Selektif Hidrojenasyonun Beslenme Fizyolojisi Bakımından Önemi

Geçen yüzyıl ortalarında, M. Mouries tarafından sığır iç yağlarından margarin üretim yönteminin geliştirilmesinde en büyük etken, söz konusu çağda yağ konusundaki tek geçerli bilginin, katı yağların sıvı yağlara kıyasla çok daha uzun süre bozulmadan depolanabilmeleridir. Çünkü aynı yıllarda yağ kimyası ve yağların bozulma reaksiyonlarına ait bilgilerin bulunmaması, amaca uygun bir depolama teknolojisinin geliştirilememesine neden olduğunda, artan katı yağ tüketim talebinin karşılanması, tüm ülkeler için önemli bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Ancak Mouries’in bulgusundan kısa bir süre sonra Loder doymuş koko yağlarından margarin üretim yöntemini geliştirmişse de, dünya piyasasında katı yağlara duyulan gereksinim yeterince karşılanamamıştır. Bu nedenle 1884 yılında Amerika’dan Avrupa’ya yapılan sığır iç yağı dışsatımı 17.000 ton iken 1908 de 100.000 tona yükselmiştir. Geliştirilen margarin üretim teknolojileri nedeniyle dünya bitkisel ve hayvansal katı yağ isteminin 30-35 yıl gibi bir sürede hızla artarak 5-6 katına ulaşması zamanın ilgililerini yeni katı yağ kaynaklarını araştırmaya zorlamış ve bilim adamları bu sorunu çözümlemek üzere konulan ödüllerin de teşvikiyle, yoğun bir çalışmaya girmişlerdir. İşte W. Normann tarafından 1902 yılında sıvı yağların hidrojenle sertleştirilerek katı yağa dönüştürülmesi yönteminin geliştirilişi, margarin üretiminde duyulan dar boğazın aşılmasını sağladığından, günümüzde bile teknik bir gelişimin ötesinde ekonomik bir buluş olarak nitelenmelidir.
Anahtar Kelimeler:

-

Importance of Selective Hydogenation in Nutrition Physiology (in Turkish)

Geçen yüzyıl ortalarında, M. Mouries tarafından sığır iç yağlarından margarin üretim yönteminin geliştirilmesinde en büyük etken, söz konusu çağda yağ konusundaki tek geçerli bilginin, katı yağların sıvı yağlara kıyasla çok daha uzun süre bozulmadan depolanabilmeleridir. Çünkü aynı yıllarda yağ kimyası ve yağların bozulma reaksiyonlarına ait bilgilerin bulunmaması, amaca uygun bir depolama teknolojisinin geliştirilememesine neden olduğunda, artan katı yağ tüketim talebinin karşılanması, tüm ülkeler için önemli bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Ancak Mouries’in bulgusundan kısa bir süre sonra Loder doymuş koko yağlarından margarin üretim yöntemini geliştirmişse de, dünya piyasasında katı yağlara duyulan gereksinim yeterince karşılanamamıştır. Bu nedenle 1884 yılında Amerika’dan Avrupa’ya yapılan sığır iç yağı dışsatımı 17.000 ton iken 1908 de 100.000 tona yükselmiştir. Geliştirilen margarin üretim teknolojileri nedeniyle dünya bitkisel ve hayvansal katı yağ isteminin 30-35 yıl gibi bir sürede hızla artarak 5-6 katına ulaşması zamanın ilgililerini yeni katı yağ kaynaklarını araştırmaya zorlamış ve bilim adamları bu sorunu çözümlemek üzere konulan ödüllerin de teşvikiyle, yoğun bir çalışmaya girmişlerdir. İşte W. Normann tarafından 1902 yılında sıvı yağların hidrojenle sertleştirilerek katı yağa dönüştürülmesi yönteminin geliştirilişi, margarin üretiminde duyulan dar boğazın aşılmasını sağladığından, günümüzde bile teknik bir gelişimin ötesinde ekonomik bir buluş olarak nitelenmelidir.
Keywords:

-,