FELSEFE KÜLTÜRÜ VE SÖZLÜ GELENEĞİN İMKÂNI

Sözlü gelenek (atasözü, türkü, fıkra, masal, efsane, halk hikâyesi, destan, ağıt, vb.), en eski kültür biçimlerinden biridir. İnsan yazmadan önce konuşan; duygu, düşünce ve deneyimlerini sözel yoldan geleceğe aktaran bir varlıktır. Sözlü gelenek, sadece insanın ilk bilme, kavrama ve anlama tutumunu oluşturmaz, aynı zamanda onun en etkili eğitim tarzını da oluşturur. Bugün de sözlü geleneğin eğitime, düşünceye ve sanata katkısı sürmektedir. Kültür alanında çeşitli dil basamakları vardır. Sözlü gelenek basamağı, ilk dil basamağını oluşturur. Daha sonra din basamağı, şiir basamağı, sanat basamağı, bilim basamağı ve felsefe basamağı gelir. Bu sınıflamaya göre sözlü gelenek ve felsefe, kültür alanının iki ucunda yer alır. Daha uygun bir metaforla, piramidin temelini sözlü gelenek, uç noktasını ise felsefe oluşturur. Onlar, aralarındaki pek çok farklılığa karşın, birbirini dışlayan iki karşıt kutup değil, istenildiğinde aralarında verimli bir ilişki kurulabilecek olan "aynı kültürel bütünlüğün" unsurlarıdır. Felsefe kendisini bilimle, dinle, sanatla, edebiyatla, şiirle, tarihle, iktisatla ve kültürün diğer kollarıyla besleyen bir alandır. Sözlü gelenekte de felsefe için bir imkân vardır. Aşağıdaki makalede, sözlü geleneği ve felsefeyi birbirinden ayıran özellikler ele alındıktan sora, bu iki alanın hangi açıdan birbirleri için bir imkân ve potansiyel olabileceği sorusu ele alınacaktır. Bu konuda öne çıkan başlıca önermeler şunlardır: (1) Felsefe ve sözlü geleneğin dilleri birbirinden farklıdır. Bu farklılığa karşın, (2) onlar aynı kültürel bütünlüğün ürünleridir. Bu nedenle, (3) birbirlerinde karşılıkları vardır. Bu karşılıktan dolayı (4) istenildiğinde birbirinin diline çevrilebilir niteliktedirler. (5) Ve yine bu karşılıktan dolayı, her seviyede felsefe dersinde, doğası gereği soyut ve anlaşılması güç olan felsefe konularının, somut ve anlaşılması kolay sözlü gelenek öğeleri ile örneklemesi yapılabilir

PHILOSOPHICAL CULTURE AND POSSIBILITIES OF ORAL TRADITION

Oral tradition (proverb, folkloric song (türkü), folkloric story, legend, tale, myth, ode etc.) is one of the oldest cultural forms. Human being is a speaking consciousness before he is writing. He is tray to transfer his thought, believe and his experiences to future by the writing. Oral culture had comprised not only primitive knowledge style, but also human training effectively. The contribution of oral tradition to art, literature and public education is proceeding today. There are several levels of language in the field of culture. Oral tradition is the first level. Afterwards, religion levels, poetry levels, art levels, science levels andphilosophy levels come respectively. According to this classification, oral tradition and philosophy present themselves at the both edges of field of culture levels. More clearly, foundation of the pyramid is constituted by oral tradition whereas the top of it is constituted by philosophy. They are not opposite poles that exclude each other due to various differences among them but are the elements of “same cultural unity” that can form a productive association between each other on demand. Philosophy is a field nurturing itself with; science, religion, art, literature, poetry, history, politics, economics and other field of culture. There is also a possibility for philosophy in oral tradition. In this article, after taking the feature that differentiate oral tradition from philosophy into consideration, in what respects these two fields constitute a possibility and potential will be dealt with. The primary premises brought out here are as follows: (1) The languages of both philosophy and oral tradition are different. Contrary to this difference, (2) they are the products of the same cultural unity. For this reason, (3) they correspond each other. Based on this mutual association, (4) they can both be translated into the language of the other

___

  • AKSOY, Ö. A. (1988), Atasözleri Sözlüğü, İstanbul: İnkılâp yayınları.
  • AYTMATOV, C. (1997), Yıldırım Sesli Manasçı, (Çeviri: Refik Özdek), İstanbul: Ötüken Yayınları.
  • DESACARTES, R. (1986), Metot Üzerine Konuşma, (Çeviri: Mehmet Karasan). İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları.
  • DOSTOYEVSKİ, F. (1989), Karamazov Kardeşler II, (Çeviri: N. Yalza Taluy), Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları.
  • ERGİN, M. (1958), Dede Korkut Kitabı I. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
  • HOMEROS (2005), İlyada, (Çeviri: A. Erhat, A. Kadir), İstanbul: Can Yayınları.
  • İNAM, A. (2006), “Cumhuriyet Döneminde Türkiye’deki Felsefenin Serüveni”, Felsefe Eğitim Sanat: Saffet Bilhan Armağanı’nda (Hazırlayanlar: S. Büyükdüvenci – V. Taşdelen). Ankara: Hece Yayınları.
  • KEKLİK, N. (1987), “Mevlâna’da Metafor Yoluyla Felsefe”, Felsefe Arkivi, sayı: 26.
  • MEVLÂNA (1989), Mesnevî IV (Çeviri: Veled İzbudak), İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları.
  • ÖNAL, S. (2009), “Kültür Olguları Hakkında Bilimsel Bilgiye Nasıl Ulaşılır? Bir Kültür Filozofu : Giambattista Vico”, 38. Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi (ICANAS-38), Felsefe, Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yayınları.
  • PLATON (1989), Kratylos(Çeviri: Suad Y. Baydur). İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları.
  • TOZLU, N. (2003), Eğitim Felsefesi Üzerine Makaleler, Ankara: Elis Yayınları.
  • ÜLKEN, H. Z. (2004). Türk Tefekkür Tarihi, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
  • VICO, G. (2007), Yeni Bilim (Çeviri: Sema Önal), Ankara: Doğu Batı Yayınları.