DEATH MOTHER: LANGUAGE REFLECTIONS OF INTERPELLATION IN MOTHER-DAUGHTER RELATIONSHIP

Fransız filozof Louis Althusser, "Hey, sen, ordaki!" diye seslenen polis örneğini kullanarak bireye hitap edilmesinin bir yolu olan "çağırma"nın (interpellation) ideoloji bağlamında nasıl bir işlevi olduğunu göstermeye çalışmıştır. 'Çağırma' meşrulaştırılmış bir yol ile bir öznenin yaratılmasıdır; bir söylem topluluğu içinde varolan örtük bir uzlaşma aracılığıyla etkili kılınmaktadır. Bir polis toplumsal düzenin sağlanabilmesi için hayatın tüm alanlarında uygulanması öngörülen yasaların temsilcisidir. Ayrıca, görenekler, gelenekler, ritüeller ve etik kurallar, dil ve dil konuşucuları üzerinde çok açık bir şekilde etkide bulunan "çağırma"nın düşünsel, inançsal ve anlayışsal temelini meşrulaştırmaktadırlar. "Çağırma", dil kullanıcılarına ideoloji tarafından empoze edilen karşılıklı etkileşim normları ve yorum ile inşa edilen, insana ilişkin biricik gerçekle ilgilidir. İdeoloji, çağırma, düşünce, dil zincirinde nihai amaç, dil konuşucularına içinde yaşadıkları söylem topluluğu ile uyumlu olan bir yapı empoze edilerek sınırlanmaları ve onlar tarafından yaratılabilecek olası anlamlar dizisini oluşturan alanın daraltılmasıdır ki, böylece konuşucuların dil kullanımında düzen ve öngörülebilirlik sağlanır. Jacques Lacan için de olduğu gibi, Louis Althusser için de, dilin sınırları nedeniyle varoluşun gerçek (mükemmel) durumunun deneyimlenmesi mümkün olmamaktadır; dil, hiyerarşi, güç ve tahakküm ilişkilerinin sürdürülebilirliğini sağlamaktadır. Bu çalışmada, bir anne-kız ilişkisinde oluşturulan dil bağlamında "çağırma"nın, bir söylem-topluluğu içinde kabul edilen karmaşık süreçler vurgulanarak, ortaya çıkan taraflılık ve sınırlamalar irdelenmektedir. Anne-kız ilişkisi teması, Joyce Carol Oates'un Death Mother başlıklı öyküsünde işlenmektedir. Bu öyküde, karakterlerin içinde yaşadıkları dünyayı anlamalarını ve o dünyaya uyum sağlayarak yaşayabilmelerini sağlayan semantik yapılara ilişkin dil kodları gösterilebilmektedir. Öyküdeki diyaloglarda gerçekleştirilen sözel iletişimlerde annenin kızının ve öte yandan da annenin kendisinin davranış ve eylemlerinin ideoloji, "çağırma", düşünce ve dil temelli empozelerle özneye dönüşme süreçleri izlenebilmektedir. Özneye dönüşmek, öznenin ideoloji yoluyla empoze edilen düşünce ve anlayışlara özgür iradesiyle uyum sağladığı yanılsamasıyla ve özneyi kuşatan gerçeklik aracılığıyla gerçekleşen bir süreç olmaktadır

DEATH MOTHER: ANNE-KIZ İLİŞKİLERİNDE 'ÇAĞIRMA'NIN DİLSEL YANSIMALARI

Fransız filozof Louis Althusser, “Hey, sen, ordaki!” diye seslenen polis örneğini kullanarak bireye hitap edilmesinin bir yolu olan “çağırma”nın (interpellation) ideoloji bağlamında nasıl bir işlevi olduğunu göstermeye çalışmıştır. ‘Çağırma’ meşrulaştırılmış bir yol ile bir öznenin yaratılmasıdır; bir söylem topluluğu içinde varolan örtük bir uzlaşma aracılığıyla etkili kılınmaktadır. Bir polis toplumsal düzenin sağlanabilmesi için hayatın tüm alanlarında uygulanması öngörülen yasaların temsilcisidir. Ayrıca, görenekler, gelenekler, ritüeller ve etik kurallar, dil ve dil konuşucuları üzerinde çok açık bir şekilde etkide bulunan “çağırma”nın düşünsel, inançsal ve anlayışsal temelini meşrulaştırmaktadırlar. ”Çağırma”, dil kullanıcılarına ideoloji tarafından empoze edilen karşılıklı etkileşim normları ve yorum ile inşa edilen, insana ilişkin biricik gerçekle ilgilidir. İdeoloji, çağırma, düşünce, dil zincirinde nihai amaç, dil konuşucularına içinde yaşadıkları söylem topluluğu ile uyumlu olan bir yapı empoze edilerek sınırlanmaları ve onlar tarafından yaratılabilecek olası anlamlar dizisini oluşturan alanın daraltılmasıdır ki, böylece konuşucuların dil kullanımında düzen ve öngörülebilirlik sağlanır. Jacques Lacan için de olduğu gibi, Louis Althusser için de, dilin sınırları nedeniyle varoluşun gerçek (mükemmel) durumunun deneyimlenmesi mümkün olmamaktadır; dil, hiyerarşi, güç ve tahakküm ilişkilerinin sürdürülebilirliğini sağlamaktadır. Bu çalışmada, bir anne-kız ilişkisinde oluşturulan dil bağlamında “çağırma”nın, bir söylem-topluluğu içinde kabul edilen karmaşık süreçler vurgulanarak, ortaya çıkan taraflılık ve sınırlamalar irdelenmektedir. Anne-kız ilişkisi teması, Joyce Carol Oates’un Death Mother başlıklı öyküsünde işlenmektedir. Bu öyküde, karakterlerin içinde yaşadıkları dünyayı anlamalarını ve o dünyaya uyum sağlayarak yaşayabilmelerini sağlayan semantik yapılara ilişkin dil kodları gösterilebilmektedir. Öyküdeki diyaloglarda gerçekleştirilen sözel iletişimlerde annenin kızının ve öte yandan da annenin kendisinin davranış ve eylemlerinin ideoloji, “çağırma”, düşünce ve dil temelli empozelerle özneye dönüşme süreçleri izlenebilmektedir. Özneye dönüşmek, öznenin ideoloji yoluyla empoze edilen düşünce ve anlayışlara özgür iradesiyle uyum sağladığı yanılsamasıyla ve özneyi kuşatan gerçeklik aracılığıyla gerçekleşen bir süreç olmaktadır

___