Teşekkül Öncesi Dönem Belâgat Akımları: Cahiz Örneği

Bugün üç ana daldan oluşan belâgat ilmi oluşumunu tamamlama sürecinde çeşitli kanallardan beslenmiştir. Sistematik belâgatin teşekkülünden önce biri şair ve ediplerin diğeri ilim adamlarının temsil ettiği iki belâgat akımı bulunduğu kabul edilir. Bu makale, belâgat alanında kalem oynatmış başlıca isimlerden biri olan Ebû Osmân el-Câḥiẓ’ın (255/869) teşekkül öncesi dönemin belâgat akımları arasındaki yerini tespit etmeyi amaçlamaktadır. Araştırmada ağırlıklı olarak dokümanter analiz yöntemi kullanılacaktır. Câḥiẓ’ın belâgate dair nakil ve tespitleri sistematik belâgatin parametreleri, kategorileri ve kavramları doğrultusunda çözümlenecektir. Câḥiẓ’ın belâgat anlayışını sistematik belagatin süzgecinden geçirmekle teşekkül öncesi dönemde farklı gayelerle ele alınan belâgatin sistematik belagat içerisindeki payı ortaya çıkarılmış olacaktır. Araştırmanın diğer bir katkısı ise Câḥiẓ’ın belâgat tasavvurunu ana çizgileriyle belirlemek olacaktır. Câḥiẓ’ın belâgat tasavvurunun anlaşılması da kendine has belâgat ve beyân kavramlarının anlaşılmasını kolaylaştıracaktır. Zira Câḥiẓ, beyân adını verdiği geniş bir bildirişim çerçevesi tasarlamış ve belâgati bu tasarımın içerisinde bir alt kategori olarak ele almıştır. Belâgat bu tasarımda sözlü bildirişim vasıtasının konusudur.Özet: Belâgat adında bir disiplinin oluşması birtakım aşamalardan geçerek mümkün olmuştur. İkna edici güzel sözleri nitelemek için tedavül edilen belâgat vasfı, çeşitli çevrelerin ilgisini çekerek çeşitli vesilelerle ele alınmış ve konu üzerine birtakım düşünceler kaydedilmiştir. Söz konusu birikim ve kayıtlar sonradan sistemleşecek olan belâgat ilminin nüvesini oluşturacak birtakım esaslar ve prensipler içermektedir. Kaydedilen esaslar ve prensipler yığınına belâgat ilmi adı verilemeyeceğine göre bunlara belâgat fikri demek mümkündür. Mezkûr dönemde ortaya çıkan müstakil çalışmaların edip-şairler tarafından yazıldığı görülür. Ancak müstakil eserler telif edilmemiş olsa da dil ve din âlimleri de eserlerinde belâgat meselelerine değinmişlerdir. Belâgat ilminin beslendiği temel iki kanal olduğunu söylemek mümkündür: Bunlar şair ve ediplerin temsil ettiği edebî tenkit kanalı ve çoğunluğu din ilimleri olmak üzere çeşitli ilim dallarının bir ucundan tuttuğu diğer kanal. Edebî tenkit kanalı, tarih içerisindeki birtakım sosyal ve ilmî gelişmelerin bir mahsulüdür. Cahiliye şiiri, oluşmakta olan dilbilgisine hizmet eden bir veri kaynağı kabul edilerek yoğun bir cahiliye şiiri derleme hareketi başlamıştır. Derlenen cahiliye şiiri sadece dilbilimcilerin hizmetine sunulan bir kaynak değil, edip ve şairlerin hem inşat ettiği hem de değişmeye başlayan şiirlerine model aldıkları edebî miras olmuştur. Söz konusu yenilenmeler edip ve şairlerin eski-yeni arasında kıyaslamalar yapmasına yol açmış ve bu gelişmeler edebî tenkitte kullanılacak birtakım kıstaslara da ihtiyaç duyurmuştur. Nihayet bu tenkit faaliyetleri, içerisinde belâgat kelimesinin de bulunduğu birçok kelimeyi tedavüle sokmuştur.Din ilimleri kanadında ise belâgat, ekseriyetle i’câzu’l-Kur’an bahsinde kullanılan bir kavram olmuştur. Teolojik zeminde sürdürülen Kur’an’ın mucizliği tartışmaları, Kur’an ayetlerinin beliğ oluşunu somut örneklerle anlatabilme isteğini uyandırmış olmalı ki dil ilimlerinin araçlarını kullanan bir mecraya doğru kaymaya başlamıştır. Kelam, fıkıh ve tefsir gibi din ilimlerinin tazyikiyle şekillenmeye başlayan kanalı dilbilgisinin geliştirdiği belâgat; edip ve şairlerin çalışmalarıyla şekillenmeye başlayan kanalı ise edebiyatın geliştirdiği belâgat olarak adlandırabiliriz. Dilbilgisinin oluşumu sonrası ile belâgat ilimlerinin oluşumu arasındaki süre içerisinde bugünkü anlamıyla bir belâgat ilminden söz etmek mümkün değilse de, bir belâgat tasavvurunun bulunduğu açıktır. Teşekkül öncesi dönemin belâgat fikrini yansıtan âlimlerden biri de Ebû Osmân el-Câḥiẓ’dır. Câḥiẓ, ikna edici ve güzel konuşma konusunu sadece el-Beyân ve’t-tebyîn adlı eserinde ele almamıştır. Muhtelif yazılarında kimi zaman satır aralarında kimi zaman ise müstakil bir bahis ayırarak güzel ve etkileyici sözün niteliklerinden bahsetmiştir. Câḥiẓ, beyân adını verdiği bildirişim teorisini manayı iletmeye yarayan bütün vasıtaları dikkate alarak kurgulamıştır. Mana iletmeye ya da kısaca bildirişmeye yarayan vasıtaları: lafız, işaret, sayı, yazı ve duruş olmak üzere beşe ayırır. Eser, beyân vasıtalarından biri olan lafız/dil vasıtasının ileticiliğini konu edinen belâgate önemli bir yer ayırır. Eserde ele alınan meseleler, sonradan gelişen sistematik belâgatin normlarına uymasa da teorik belâgat incelemelerinde önemli kaynaklardan biri olma vasfını hala sürdürmektedir. Sistematik belâgat ile Câḥiẓ’ın beyân projesi, çerçeve itibariyle farklı olmalarına rağmen birbiriyle örtüşmekte ve aralarında bütün-parça ilişkisi bulunmaktadır.  Câḥiẓ’ın geliştirdiği beyân, mimik ve işaretlerin de dikkate alındığı bildirişimin geniş alanını ifade ederken; belâgat, geniş bildirişim alanının bir parçası olan sözlü bildirişim alanını ifade etmek üzere kullanılmaktadır. Sistematik belâgatte sözcük, söz ve söyleyenin niteliği olan belâgat ile sözcük ve söyleyenin niteliği olan fesâhati ayırmak önemlidir. Câḥiẓ’ın kullandığı belâgat ve fesâhat kelimelerinin izini sürdüğümüzde bunları birbirinin yerine kullandığı görülmektedir. Diğer taraftan anlamın netliği konusunda lafzın veya lafızların dinleyiciye mesaj iletiyor olması yönüne vurgu yapması belâgati terkiplere yani sözlere has bir özellik olarak mütalaa ettiğini gösterir ki sistematik belagatle bu konuda birleşir. Ona göre yanlış dizilmiş bir cümlenin muhatap tarafından anlaşılıyor olması sözün bizatihi beliğ yani muradı ileten olduğu anlamına gelmemelidir. Özetle diyebiliriz ki Câḥiẓ, sistematik belâgatin önemsediği belâgat-fesâhat ayrımına girmemiş olsa da belâgat kelimesini kullanış biçimi benzer bir ayrıma riayet ettiğini gösterir. Sistematik belagatte belirleyici olan muktaza-i hal faktörünün Câḥiẓ’ın belâgat anlayışında da dikkate alındığı anlaşılmaktadır. Şu var ki Câḥiẓ muktaza-i hal faktörünü genellikle sözün uzunluk ve kısalık durumuyla birlikte mütalaa etmiş ve cümle dizilişine yansıyan yönlerine değinmemiştir. Belâgat ilminde sözün iletim kabiliyeti ile sözü güzelleştiren anlatım şekilleri birbirini tamamlayıcı unsurlardır. Ancak Câḥiẓ’ın bunlardan sözün iletim kabiliyetine ağırlık vermiş olduğu görünmektedir. Az da olsa kullandığı bazı terimler olmuştur, îcâz, itnâb, ishâb ve kinâye bunlardan bazısıdır. Anılan kelimelerin bir kısmı bugünkü terim anlamlarına benzer bağlamlarda kullanılmış olsa da çoğu birden fazla anlamı karşılayacak bağlamda ve sözlük anlamında kullanılmıştır. Bu kavramlardan biri olan îcâz, Câḥiẓ’ın kullanımında manaları az lafızla ifade etmenin adıdır. Anlatım türleri ve söz sanatlarını karşılayan kelimelerin yerleşik bir kullanıma kavuşamaması esasında el-Beyân ve’t-tebyîn’in sistemli bir anlatım biçimleri incelemesi yapmak gayesiyle yazılmamış olmasındandır. İkna edici ve güzel sözleri birçok boyutuyla incelemeyi amaçlayan müellifin hatibi göz önünde bulunduran bir bakış açısına sahip olması, eserin söz üretene rehberlik edecek bir tasarıyla ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu da haliyle söz analizi yöntemiyle mümkün olabilecek olan söz sanatları incelemesinden alıkoymuştur. Câḥiẓ, belâgat nitelemesini çoğunlukla sözlü icra bağlamında kullanmıştır. Ona göre yazılı metinler ile icra edilen hutbeler stil olarak farklıdır ve dolayısıyla bu iki türün belâgat kriterleri de farklı olmalıdır.

Balāgha Currents Before the Formation Period: The Case of al-Jāḥiẓ

Balāgha, which consists of three main branches today, has benefited from various channels in the process of completing its formation. Before the formation of systematic balāgha, it is assumed that there were two main currents, one represented by poets and lite-rati, and the other represented by scholars. This article aims to determine the place of Abū ʿUthmān al-Jāḥiẓ (255/869), one of the main names who wrote in the field of balāgha, in the pre-formation period of balāgha science. The documentary analysis method will be used mainly in the research. The determinations of al-Jāḥiẓ on balāgha will be analysed in accord-ance with the parameters, categories and concepts of systematic balāgha. By examining al-Jāḥiẓ’s rhetorical understanding through the filter of systematic balāgha, the share of pre-for-mation period balāgha within systematic balāgha will be revealed. Another contribution of the study would be to reveal the balāgha understanding of al-Jāḥiẓ with its main frames. Ex-amining al-Jāḥiẓ’s concept of balāgha, on the other hand, will facilitate understanding of his unique concepts of balāgha and bayān. Because al-Jāḥiẓ designed a broad communication framework, which he calls bayān, and considered balāgha as a sub-category within this de-sign. Balāgha is the subject of verbal communication in this design.Summary: The formation of a discipline called balāgha passed through several stages. Balāgha as a term, which was in circulation as a qualification of beautiful and convincing words, has attracted the attention of some circles, had been dealt with it in various occasions and some thoughts had been recorded on the subject. These accumulations and records contained a number of basics and principles that formed the core of balāgha science which would later be systematized. Since these recorded cumulative basics and principles cannot be called balāgha science, it is possible to name them as the idea of balāgha. The independent works that emerged during this period were written by poets and literary writers. Religious scholars and linguists also had mentioned rhetorical issues in their works even though they did not write specific books on the topic. It is possible to say that there are two channels from which balāgha science is nourished: The literary criticism channel represented by poets and writers and the other channel which is held by various branches of science, the majority of which are religious sciences.The literary criticism channel is the product of some social and scientific developments in Arab history. When Jāhiliyya (pre-Islamic) poetry became a data source to serve the emerging grammar, an intensive movement of collecting Jāhiliyya poetry has begun. Compiled Jāhiliyya poetry was not only a source for linguists, but also a literary legacy that poets sang and used as a model for their new styles in poetry. Innovations in poetry led to a comparison between the old and the new, and these developments have also brought about the need for certain criteria to be used in literary criticism. Eventually, these critical activities circulated many terms, including the word balāgha.When it comes to religious sciences, balāgha has been a concept used mostly in iʿjāzu’l-Qurʿān issue. The discussions of the miraculous feature of the Qurʿān, which continued on theological grounds, must have aroused the desire to explain the eloquence of verses in concrete exam-ples. Because the scholars of these fields shifted their interest towards the use of linguistic tools. The balāgha channel shaped by the pressures of religious sciences such as kalām, fiqh and tafsīr could be called the balāgha developed by grammar; and the channel that began to take shape with the work of poets and writers can be called the balāgha developed by litera-ture.In the period after the formation of grammar and before the formation of balāgha, although there was not a balāgha science in the present-day sense, it is clear that there was a thought of balāgha. One of the scholars who reflects the idea of balāgha of the pre-establishment pe-riod is Abū ʿUthmān al-Jāḥiẓ. Al-Jāḥiẓ did not address the issue of persuasive and beautiful speech only in his book al-Bayān wa al-tabyīn. In various articles, he talks about the qualities of beautiful and impressive speeches, sometimes under different topics and sometimes under a special title. In his al-Bayān wa al-tabyīn, al-Jāḥiẓ establishes a communication theory called bayān that takes into account all the means of conveying meaning. He divides the means of communication into five, which are word, sign, number, text and posture. The book puts spe-cial emphasis on balāgha, which is one of the means of bayān, and its conditions of conveying meanings. Although the issues discussed in the work do not conform to the norms of the later systematic balāgha, it continues to be an important source in theoretical balāgha studies. Sys-tematic balāgha and al-Jāḥiẓ’s bayān project are different in terms of frame, but they have overlapping points and a piece-whole relationship between them. Bayān, developed by al-Jāḥiẓ’s, addresses the wide range of communication that takes into account including the ges-tures and signs; while balāgha is used to refer to the verbal communications only, which is part of the broader field of communication.In systematic balāgha, it is important to distinguish between balāgha and faṣāḥa terms; the former used to signify the word, the speech and the speaker, and the latter to signify only the word and the speaker. We have noticed that al-Jāḥiẓ uses them interchangeably. Nonetheless, the emphasis on the factor of transmitting messages, when he talks about the clarity of mean-ing on several occasions, shows that he considers the combined words rather than the indi-vidual words, which is the same assertion of systematic balāgha. According to him, the fact that a misarranged sentence is understood by the interlocutor should not mean that the sen-tence itself is capable of transmitting the meaning.The context factor, which is the determinant of systematic balāgha, is also taken into consid-eration in al-Jāḥiẓ’s understanding of balāgha. However, al-Jāḥiẓ generally considered the context together with the length and shortness of the speeches and did not mention the as-pects reflected in the sentence sequence. Although the major concern of al-Jāḥiẓ was the transmission ability of the speech, he also dealt with the expression forms. There are some other terms that he used less frequently like ījāz, iṭnāb, ishāb and kināya. Although some of these words are used in contexts similar to the meanings of today's term, most of them are used in such a context to meet more than one meaning. Ījāz, which is one of these concepts, is the name of expressing the meanings with little word in al-Jāḥiẓ’s usage. The use of terms reflects the types of narrative and figurative usages could not reach a stable point in al-Bayān wa al-tabyīn, because it was not written for the purpose of systematically analysing them. The author, who aims to examine the persuasive and beautiful words in many dimensions, under-took the issue with a view that takes into consideration the orator, and this caused his work to be designed in a way that serves speech making rather than analysing. This consideration prevented the emergence of an analysis system. Al-Jāḥiẓ mostly used balāgha in the context of oral performance. According to him, the written texts and performed sermons are different in style and therefore the balāgha criteria of these two species should be different as well.

___

  • Arpa, Abdulmuttalip. “İbn Kuteybe’nin Belâgat İlminin Teşekkülüne Katkıları”. Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2:3 (2011): 29-54.
  • Aslan, İbrahim. “Kelamullah Tartışmalarının Dilbilimsel İçeriği”. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 51: 1(2010): 131-150.
  • Aykûs, el-Ahḍar. “Cemâliyyâtu’l-bedîʿi-’l-maʿnevî ve vaẓîfatuhu’l-fenniyye”. Mecelletu Kulliyeti’l-İnsâniyyât ve’l-ʿUlûmi’l-İctimâʿiyye 21 (1998): 33-65.
  • Bulut, Ali. Belâgat: Meani-Beyân-Bedi. İstanbul: İFAV, 2014.
  • Câḥiẓ, Ebu Osman. el-Beyân ve’t-tebyîn. Beyrut: Dâru ve Mektebetu’l-Hilal, 1423.
  • Câḥiẓ, Ebu Osman. el-Ḥayevân. Thk. Abdusselam Harun. 7 cilt. Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1424.
  • Câḥiẓ, Ebu Osman. Resâilu’l-Câḥiẓ. Thk. Abdusselam Harun. Beyrut: Dâru’l-Cîl, 1991.
  • Cürcânî, ʿAbdulḳâhir. Delâilu’l-iʿcâz. Thk. Mahmud Muhammed Şakir. Kahire: Matbaatu’l-Medeni, 1992.
  • Çelik, Yüksel. “Sekkâkî’ye Kadar Belâgat Çalışmaları”. Bilimname, 20:1 (2011): 85-108.
  • Dayf, Şevki. el-Belâğatu teṭavvurun ve târîh. Kahire: Dâru’l-Maarif, 1995.
  • Ḥabenneke, Abdurrahman. el-Belâğatu’l-ʿarabiyye. Dımaşk: Dâru’l-Kalem, 1996.
  • Hacımüftüoğlu, Nasrullah. “Belâgat İlminin Gelişmesine Müessir Olan Kaynaklar”. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 11 (1993): 268-298.
  • Hacımüftüoğlu, Nasrullah. “Kelâmcılar ile İslâm Felsefecilerinin Belâgat ve İ’câz İlimlerinin Gelişmesinde Rolleri”. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 9 (1990): 215- 237.
  • Hacımüftüoğlu, Nasrullah. “Kelâmcılar ile İslâm Felsefecilerinin Belâgat ve İ’câz İlimlerinin Gelişmesinde Rolleri II”. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 10 (1991): 208-220.
  • Ḥullî, Ṣafiyyuddîn. Şerḥu’l-kâfiyeti’l-bedîʿiyye. thk. Nesib Neşâvî. Beyrut: Daru Sadir, 1992.
  • Hûlî, Emin. Fennu’l-ḳavl. Kahire: Daru’l-Kutubi’l-Mısriyye, 1996.
  • Hûlî, Emin. Menāhicu tecdīd: fi’n-naḥvi ve’l-belāğati ve’t-tefsīri ve’l-edeb, Kahire: Dâru’l-Marife, 1961.
  • İbn Manẓûr, Cemâluddîn. “ʿa-v-r”. Lisânu’l-ʿArab. ed. Emin Abdulvehhab-Muhammed elAbîdî. 9:466-472. 18 cilt. Beyrut: Dâru İhyâ’i’t-Turâsi’l-Arabî, 1999.
  • İbn Manẓûr, Cemâluddîn. “s-h-b”. Lisânu’l-ʿArab. ed. Emin Abdulvehhab-Muhammed el-Abîdî. 6:407-408. 18 cilt. Beyrut: Dâru İhyâ’i’t-Turâsi’l-Arabî, 1999.
  • İbn Manẓûr, Cemâluddîn. “v-c-z”. Lisânu’l-ʿArab. ed. Emin Abdulvehhab-Muhammed el-Abîdî. 15:221. 18 cilt. Beyrut: Dâru İhyâ’i’t-Turâsi’l-Arabî, 1999.
  • İbnu’l-Muʿtez, Ebu’l-ʿAbbâs ʿAbdullah. el- Bedîʿ. Thk. İrfan Matarcî. Beyrut: Müessesetü’l-Kutubi’s-Sekâfiyye, 2012.
  • İbn Ṭabâṭabâ, Ebu’l-Ḥasen Muhammed. ʿİyâru’ş-şiʿr. Thk. Abbas Abdussâtir. Beyrut: Dâru’lKutubi’l-İlmiyye, 2005.
  • Kızıklı, Zafer. “Sîbeveyhî’nin “el-Kitâbı”nda Belâgat Biliminin Temelleri”. NÜSHA, 6:23 (2006): 49-60.
  • Ḳazvînî, Celâluddîn el-Haṭīb. el-Îḍâḥ fi ʿulûmi’l-belâğa. Beyrut: Daru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 2002.
  • Ḳudâme b. Caʿfer. Naḳdu’ş-şiʿr. Kostantiniyye: Matbaatu’l-Cevâib, 1302.
  • Özdoğan, Akif. “İ’câzü’l-Kur’ân Meselesinin Belâgat İlminin Gelişimine Etkisi”. Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2:3 (2003): 113-127.
  • Ruḥaylî, Suʿûd b. Dahīl. “el-Mezhebu’l-kelāmī: mefhûmuhu’n-naẓarī ve tecelliyâtuhû fi şiʿri’lMutenebbî”. Mecelletu Câmiati’l-Meliki Suud 14 (2002): 3-25.
  • Şakir, Mahmud Muhammed. Medâhilu iʿcâzi’l-Ḳurʾân. Kahire: Matbaatu’l-Medenî, 2002.
  • Şensoy, Sedat. “Hatib el-Kazvînî’de Fesâhat ve Belâgat Kavramları”. İslam Araştırmaları Dergisi, 17 (2007): 25-47.
  • Tehânevî, Muhammed b. Ali. “İshâb”. Keşşāfu ıṣṭılāḥāti’l-funūn ve’l-ʿulūm. Thk. Ali Dahrūc. 1:200. 2 cilt. Beyrut: Mektebetu Lübnan Naşirun, 1996.
  • Yıldırım, Kadri. “Arap Dili ve Belâgatında Bedensel Beyân”. EKEV Akademi Dergisi 6:13 (2002): 295-314.