Arşiv Belgeleri Işığında Mehmed Vusûlî Efendi ve Kurucusu Olduğu Molla Çelebi Tekkesi

Tekke ve tarîkatlar, Osmanlı toplum hayatının önemli unsurları arasında olup, şehir merkezlerinden kasaba, köylere kadar hemen her tarafa yayılmıştır. Her yaştan, her kesimden insana hitap etmesiyle tekkeler, dönemin yaygın eğitim kurumları olarak hizmet vermiştir. Eğitimin yanı sıra bu yapılar, Osmanlı Devleti’nin siyâsî, iktisâdî, ictimâî, askerî hayatında önemli rolü olmuştur. Genelde İslâmî ilmin, özelde tasavvufî düşüncenin gelişmesi ve yayılmasında ârifler kadar âlimler de katkıda bulunmuştur. Nitekim tasavvuf tarihinde şeyhülislâm, kadı, âlim ve müderrisler tarafından kurulan ya da desteklenen çok sayıda tekkenin olduğu görülmektedir. Bunlardan biri de ilmiye sınıfına mensup Mehmed Vusûlî Efendi (ö. 998/1590) tarafından 16. asırda kurulan Molla Çelebi Tekkesi’dir. 1925 yılına kadar varlığını sürdüren tekke hakkında, bugüne kadar detaylı bir araştırma yapılmamıştır. Dolayısıyla bu makale, söz konusu dergâhı arşiv kaynakları ışığında ele alan ilk çalışma olacaktır. Tasavvuf kültür tarihimizin seyrine ışık tutabilmek amacıyla kaleme alınan bu makalede, tekkenin bânisi Mehmed Vusûlî Efendi başta olmak üzere öne çıkan isimleri, şeyhleri ve fizikî durumuna yer verilecektir.Özet: Tekke, mektep, medrese ve mescid gibi ilim ahlâk mâneviyât merkezlerine sahip ülkemiz, zengin tarihi kültürel hazineyi içinde barındırmaktadır. Bilindiği üzere bahsedilen kurumların Osmanlı toplum hayatında önemli yeri olmuştur. Geleneğimizde zâhir bâtın ayrımı olmadığı için tekke ve medreselere ilim irfan yuvaları olarak bakılmış, o günün koşullarında ihtiyaç neyi gerektiriyorsa o kurum desteklenmiştir. Bu anlamda padişahlar, âlimler, kadılar mânâ ilimlerinin tahsil edildiği mekânlar olan tekkelere önem vermişler, bu yapıların inşasında katkıda bulunmuşlardır. Bunlardan biri de Osmanlı edib, şâir ve âlimi Mehmed Vusûlî Efendi (ö. 998/1590) tarafından Eyüpsultan’ın merkezinde kurulan 1925 yılına kadar varlığını sürdüren Molla Çelebi Tekkesi’dir. Molla Çelebi Tekkesi, konum itibariyle Eyüpsultan’ın merkezinde Debbâğhane/ Tabakhane mevkiinde yer almaktadır. Süleyman Çelebi’nin ifadesiyle debbâğhanelerde âhiler gibi yiğit kimseler çalışmaktadır. Dolayısıyla Molla Çelebi Tekkesi’nin mürid ve muhibleri arasında debbâğların yer aldığını söylemek mümkündür.Molla Çelebi Tekkesi, Osmanlı’da ilmiye sınıfına mensup Mehmed Vusûlî Efendi tarafından inşâ edilmiştir. Muhtelif medreselerde müderris olarak görev yapan Mehmed Vusûlî Efendi bir süre sonra Konya, Kütahya ve İstanbul gibi illerde kadılık vazifesini icrâ etmiştir. Mehmed Vusûlî Efendi, medrese kökenli olması hasebiyle “Molla”,  ilmiye sınıfından olması hasebiyle de “Çelebi” unvanı ile anılmıştır. Dolayısıyla bahse konu olan tekke, onun adına izafeten Molla Çelebi Tekkesi adıyla tanınmıştır. Kaynaklarda Mehmed Vusûlî Efendi’nin dindar, bilgili ve mütevazı kişiliğinden bahsedilmektedir. Bu anlamda ulemâdan bir zâtın tekke inşâ ettirmesi, Osmanlı’da tekke medrese birlikteliğinin göstergesi olması açısından önemlidir. Mehmed Vusûlî Efendi, ilmî kişiliğinin yanı sıra hem nazım hem de nesir türünde eserler kaleme alan, yaptığı çevirilerle bazı telifleri Türkçeye kazandıran önemli bir şahsiyettir. Mehmed Vusûlî Efendi ayrıca bahse konu olan tekke dışında İstanbul’da muhtelif yerlerde cami, hamam gibi yapılar tesis etmiş ve hayır işleriyle de ilgilenmiş bir kişidir. Cemaleddin Server Revnakoğlu, onun Fındıklı’da câmi inşâ etmesi hasebiyle kendisine “Fındıklı Çelebi” lakabı verildiğini ifade eder.Mehmed Vusûlî Efendi, 16. yüzyıl divân edebiyatının hanım şairlerinden Âişe Hubbî Hâtûn’un (ö. 997/1589) damadıdır. Âişe Hubbî Hâtûn ise Kânûnî Sultan Süleyman’nın sütkardeşi Beşiktaşlı Yahyâ Efendi’nin torunudur. Âişe Hubbî Hâtûn aynı zamanda Akşemseddin’in torunlarından Şemsî Çelebi’nin hanımıdır. Bu anlamda Âişe Hubbî Hâtûn, II. Selim döneminde sarayda hizmeti olan bir kişidir. Kaynakların verdiği bilgiye göre saray eşrâfından olan Âişe Hubbî Hâtûn’un vesilesiyle, Molla Çelebi, İstanbul kadılığına kadar yükselmiştir. Bu sebeple Mehmed Vusûlî Efendi “Hubbâ/Hubbî Mollası” adıyla tanınmıştır. Molla Çelebi Tekkesi ile ilgili araştırmamızda öne çıkan hanım şairlerimizden bir diğeri de Şerife Zübeyde Fitnat Hanım (ö. 1194/1780)’dır. Kaynaklarda Fitnat Hanım’ın kabrinin Molla Çelebi Tekkesi’nde olup olmadığı konusu bazı yazarlar tarafından tartışılmıştır.  Herhangi bir kitabe bulunmadığı için Mehmed Vusûlî Efendi’nin türbesi, Fitnat Hanım’a ait zannedilmiştir. Hatta bir dönem İstanbul Türbeler ve Müzeler Müdürlüğü tarafından söz konusu yapının Fitnat Hanım’a ait olduğu yönünde kapıya levha asılmıştır. Fakat Fitnat Hanım’ın kabrinin, Molla Çelebi Tekkesi hazîresinde olmadığı Bilgin Turnalı tarafından “Şâir Fitnat Hanım’ın Mezarı” adlı makalesiyle ortaya konulmuştur. Molla Çelebi Tekkesi’ne dair ulaşabildiğimiz arşiv kaynakları genelde 18. yüzyıl ve sonrasına aittir. Dolayısıyla söz konusu tekkenin kuruluş yıllarına dair malumat tam olarak tespit edilememiştir. Bununla birlikte bazı arşiv kaynaklarında Molla Çelebi Tekkesi’nin birtakım gelirlerinden bahsedilmiştir. Meselâ ilgili tekkeye, Muharremiye etkinlikleri çerçevesinde ödeme yapıldığı bilgisi arşiv kaynaklarında yer almaktadır. Bilindiği üzere Hicri takvimin başı olan Muharrem ayında Osmanlı sarayında törenler yapılmış, Sultan tarafından yeni yıl münasebetiyle İstanbul ve çevresinde bulunan birtakım kişi ve kurumlara “Muharremiyye” adıyla para dağıtılmıştır. Molla Çelebi Tekkesi’nde Mahmud Efendi ve Nureddin Efendi gibi bazı öne çıkan şeyhler olmuştur. Mesela, Mahmud Efendi’nin çok fazla etkisi olduğu için söz konusu tekke, bir dönem onun adıyla anılmıştır. Mezkûr tekkede öne çıkan şeyhlerden biri de Nureddin Efendi’dir. Nitekim adı geçen şahıs, tarîkat faaliyetlerinin yanı sıra dergâhın bakım ve onarım işleriyle yakından ilgilenmiş bu konuda Evkâf-ı Hümâyûn’a pek çok defa başvuruda bulunmuştur. Tekkenin sondan bir önceki şeyhi Mehmed Eşref Sabrî Efendi’nin ise Hâkî Baba Dergâhı şeyhi Saadeddin Ceylân başta olmak üzere pek çok tarîkat ehli şahsiyetin yetişmesinde katkısı olmuştur. Molla Çelebi Tekkesi’nin son şeyhi ise Mehmed Eşref Sabrî Efendi’nin damadı olan Hafız Hüseyin Kâmil Efendi’dir.Molla Çelebi Tekkesi’nin fizikî durumuna bakıldığında, söz konusu yapının bazı dönemlerde zamanla aşındığı için harap olduğu, bundan dolayı onarım geçirdiği anlaşılmaktadır. Kādiriyye tarîkatına mensup olan Molla Çelebi Tekkesi’nin, son döneme kadar varlığını koruduğu; fakat 1925 yılında tekkelerin kapatılmasının ardından hızla yok olduğu görülmektedir. Bugün tekkeden geriye, dergâhın mensuplarının gömülü olduğu hazire ile Mehmed Vusûlî Efendi ve Âişe Hubbî Hâtûn’a ait iki türbe kalmıştır. Bilindiği üzere Osmanlı toplumunun dîni, ilmî, ictimâî ve iktisâdî hayatında dergâhların önemli bir yeri bulunmaktadır. Osmanlı tasavvuf kültürünü incelemek amacıyla ele alınan bu makalede, Molla Çelebi Tekkesi’nin tarihi seyri, bânisi, şeyhleri, fizikî konumu gibi hususlara ulaşılabilen arşiv kaynakları doğrultusunda yer verilmiştir.

Mehmed Vusuli Efendi in the Light of Archives and the Mullah Çelebi Dervish Lodge He Founded

Dervish lodges and cults were among the important elements of the Ottoman social life and in those times, they had spread to nearly all city centers, towns and villages. Dervish lodges served as non-formal educational institutions for people from all ages and all segments of the society. In addition to education, these structures also played important roles in political, economic, social and military life of the Ottoman Empire. In general, wise people and scholars contributed to the development and dissemination of Islamic sciences in general, and specifically, mystic thought. As a matter of fact, it was determined that there were a great number of Dervish lodges that were founded or supported by shaykh al-Islam (the chief justice), kādī (judge), scholars and mudarrisīn (teachers) in the history of sufism. One of them was Mullah Çelebi Dervish Lodge, which was founded in the 16th Century by Mehmed Vusuli Efendi, who belonged to the Ilmiya class (d. 998/1590). Until today no detailed studies have been conducted on lodges, which continued their existence until 1925. For this reason, this article will be the first study that deals with the dervish lodges in the light of archive sources. In this article, which was written to shed light on the course of our sufi cultural history, the prominent names, shaykhs and physical status of the Dervish lodges, especially Mehmed Vusuli Efendi, who was the founder of these lodges, will be dealt with.Summary: Our country, which hosts scientific moral centers like dervish lodges, school, madrasa and masjids, has a rich historical cultural treasure. As it is already known, the above-mentioned institutions had an important place in the life of Ottoman social life. Dervish lodges and madrassas were considered as science and wisdom centers because there is no distinction between zāhir (exterior) and bātin (interior) in our tradition. Under then-present conditions, the institutions that were needed most were supported. In this sense, the sultans and scholars cared about the dervish lodges, which were the places where sciences were studied contributing to the construction of these structures. One of these was Mullah Çelebi Dervish Lodge, which was founded in the center of Eyupsultan by the Ottoman man of letter, poet and scholar, Mehmed Vusuli Efendi (d. 998/1590).Mullah Çelebi Dervish Lodge is located in the Debbaghane/Tabakhane (Tannery) district in the center of Eyupsultan. As Suleyman Çelebi stated, “the valiant ones worked in the Tannery”. For this reason, it is possible to say that there were tanners among the disciples and followers of Mullah Çelebi Dervish Lodge.Mullah Çelebi Dervish Lodge was built by Mehmed Vusuli Efendi, who belonged to the scholar class in the Ottoman Empire. Mehmed Vusuli Efendi, who served as a professor in various madrasahs, served as a kādī in cities like Konya, Kutahya and Istanbul. Mehmed Vusuli Efendi was called “Mullah” because of his madrasah origin and “Çelebi” because of being a member of the scholar class. For this reason, dervish lodge in question was known as Mullah Çelebi Dervish Lodge in his honor. Sources mention the religious, knowledgeable and modest personality of Mehmed Vusuli Efendi. In this sense, the establishment of a dervish lodge by someone from the scholar class is important in terms of being a sign of the togetherness of dervish lodges and madrasahs in the Ottoman Empire. In addition to his scientific personality, Mehmed Vusuli Efendi was also an important figure who wrote works both as prose and as poetry, and made some translations into Turkish. In addition to the Dervish Lodges mentioned here, Mehmed Vusuli Efendi also established mosques and public baths in various places in Istanbul and was interested in charity works. Cemaleddin Server Revnakoglu stated that he was given the nickname “FındıklıÇelebi” because he had established a mosque in Fındıklı District.Mehmed Vusuli Efendi was the son-in-law of Aise Hubbi Hatun (d. 997/1589), who was one of the lady poets of the 16th century divan literature. Aise Hubbi Hatun was the granddaughter of Kanuni Sultan Suleyman’s foster brother Yahya Efendi from Beşiktaş. Aise Hubbi Hatun was also the wife of Semsi Çelebi, who was one of the grandchildren of Aksemseddin. In this sense, Aise Hubbi Hatun was a person who served in the palace during the reign of Selim II. According to the sources, Mullah Çelebi was appointed to a post that was as high as being the kādī of Istanbul with the help of Aise Hubbi Hatun, who was one of the prominent figures of the palace. For this reason, Mehmed Vusuli Efendi was also known as “Hubba/Hubbi Mullah”.In the present study of ours on Mullah Çelebi Dervish Lodge, one of the most prominent lady poets was Serife Zubeyde Fitnat Hanım (d. 1194/1780). In the sources, some authors discussed whether Fitnat Hanım’s tomb was in Mullah Çelebi Dervish Lodge. Since there is no inscription on it, the tomb of Mehmed Vusuli Efendi was assumed to belong to Fitnat Hanım. Actually, in the past, Istanbul Tombs and Museums Directorate hung a plate saying that the tomb in question belonged to Fitnat Hanim. However, Bilgin Turnalı revealed that the tomb of Fitnat Hanım was not in the Mullah Çelebi Dervish Lodge in his article with the title “The Tomb of the Poet Fitnat Hanım”.The archive sources, which we can examine on Mullah Çelebi Dervish Lodge, generally belong to the 18th century and onwards. For this reason, the information on the establishment years of the Dervish Lodge was not determined fully. However, some of the archive sources reported some revenues of Mullah Çelebi Dervish Lodge. For example, it was recorded in the archives that payments were made to this Dervish Lodge in Muharramiya activities. As it is known, ceremonies were held in the Ottoman Palace in the month of Muharram, which was the initial month of the Hijri calendar, and a number of people and institutions in Istanbul and its surroundings were paid by the Sultan under the name of “Muharramiyya”.In Mullah Çelebi Dervish Lodge, there were some prominent shaykhs like Mahmud Efendi and Nureddin Efendi. For example, since Mahmud Efendi had a lot of influence on the lodge, it was named after him for a period of time. Another prominent shaykh in the above-mentioned dervish lodge was Nureddin Efendi. As a matter of fact, he was closely interested in the maintenance and repair works of the dervish lodge and the activities related to the cults, and applied to Evkāf-i Humāyūn many times for repair works. Mehmed Esref Sabri Efendi, who was the shaykh before the last one in this dervish lodge, contributed to the training of many people of cult, especially Saadeddin Ceylan, who was the shaykh of Haki Baba Lodge. The last shaykh of Mullah Çelebi Dervish Lodge was Hafiz Hussein Kamil Efendi, who was the son-in-law of Mehmed Esref Sabri Efendi.When the physical condition of Mullah Çelebi Dervish Lodge is examined, it is understood that it was ruined in some periods in the history due to erosion; and for this reason, it had renovations. It was determined that Mullah Çelebi Dervish Lodge, which belonged to the Kadiriyye cult, remained until the last period of the Ottoman Empire; however, after the closure of the dervish lodges in 1925, it disappeared rapidly. In our present day, two tombs that belong to Mehmed Vusuli Efendi and Aise Hubbi Hatun and a graveyard where the members of the lodge were buried are left behind from this Dervish Lodge. As it is known, Dervish Lodges had an important place in the religious, scientific, political and economic life of the Ottoman society. In this article, which was planned to examine the Ottoman sufi culture, the historical course of Mullah Çelebi Dervish Lodge, its founder, shaykhs, physical location, etc. were discussed in the light of the archive sources.

___

  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Ali Emirî Osman 3 (Ae. Sosm.3). 28/1956.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Ali Emirî Osman 3(Ae. Sosm.3). 36/2553.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Babı Ali Evrak Odası Evrakı (Beo). 600/44938.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Babı Ali Evrak Odası Evrakı (Beo). 1522/114123.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Babı Ali Evrak Odası Evrakı (Beo). 1175/133108.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Babı Asafi Amedi Kalemi Defteri (A. Amd). 25/18.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Cevdet Evkāf. 530/26781.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Evkaf Mektubi Kalemi (Ev. Mkt). 95/204.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Evkaf Mektubi Kalemi Cihat Kalemi (Ev. Mkt. Cht).563/1.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Evkaf Mektubi Kalemi Cihat Kalemi (Ev. Mkt. Cht).532/352.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Evkaf Mektubi Kalemi Cihat Kalemi (Ev. Mkt. Cht).3337/107.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Evkaf Mektubi Kalemi Cihat Kalemi (Ev. Mkt. Cht). 716/376.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Evkaf Muhasebe Kalemi (Ev.Mh). 474/418.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Evkaf Muhasebe Kalemi (Ev.Mh).770/72.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Evkaf Muhasebe Kalemi Tamirat ve İnşaat Kalemi (Ev.Mh.Tik). 2/4.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Evkaf Tahrirat (Ev. Thr). 270/207.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). İrade Meclis-i Vala Evrakı (İ.Mvl). 190/5763.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Kâmil Kepeci. 6290/1.
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA). Meclis-i Vala Evrakı (Mvl). 327/28.
  • Cemâleddin Server Revnakoğlu Arşivi, Tabakhane Tekyesi. 241/27. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi (VGM). 1774/44.
  • Ahdî, Ahmed b. Mevlânâ Şemsi. Ahdî ve Gülşen-i Şu’arâsı. Haz. Süleyman Solmaz Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı, 2005, 149.
  • Akgün, Ömer Faruk. “Fitnat Hanım”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 13: 39-46. Ankara TDV Yayınları 1996.
  • Âsitâne-i aliyye’de ve bilâd-ı selâse’de kāin el’an mevcûd ve muhterik olmuş tekkelerin isim ve şöhretleri ve mukābele-i şerîfe günleri beyân olunur. İstanbul: Matbaa-i Darü’lHilâfetü’l-Aliyye, 1256/1840.
  • Atâyî, Nev’izâde. Hadâ’iku’l-Hakā’ik fî Tekmileti’ş-Şakā’ik. Haz. Abdülkadir Özcan. İstanbul: Çağrı Yayınları, 1989.
  • Aynur, Hatice. “Sâliha Sultan’ın Düğün Töreni ve Şenlikleri”. Tarih ve Toplum 11/61 (Ocak 1989): 30-39.
  • Ayvansarâyî, Hâfız Hüseyin. Hadîkatü’l-Cevâmî‘ . İstanbul: Matbaa-i Âmire, 1281.
  • Babinger, Franz. Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri. Trc. Coşkun Üçok. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 1982.
  • Beyânî, Mustafa b. Cârullah. Tezkiretü’ş-Şuarâ. Haz. İbrahim Kutluk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1997.
  • Biçici, H. Kâmil. “Eyüpsultan Mehmed Vusûlî Efendi Türbesi Hazîresi”. Tarihi Kültürü ve Sanatıyla Eyüpsultan Sempozyumu III Tebliğler, (İstanbul-Eyüpsultan, 28- 30 Mayıs 1999). Ed. İrfan Çalışan. 3: 490-501. İstanbul: Eyüpsultan Belediyesi Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2000.
  • Bursalı, Mehmed Tahir. Osmanlı Müellifleri. Haz. Ali Fikri Yavuz-İsmail Özen. İstanbul: Meral Yayınevi, 1972.
  • Cunbur, Müjgân. “Hubbî”. Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. 5: 62. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 2004.
  • Çelebi, Âşık. Meşâirü’ş-Şu‘arâ. Haz. Filiz Kılıç. Ankara: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, 2008.
  • Demiriz, Yıldız. Eyüp’de Türbeler. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1989.
  • Devellioğlu, Ferit. “Debbâğhâne”. Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat. 192. Ankara: Aydın Kitabevi Yayınları, 2012.
  • Ergun, Sadeddin Nüzhet. Türk Şairleri. İstanbul: yy, 1936.
  • Evliyâ Çelebi. Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi. Haz. Seyit Ali KahramanYücel Dağlı. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2008.
  • Galitekin, Ahmed Nezih. Osmanlı Kaynaklarına Göre İstanbul. İstanbul: İşaret Yayınları, 2003.
  • Haskan, Mehmet Nermi. Eyüp Tarihi. İstanbul: Türk Turing Turizm İşletmeciliği Vakfı Yayınları, 1993.
  • İşli, Esin Demirel. İstanbul Tekkeleri Mimarisi Eklentileri ve Restorasyonu. Doktora Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, 1998.
  • Kınalı-zâde, Hasan Çelebi. Tezkiretü’i-Şuarâ. Haz. İbrahim Kutluk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1981.
  • Koçu, Reşâd Ekrem. “Debbâğ- Debbâğhâne”. İstanbul Ansiklopedisi. 8: 4325-4326. İstanbul: Koçu Yayınları, 1966.
  • Koçu, Reşâd Ekrem. “Dergâh-Dergâhlar”. İstanbul Ansiklopedisi. 8: 4476-4485. İstanbul: Koçu Yayınları, 1966.
  • Öz, Tahsin. İstanbul Camileri. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1987.
  • Özdamar, Mustafa. Dersaadet Dergâhları. İstanbul: Kırk Kandil Yayınları, 1984.
  • Öztürk, Necdet. “Kazasker Vusûlî Mehmed Çelebi ve Selimnâmesi”. Türk Dünyası Araştırmaları 50 (Ekim 1987): 9-100.
  • Öztürk, Necdet. “Vusûlî Çelebi”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 43: 145. İstanbul: TDV Yayınları, 2013.
  • Pakalın, Mehmet Zeki. “Molla”. Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü. 2: 549. İstanbul: Millî Eğitim Basımevi, 1946.
  • Selânikî Mustafa Efendi, Tarih-i Selânikî. 2. Baskı. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1999.
  • Tamsöz, Bedihan. Osmanlı’dan Günümüze Kadın Şairler Antolojisi. Ankara: Ayyıldız Yayınları, 1994.
  • Tanman, Mehmet Baha. “Molla Çelebi Tekkesi”. Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi. 5: 484-485. İstanbul: Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Ortak Yayınları, 1994.
  • Telci, Cahit. “İstanbul Tekkeleri Hakkında 1885 Tarihli Bir İstatistik”. 50. Yıl Atatürkçülük Armağanı. İzmir: Akademi Kitabevi, 1994.
  • Telci, Cahit. “Osmanlı Yönetiminin Yeni Yıl Kutlamalarından: İstanbul Tekkelerine Muharremiye Dağıtımı”. Sûfî Araştırmaları 3/6 (Yaz 2012): 1-29.
  • Turnalı, Bilgin. “Şair Fitnat Hanım’ın Mezarı”. Arkeoloji ve Sanat Dergisi, 8/9 (1980): 39-44.
  • Uraz, Murat. Kadın Şâir ve Muharrirlerimiz. İstanbul: Tefeyyüz Kitabevi, 1940.
  • Uraz, Murat. Türk Edip ve Şâirleri. İstanbul: Tefeyyüz Kitabevi, 1939.
  • Üsküdârî, Bandırmalızâde Seyyid Ahmed Münib. Mecmûa-i Tekâyâ. İstanbul: Matbaatü’lAlem, 1307/1889.
  • Vassâf, Osmânzâde Hüseyin. Sefîne-i Evliyâ-ı Ebrâr Şerh-i Esmâr-ı Esrâr. Yazma Bağışlar, 2309: 5: 271b.Süleymaniye Kütüphanesi.
  • Yeşilzâde, Erzurumlu Mehmed Sâlih Efendi. Rehber-i Tekâyâ. Tırnovalı Bölümü, 1035: 3a Süleymaniye Kütüphanesi.
  • Zihnî, Mehmed Efendi. Meşâhîru’n- Nisâ. Sad. Bedreddin Çetiner. İstanbul: Şamil Yayınevi 1982.