TARİHİ VE GÜNCEL BOYUTLARIYLA YUKARI ENLEMLERDE ORUÇ PROBLEMİ

İbadetlerin kolaylıkla ve muntazam bir şekilde icra edilebilmesi için muayyen vakitler belirlenmiştir. Coğrafi koşullar sebebiyle bazı ibadetler için tayin edilen vakitlerin oluşmaması, emredilen ibadetin düşeceği anlamına gelmemelidir. Gündüz ve gece alametlerinin 24 saat zarfında zuhûr etmediği bölgelerde de oruç ve diğer ibadetler mutedil bölgelerde olduğu gibi farzdır. Gündüz süresinin 20 saati aştığı bölgelerde oruçlu geçirilecek sürenin tayini hususunda temelde iki farklı görüş oluşmuştur. Kadim fukaha ve muasır fakihlerin pek çoğu, oruç süresini tayin eden ayet ve hadislerin umûmî hitabını esas alarak orucun imsak ile güneşin batışı arasında tutulması gerektiğini savunmuşlardır. Buna mukabil muasır bazı fakihler, bu gibi bölgelerde takdire gidilmesi gerektiğini benimsemişlerdir. Takdiri benimseyen fakihler kendi aralarında esas alınacak ölçünün ne olacağı hususunda farklı kanaatlere sahip olmuşlardır. Mekke’nin iftar vakti, 45° enlem vakitleri ve bir sonraki gün oruç tutabilecek kadar yiyecek ve içecek almaya yetecek bir zamanın belirlenmesi gibi kriterler, takdiri benimseyenlerin esas aldıkları başlıca kriterlerdir
Anahtar Kelimeler:

Oruç, alamet, enlem, takdir, sebep

THE PROBLEM OF FASTING IN THE UPPER LATITUDES FROM HISTORICAL AND CONTEMPORARY DIMENSIONS

The certain times were determined in order to perform the worships easily and regularly. The fact that not occurring of the determined time for some worships due to geographical conditions, should not mean the prescribed worship will be dropped. As in ordinary regions, the fasting and other worships are also obligatory in the regions where signs of night and day don’t emerge in 24 hours.There are basically two different views about determination of fasting times in regions where daylight exceeds 20 hours. Most of the ancient İslamic law scholars and contemporary İslamic jurists argued that the fasting time is between dawn and sunset based on the verses and hadiths that determine fasting time. Nevertheless, some contemporary Islamic jurists accepted the estimation in these areas. Islamic jurists those who