Amaç: Günümüzde koroner bypass cerrahisinin aterosklerotik kalp hastalığının tedavisinde yaygın olarak kullanılmasının bir sonucu olarak, revaskülarizasyon için kullanılmış olan greftlerin geç dönemde yenilenmesi gerekebilecektir. Bu çalışmanın amacı da greft oklüzyonu nedeniyle gerçekleştirilen koroner reoperasyonların sonuçlarını irdelemektir. Materyal ve Metod: Aralık 2000 tarihine kadar kliniğimizde toplam 40 koroner reoperasyon girişimi uygulanmıştır. Hastaların 35'i (%87.5) erkek ve 5'i de (%12.5) kadın olup hastaların ortalama yaşı 56.2 ± 8.3 yıl (39-69) idi. İki cerrahi girişim arasında geçen süre ortalama 5.4 ± 4.6 yıl (0.5-14) idi. Anjiyografik olarak ilk ameliyatta kullanılan arteriyel greftlerin tıkalı olduğu görüldü. Hastalar ortalama 2.3 ± 1.4 yıl izlendi. Bulgular: Hastalarımızda erken dönem mortalite oranı 1 hasta ile %2.5 idi. Geç dönem mortaliteye rastlanmadı. İlk ameliyatta ortalama 2 ± 0.9 (1-4) koroner arter revaskülarize edilmişken, reoperasyonlarda ortalama 1.5 ± 0.7 (1-3) koroner artere revaskülarizasyon uygulandı (p = 0.007). İlk ameliyatta hastaların %25'i (10 olgu) atan kalpte revaskülarize edilmişken, reoperasyonda bu oran 27 hasta ile %67.5 idi (p = 0.006). İlk ameliyatlarında LIMA kullanılmamış olan 5 olguda LAD'nin re-revaskülarizasyonu için LIMA kullanılırken, geri kalan hastalarda re-revaskülarizasyon için safen ven veya arteriyel bir greft kullanıldı. Tıkalı LAD'ye ek olarak yeni gelişmiş lezyon nedeniyle diğer koroner arterlere bypass uygulama oranı 7 hasta ile %20 idi. Sonuç: Koroner arter reoperasyonları oldukça effektif ve emniyetli yaklaşımlardır. Reoperasyonlarda seçilecek greft cinsi cerrahın tercihine kalmış olmakla birlikte, günümüzde arteriyel greftler tercih edilmelidir. Gerektiğinde sadece LAD'nin atan kalpte re-revaskülarizasyonu ile sağlanan inkomplet revaskülarizasyon hastaların yaşam kalitesini ve sağ kalım oranını olumlu yönde etkileyecektir
Background: Coronary reoperations are used very often for the treatment of graft occlusion performed in the primary operation. The aim of this study is to determine the results of the coronary reoperations. Methods: Forty coronary reoperations have been performed in our department until December 2000. Thirty-five patients (87.5%) were male and five were (12.5%) female with a mean age 56.2 ± 8.3 (39-69) years. The mean interval between two procedures was 5.4 ± 4.6 (0.5-14) years. Mean follow-up period was 2.3 ± 1.4 years. Arterial grafts were found occluded angiographically. Results: Early mortality was 2.5% with one patient. There was no late mortality. The mean number of the bypassed graft in the second operation was 1.5 ± 0.7 (1-3) and the number of the first operation was 2 ± 0.9 (1-4), the difference was significant (p = 0.007). Off-pump bypass surgery was used mostly in the reoperations (27 / 40; 67.5%) than the primary operations (10 / 40; 25%) (p = 0.006). LIMA, which had not been used in the primary operation, was harvested in 5 patients for LAD re-revascularization, while saphenous vein or other arterial grafts were used for LAD re-revascularization in the others. Only in 7 patients (20%) there was a new developed atherosclerotic stenosis at the other coronary arteries, which had not been bypassed in the primary operation. Conclusions: Coronary reoperations are very safe and effective procedures. In spite of surgeon can prefer the type of graft for re-revascularization, most surgeons prefer arterial grafts. Incomplete re-revascularization with only LAD - revascularization on the beating heart will improve the quality of patient-life and outcome of coronary reoperations. ">
[PDF] Koroner re-revaskülarizasyon | [PDF] Coronary re-revascularization
Amaç: Günümüzde koroner bypass cerrahisinin aterosklerotik kalp hastalığının tedavisinde yaygın olarak kullanılmasının bir sonucu olarak, revaskülarizasyon için kullanılmış olan greftlerin geç dönemde yenilenmesi gerekebilecektir. Bu çalışmanın amacı da greft oklüzyonu nedeniyle gerçekleştirilen koroner reoperasyonların sonuçlarını irdelemektir. Materyal ve Metod: Aralık 2000 tarihine kadar kliniğimizde toplam 40 koroner reoperasyon girişimi uygulanmıştır. Hastaların 35'i (%87.5) erkek ve 5'i de (%12.5) kadın olup hastaların ortalama yaşı 56.2 ± 8.3 yıl (39-69) idi. İki cerrahi girişim arasında geçen süre ortalama 5.4 ± 4.6 yıl (0.5-14) idi. Anjiyografik olarak ilk ameliyatta kullanılan arteriyel greftlerin tıkalı olduğu görüldü. Hastalar ortalama 2.3 ± 1.4 yıl izlendi. Bulgular: Hastalarımızda erken dönem mortalite oranı 1 hasta ile %2.5 idi. Geç dönem mortaliteye rastlanmadı. İlk ameliyatta ortalama 2 ± 0.9 (1-4) koroner arter revaskülarize edilmişken, reoperasyonlarda ortalama 1.5 ± 0.7 (1-3) koroner artere revaskülarizasyon uygulandı (p = 0.007). İlk ameliyatta hastaların %25'i (10 olgu) atan kalpte revaskülarize edilmişken, reoperasyonda bu oran 27 hasta ile %67.5 idi (p = 0.006). İlk ameliyatlarında LIMA kullanılmamış olan 5 olguda LAD'nin re-revaskülarizasyonu için LIMA kullanılırken, geri kalan hastalarda re-revaskülarizasyon için safen ven veya arteriyel bir greft kullanıldı. Tıkalı LAD'ye ek olarak yeni gelişmiş lezyon nedeniyle diğer koroner arterlere bypass uygulama oranı 7 hasta ile %20 idi. Sonuç: Koroner arter reoperasyonları oldukça effektif ve emniyetli yaklaşımlardır. Reoperasyonlarda seçilecek greft cinsi cerrahın tercihine kalmış olmakla birlikte, günümüzde arteriyel greftler tercih edilmelidir. Gerektiğinde sadece LAD'nin atan kalpte re-revaskülarizasyonu ile sağlanan inkomplet revaskülarizasyon hastaların yaşam kalitesini ve sağ kalım oranını olumlu yönde etkileyecektir ">
Amaç: Günümüzde koroner bypass cerrahisinin aterosklerotik kalp hastalığının tedavisinde yaygın olarak kullanılmasının bir sonucu olarak, revaskülarizasyon için kullanılmış olan greftlerin geç dönemde yenilenmesi gerekebilecektir. Bu çalışmanın amacı da greft oklüzyonu nedeniyle gerçekleştirilen koroner reoperasyonların sonuçlarını irdelemektir. Materyal ve Metod: Aralık 2000 tarihine kadar kliniğimizde toplam 40 koroner reoperasyon girişimi uygulanmıştır. Hastaların 35'i (%87.5) erkek ve 5'i de (%12.5) kadın olup hastaların ortalama yaşı 56.2 ± 8.3 yıl (39-69) idi. İki cerrahi girişim arasında geçen süre ortalama 5.4 ± 4.6 yıl (0.5-14) idi. Anjiyografik olarak ilk ameliyatta kullanılan arteriyel greftlerin tıkalı olduğu görüldü. Hastalar ortalama 2.3 ± 1.4 yıl izlendi. Bulgular: Hastalarımızda erken dönem mortalite oranı 1 hasta ile %2.5 idi. Geç dönem mortaliteye rastlanmadı. İlk ameliyatta ortalama 2 ± 0.9 (1-4) koroner arter revaskülarize edilmişken, reoperasyonlarda ortalama 1.5 ± 0.7 (1-3) koroner artere revaskülarizasyon uygulandı (p = 0.007). İlk ameliyatta hastaların %25'i (10 olgu) atan kalpte revaskülarize edilmişken, reoperasyonda bu oran 27 hasta ile %67.5 idi (p = 0.006). İlk ameliyatlarında LIMA kullanılmamış olan 5 olguda LAD'nin re-revaskülarizasyonu için LIMA kullanılırken, geri kalan hastalarda re-revaskülarizasyon için safen ven veya arteriyel bir greft kullanıldı. Tıkalı LAD'ye ek olarak yeni gelişmiş lezyon nedeniyle diğer koroner arterlere bypass uygulama oranı 7 hasta ile %20 idi. Sonuç: Koroner arter reoperasyonları oldukça effektif ve emniyetli yaklaşımlardır. Reoperasyonlarda seçilecek greft cinsi cerrahın tercihine kalmış olmakla birlikte, günümüzde arteriyel greftler tercih edilmelidir. Gerektiğinde sadece LAD'nin atan kalpte re-revaskülarizasyonu ile sağlanan inkomplet revaskülarizasyon hastaların yaşam kalitesini ve sağ kalım oranını olumlu yönde etkileyecektir
Background: Coronary reoperations are used very often for the treatment of graft occlusion performed in the primary operation. The aim of this study is to determine the results of the coronary reoperations. Methods: Forty coronary reoperations have been performed in our department until December 2000. Thirty-five patients (87.5%) were male and five were (12.5%) female with a mean age 56.2 ± 8.3 (39-69) years. The mean interval between two procedures was 5.4 ± 4.6 (0.5-14) years. Mean follow-up period was 2.3 ± 1.4 years. Arterial grafts were found occluded angiographically. Results: Early mortality was 2.5% with one patient. There was no late mortality. The mean number of the bypassed graft in the second operation was 1.5 ± 0.7 (1-3) and the number of the first operation was 2 ± 0.9 (1-4), the difference was significant (p = 0.007). Off-pump bypass surgery was used mostly in the reoperations (27 / 40; 67.5%) than the primary operations (10 / 40; 25%) (p = 0.006). LIMA, which had not been used in the primary operation, was harvested in 5 patients for LAD re-revascularization, while saphenous vein or other arterial grafts were used for LAD re-revascularization in the others. Only in 7 patients (20%) there was a new developed atherosclerotic stenosis at the other coronary arteries, which had not been bypassed in the primary operation. Conclusions: Coronary reoperations are very safe and effective procedures. In spite of surgeon can prefer the type of graft for re-revascularization, most surgeons prefer arterial grafts. Incomplete re-revascularization with only LAD - revascularization on the beating heart will improve the quality of patient-life and outcome of coronary reoperations. ">
Amaç: Günümüzde koroner bypass cerrahisinin aterosklerotik kalp hastalığının tedavisinde yaygın olarak kullanılmasının bir sonucu olarak, revaskülarizasyon için kullanılmış olan greftlerin geç dönemde yenilenmesi gerekebilecektir. Bu çalışmanın amacı da greft oklüzyonu nedeniyle gerçekleştirilen koroner reoperasyonların sonuçlarını irdelemektir. Materyal ve Metod: Aralık 2000 tarihine kadar kliniğimizde toplam 40 koroner reoperasyon girişimi uygulanmıştır. Hastaların 35'i (%87.5) erkek ve 5'i de (%12.5) kadın olup hastaların ortalama yaşı 56.2 ± 8.3 yıl (39-69) idi. İki cerrahi girişim arasında geçen süre ortalama 5.4 ± 4.6 yıl (0.5-14) idi. Anjiyografik olarak ilk ameliyatta kullanılan arteriyel greftlerin tıkalı olduğu görüldü. Hastalar ortalama 2.3 ± 1.4 yıl izlendi. Bulgular: Hastalarımızda erken dönem mortalite oranı 1 hasta ile %2.5 idi. Geç dönem mortaliteye rastlanmadı. İlk ameliyatta ortalama 2 ± 0.9 (1-4) koroner arter revaskülarize edilmişken, reoperasyonlarda ortalama 1.5 ± 0.7 (1-3) koroner artere revaskülarizasyon uygulandı (p = 0.007). İlk ameliyatta hastaların %25'i (10 olgu) atan kalpte revaskülarize edilmişken, reoperasyonda bu oran 27 hasta ile %67.5 idi (p = 0.006). İlk ameliyatlarında LIMA kullanılmamış olan 5 olguda LAD'nin re-revaskülarizasyonu için LIMA kullanılırken, geri kalan hastalarda re-revaskülarizasyon için safen ven veya arteriyel bir greft kullanıldı. Tıkalı LAD'ye ek olarak yeni gelişmiş lezyon nedeniyle diğer koroner arterlere bypass uygulama oranı 7 hasta ile %20 idi. Sonuç: Koroner arter reoperasyonları oldukça effektif ve emniyetli yaklaşımlardır. Reoperasyonlarda seçilecek greft cinsi cerrahın tercihine kalmış olmakla birlikte, günümüzde arteriyel greftler tercih edilmelidir. Gerektiğinde sadece LAD'nin atan kalpte re-revaskülarizasyonu ile sağlanan inkomplet revaskülarizasyon hastaların yaşam kalitesini ve sağ kalım oranını olumlu yönde etkileyecektir
Coronary re-revascularization
Background: Coronary reoperations are used very often for the treatment of graft occlusion performed in the primary operation. The aim of this study is to determine the results of the coronary reoperations. Methods: Forty coronary reoperations have been performed in our department until December 2000. Thirty-five patients (87.5%) were male and five were (12.5%) female with a mean age 56.2 ± 8.3 (39-69) years. The mean interval between two procedures was 5.4 ± 4.6 (0.5-14) years. Mean follow-up period was 2.3 ± 1.4 years. Arterial grafts were found occluded angiographically. Results: Early mortality was 2.5% with one patient. There was no late mortality. The mean number of the bypassed graft in the second operation was 1.5 ± 0.7 (1-3) and the number of the first operation was 2 ± 0.9 (1-4), the difference was significant (p = 0.007). Off-pump bypass surgery was used mostly in the reoperations (27 / 40; 67.5%) than the primary operations (10 / 40; 25%) (p = 0.006). LIMA, which had not been used in the primary operation, was harvested in 5 patients for LAD re-revascularization, while saphenous vein or other arterial grafts were used for LAD re-revascularization in the others. Only in 7 patients (20%) there was a new developed atherosclerotic stenosis at the other coronary arteries, which had not been bypassed in the primary operation. Conclusions: Coronary reoperations are very safe and effective procedures. In spite of surgeon can prefer the type of graft for re-revascularization, most surgeons prefer arterial grafts. Incomplete re-revascularization with only LAD - revascularization on the beating heart will improve the quality of patient-life and outcome of coronary reoperations.