AK Parti’nin ‘Keşkeci’ Okumasının İçkin Eleştirisi

Bu metin, AK Parti’nin ortaya çıkışını ve yükselişini, Siyasal İslam’ın, 28 Şubat süreci öncesinde başlayıp süreç içerisinde derinleşen kimlik krizinden ve Türkiye Cumhuriyeti’nin, kuruluşundan beri cenderesinden kurtulamadığı meşruiyet krizinden çıkabilmesinin yolu olarak kavrayan bilim insanları- nın, AK Parti hakkındaki algılarının içkin eleştirisini içermektedir. Metin dört bölümden oluşmaktadır: Birinci bölümde AK Parti’nin her iki krizden de çıkı- şın yolu olarak algılandığını gösterebilmek için, “genel olarak krizden ve özel olarak kimlik ve meşruiyet krizinden ne anlaşılıyor?” soruları cevaplanmaktadır. İkinci bölümde aşağıda isimleri listelenmiş olan bilim insanlarının AK Parti hakkındaki yazılarında, partinin her iki krizden de çıkışın yolu olarak yansıtıldığı gösterilmektedir. Üçüncü bölümde AB’nin ilerleme raporları ve AK Parti’nin çelişik retoriği ışığında bu algının olgulara dayandırılmasının çok zor olduğu görüşü savunulduktan sonra son bölümde ise, olgulara dayandırılması zor olan bu algının, önyargıların ve beklentilerin cenderesindeki bir AK Parti okumasından kaynaklandığı tezi savunulmaktadır.

An Imminent Criticism of AK Party’s ‘If-Only Reading’

This paper includes an imminent critique of a certain perception of the emergence and rise of JDP. JDP is according to this perception the way out of the identity crisis of political İslam in Turkey which began prior to the 28-February -process and during which it became worse, and the way out of the legitimacy crisis of the Republic of Turkey which existed since its foundation. The text consists of four parts: In order to illustrate that JDP has been perceived as a way out of both crises, it is suitable to introduce in the first section the definition of crises in general and the definition of identity and legitimacy crises in particular. In the second part it will be shown that the many scientists whose names are listed below perceive JDP as a way out of both crises. In the third section, in the light of EU’s progress reports on Turkey and JDP’s contradictory rhetoric it will be illustrated how difficult it is to confirm this perception with facts. Finally it will be shown that this perception of JDP is based on believing in progress and wishful thinking.