and became Muslims by changing their religions. The status of the lands seized was decisive in taxation. According to this, the conquest and the territorial lands were taxed differently, but in some cases the same tax (kharāj) was taken. Non-Muslims who living in the territory of conquest were demanded jizya per capita. The jizya and kharāj tax collected from this category can be expressed as “joint jizya”. Regardless of whether the person is a Muslim or not, the fact that he was demanded from him due to the status of the land was interpreted by some researchers as juristic. However, in times of political instability, it is also a fact that mawālī is demanding jury in addition to the tribute tax. The point that is misunderstood or interpreted is that this practice was carried out throughout the entire Umayyad territory and the history. When examined, this distorted tax concept is actually concentrated in the area of Transoxania. Although some attempts were made to take the jizya from the mawālī to the country, the Umayyad caliphs have not allowed it. The practice of taking the jizya from the mawālī is actually followed by the killing Qutayba ibn Muslim al-Bāhilī (d. 96/715). This started political instability in the Transoxania and continued by some Khurāsān governors. These governors act according to the provocations of the Turkish governors and tax collectors of the region in order to be able to send their taxes completely. They claimed that the region in the region was not a sincere Muslim and, they continued to take the jizya from them.It can be said that jizya is not demanded as it is taken from non-Muslims in the common meaning from mawālī. Because any Umayyad caliph wrote no written instructions regarding this issue in the sources. It is understood that until the caliphate of ‘Umar b. ‘Abd al-‘Azîz, the Umayyad caliphs were not even aware of this distorted tax policy in the area of Transoxania. To put it once again, this practice was initiated by some Khurāsān governors with the concern that tax revenues might decrease. However, it should not be forgotten that this unfair practice after 96/715 is limited to certain governors. For example, during the tenure of Naṣr b. Seyyâr, the last governor of Khurāsān (120-131 / 738-748), the jizya tax was completely removed from the mawālī. Another activity that shows this action is regional and that was ordered by some governors of Khurāsān. Therefore, this practice does not reflect the Umayyad state policy. This is also apparent in the fact that the Shiites, Kharijites, and those who carried out the Abbasid Revolution for thirty-two years, did not make an anti-Umayyad propaganda with provoking the slave by the way of wrong application.

___

  • Aksu, Ali. “Emevîler Döneminde Sosyal Tabakalar”. İstem 4/8 (2006): 63-81.
  • Akyürek, Yunus. “Emevîler Dönemi Fetih Politikası ve Mâverâünnehir’in Fethi”. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 22/1 (2013): 85-115.
  • Ali, Cevâd. el-Mufaṣṣal fî târîḫi’l-‘Arab ḳable’l-İslâm. 20 Cilt. B.y.: Dâru’s-Sâkî, 1422/2001.
  • Atçeken, İsmail Hakkı “Ömer b. Abdülazîz Dönemi Sonrası Emevî İdarecilerinin Mevâlî Politikaları”, Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 13/13 (2002): 69- 88.
  • Aycan, İrfan. “Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 14: 427- 428. Ankara: TDV Yayınları, 1996.
  • Barthold, Vassiliy Viladimiroviç. Moğol İstilasına Kadar Türkistan. Trc. H. Dursun Yıldız. Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1990.
  • Belâẕürî, Ebü’l-Hasen Ahmed b. Yahyâ b. Câbir b. Dâvûd. Fütûḥu’l-büldân. Beyrut: Dârun ve Mektebetu’l-Hilâl, 1408/1988.
  • Belâẕürî, Ebü’l-Ḥasen Ahmed b. Yaḥyâ b. Câbir b. Dâvûd. Ensâbü’l-eşrâf. Thk. Süheyl Zükkâr ve Riyâd ez-Ziriklî. 13 Cilt. Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1417/1996.
  • Bozkurt, Nahide. Abbasiler. 1. Baskı. İstanbul: İSAM, 2014.
  • Câḥız, Ebû Osmân ‘Amr b. Baḥr b. Maḥbûb el-Kinânî. el-Beyân ve't-tebyîn. 3 Cilt. Beyrut: Dâru ve Mektebetü’l-Hilâl, 1423/2002.
  • Cozy, Bendelî. Min târîḫi ḥarekâti’l-fikriyyeti fi’l-İslâm. Filistin: 1981.
  • Dalkılıç, Mehmet. “Hâris Bin Süreyc Hareketi”. Marife Dini Araştırmalar Dergisi 12/1 (2012): 127-137.
  • Delice, Ali. “Emevî Devletinin Yıkılış Nedenleri Üzerine Bazı Mülahazalar”. Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 3 (1999): 299-320.
  • Demirci, Mustafa. İslâm’ın İlk Üç Asrında Toprak Sistemi. 1. Baskı. İstanbul: Kitabevi, 2003.
  • Dûrî, Abdulazîz. İslâm İktisat Tarihine Giriş. Trc. Sabri Orman. İstanbul: İnsan Yayınları, 2014.
  • Dûrî, Abdülaziz. “İslâm’ın İlk Yıllarında Ḫorasân’da Vergi Sistemi”. Trc. Halil İbrahim Hançabay. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 12/22 (2010/2): 211-223.
  • Ebû Dâvûd, Süleyman b. el-Eş‘as b. İshâk es-Sicistânî el-Ezdî. Sünen-i Ebî Dâvûd. Thk. Şuayb Arnavud, Muhammed Kâmil Karabelli. 7 Cilt. B.y.: Dâru’r-Risâleti’l-‘Âlemiyye, 1430/2009
  • Ebû ‘Ubeyd, el-Kâsım b. Sellâm b. Miskîn el-Herevî. Kitâbü’l-emvâl. Thk. Halil Muhammed Hirâs. Beyrut: Dâru’l-Fikr, ts.
  • Ebû Yûsuf, Ya‘kūb b. İbrâhîm b. Habîb b. Sa‘d el-Kûfî. el-Ḫarâc. Thk. Tâhâ Abdürraûf Sa‘d – Sa‘d Hasen Muhammed. Kahire: el-Mektebetü’l-Ezheriyye li’t-Türâs, ts.
  • Erkal, Mehmet. “Cizye”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 8: 42-45. İstanbul: TDV Yayınları, 1993.
  • Fayda, Mustafa. “Zimmî”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 44: 428-434. Ankara: TDV Yayınları, 2013.
  • Guzman, Roberto Marin. “Orta Asya ve Ḫorasân’da Abbâsî İhtilâli: Vergi, İhtida ve Dini Grupların İhtilâlin Başlamasındaki Rolü Hakkında Analitik Bir İnceleme”. Trc. Mustafa Demirci. İstem 6/12 (2008): 255-277.
  • Hodgson, Marshall G.S. İslam’ın Serüveni (Bir Dünya Medeniyetinde Bilinç ve Tarih). 3 Cilt. İstanbul: İz Yayıncılık, 1993.
  • İbn Abdülḥakem, Ebü’l-Ḳāṣım Abdurrahmân b. Abdillâh b. Abdilḥakem el-Mıṣrî el-Ḳureşî. Fütûḥu Mıṣr ve Aḫbâruhâ. Thk. Muhammed el-Huceyrî. Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1416/1996.
  • İbn Abdülḥakem, Ebû Muhammed Abdullah b. Abdilḥakem b. A‘yen b. Leys el-Mısrî. Sîretü Ömer b. Abdilazîz ‘alâ mâ ravâhü el-imâm Mâlik b. Enes ve aṣhâbühû. Thk. Ahmed Ubeyd. Lübnan: Âlemü’l-Kütüb, 1404/1984.
  • İbn Ḫaldûn, Ebû Zeyd Veliyyüddîn Abdurrahmân b. Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Hasen el-Hadramî el-Mağribî et-Tûnisî. Kitâbü’l-‘iber ve dîvânü’l-mübtede’ ve’l-ḫaber fî târîḫi’l-‘Arab ve’l-Berber ve men ‘âṣarahüm min zevi’ş-şe’ni’l-ekber. Thk. Halîl Şehhâde. 8 Cilt. Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1408/1988.
  • İbn Ḥibbân, Ebû Ḥâtim Muhammed b. Ḥibbân b. Ahmed el-Büstî. es-Sikât. Thk. Muhammed Abdülmuîd Han. 9 Cilt. Haydarabad: Dâiretü’l-Ma‘ârifi’l-Osmâniyye, 1393/1973.
  • İbn Kesîr, Ebü’l-Fidâ’ ‘İmâdüddîn İsmâîl b. Şihâbiddîn Ömer b. Kesîr b. Dav’ b. Kesîr el-Ḳaysî el-Kureşî el-Busrâvî ed-Dımaşḳī eş-Şâfiî. el-Bidâye ve’n-nihâye. Thk. Abdullah b. Abdilmuhsin et-Türkî. 21 Cilt. Mısır: Dâru Hicr, 1418/1997.
  • İbn Manẓûr, Ebü’l-Fazl Cemâlüddîn Muhammed b. Mükerrem b. Alî b. Ahmed el-Ensârî erRüveyfiî. Lisânu’l-‘Arab. 15 Cilt. Beyrut: Dâru Sâdır, 1414/1993.
  • İbn Sa‘d, Ebû Abdillâh Muhammed b. Sa‘d b. Menî‘ el-Kâtib el-Hâşimî el-Basrî el-Bağdâdî. Ṭabaḳātü’l-kübrâ. Thk. İhsân Abbâs. 8 Cilt. Beyrut: Dâru Sâdır, 1388/1968.
  • İbn Zencûye, Ebû Ahmed Humeyd b. Maḫled b. Ḳuteybe el-Ḫorasânî. el-Emvâl li-ibni Zencûye. Thk. Şâkir Zîb Feyyâz. 3 Cilt. Riyad: 1406/1986.
  • İbnü’l-Cevzî, Ebü’l-Ferec Cemâlüddîn Abdurrahmân b. Alî b. Muhammed el-Baġdâdî. elMuntaẓam fî târîḫi’l-ümem ve’l-mülûk. Thk. Muhammed Abdülkâdir ‘Atâ, Mustafa Abdülkâdir ‘Atâ. 19 Cilt. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 1412/1992.
  • İbnü’l-Esîr, Ebü’l-Ḥasen ‘İzzüddîn Ali b. Muhammed b. Muhammed eş-Şeybânî el-Cezerî. elKâmil fi’t-târîḫ. Thk. Ömer Abdüsselâm Tedmurî. 10 Cilt. Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l- ‘Arabiyyi, 1417/1997.
  • Kallek, Cengiz. “Haraç”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 16: 71-88. İstanbul: TDV Yayınları, 1997.
  • Kara, Seyfullah. “İslam Tarihinde İlk Zihniyet Sapması: Emevîler Döneminde Otoritenin Dünyevîleştirilmesi”. İstem 8 (2006): 145-170.
  • Ḳudâme b. Ca‘fer, Ebü’l-Ferec Ḳudâme b. Ca‘fer b. Ḳudâme b. Ziyâd el-Kâtib el-Bağdâdî. elḪarâc ve ṣınâ‘atü’l-kitâbe. Bağdat: Dâru’r-Reşîd, 1401/1981.
  • Lewis, Bernard. Tarihte Araplar. Trc. Hakkı Dursun Yıldız. İstanbul: Anka Yayınları, 2000.
  • Mâverdî, Ebü’l-Hasen Alî b. Muhammed b. Habîb el-Basrî. el-Aḥkâmü’s-sulṭâniyye. Kahire: Dâru’l-Hadîs, ts.
  • Nüveyrî, Ebü’l-Abbâs Şihâbüddîn Ahmed b. Abdilvehhâb b. Muhammed el-Bekrî et-Teymî elKureşî. Nihâyetü’l-ereb fî fünûni’l-edeb. Thk. Muhammed Cabir Abdu’l-Ân el-Hînî. 33 Cilt. Kahire: Dâru’l-Kütüb ve’l-Vesâ’ik el-Kavmiyye, 1423/2002.
  • Oğuzay, Fatih. “Hz. Ömer Döneminde Tarih ve Toprak Sistemi”. Uluslararası Hz. Ömer Sempozyumu Bildirileri (Türkiye-Sivas, 02-04 Kasım 2017). Ed. Ali Aksu. 2: 93-147. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Rektörlük Matbaası, 2018.
  • Öngül, Ali. “Dabbe (Benî Dabbe)”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 8: 393. İstanbul: TDV Yayınları, 1993.
  • Sümer, Faruk. “Dihḳân”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 9: 289-290. İstanbul: TDV Yayınları, 1994.
  • Ṭaberî, Ebû Ca‘fer Muhammed b. Cerîr b. Yezîd el-Âmülî el-Bağdâdî. Târîḫu’r-rusûl ve’l-mülûk.
  • Thk. Muhammed Ebü’l-Fadl İbrahim. 11 Cilt. Beyrut: Dâru’t-Turâs, 1387/1967.
  • Vloten, Van. Emevî Devrinde Arap Hâkimiyeti Şia ve Mesih Akideleri Üzerine Araştırma. Trc. M. Said Hatiboğlu. Ankara: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, 1986.
  • Wellhausen, Julius. Arap Devleti ve Sükûtu. Trc. Fikret Işıltan. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi, 1963.
  • Yaḥyâ b. Âdem, Ebû Zekeriyyâ Yaḥyâ b. Âdem b. Süleyman el-Kureşî el-Ümevî el-Kûfî. Kitâbü’lḪarâc. B.y.: el-Matba‘atü’s-Selefiyye ve Mektebetühâ, 1384/1964.
  • Yıldız, Hakkı Dursun. “Berberiler”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 5: 478-483. İstanbul: TDV Yayınları, 1992.
  • Yiğit, İsmail. “Mevâlî”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 29: 424-426. Ankara: TDV Yayınları, 2004.
  • Zebîdî, Ebü’l-Feyz Muhammed el-Murtaẓâ b. Muhammed b. Muhammed b. Abdirrezzâk elBilgrâmî el-Hüseynî. Tâcü’l-‘arûs min cevâhiri’l-ḳâmûs. 40 Cilt. B.y.: Dâru’l-Hidâye, ts.
  • Ẕehebî, Ebû Abdillâh Şemsüddîn Muhammed b. Ahmed b. Osman et-Türkmânî el-Fârikī edDımaşḳī. Târîḫu’l-İslâm ve vefeyâtü’l-meşâhîri ve’l-a‘lâm. Thk. Ömer Abdüsselâm etTedmürî. 52 Cilt. Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-‘Arabiyyi, 1413/1993.