ÇEHOV VE MEMDUH ŞEVKET ESENDAL’IN HİKÂYELERİNDE ÇOCUK

Çehov Rus Edebiyatında, Memduh Şevket Esendal ise; Türk edebiyatında hikâye türünün önde gelen ve bu türün gelişmesinde etkisi ve katkısı olan yazarlardandır. Çehov, hep kısa, sade basit ama derin yazdı. Şehrin, kasabanın, köyün doğa koşullarını ve bu koşullar içindeki küçük insanın durgun, saf kaderinin hikâyelerini. Yaramaz Çocuk Bozkır Besleme ve Doktor Çehov’dan Öykülerde bir çocuğun yaralı ruhunu bulursunuz. Çocuklara olan özel duyarlılık hikâyelerine ince ince sinmiştir. Çehov’un çocuk hikâyeleri tıpkı çocuk gibi yok denecek kadar kısa ve basittir. Ama bu basitlik içinde her biri okuyucuyu başka yollara sürükleyen çocukların hikâyeleri derinleşerek akar. Çehov, yazım olarak hikâyelerden olağanüstü zengin çocuk görüntüleri çıkarırken, yazım sanatında adeta çocuk tadında akar. Hikâyelerinin başlarında, net, yalın çocuğa ince, dikkatli, duyarlı ve değişik açılardan bakan gözlerle bakılınca neler görünür neler. Rüzgârın önünde sürüklenen eşyalar, dolunayın ekinlere düşerken yarattığı senfoni ve çocuğun kulağımıza gelebilecek tüm sesleri. İşte toprak, işte dere ve işte çocuk…Çocuklardan oluşan büyük bir insan topluluğu. Ölüm, yaşam, kadın, erkek ve çocuk üzerine derin, felsefi tatlar bırakan göndermeler ve taşlamalarla Çehov, hikâyelerinin tüm satırlarını tıpkı bir telkari işçisi gibi işler. Bakmamız, görmemiz gereken ve duymamız için güçlü bir davet sunar. Çocuk, hayatın bütün gerçekliğiyle beraber günlük hayatın basit bir fon müziği olarak kalması arasındaki çelişkisidir. İşte ölü adam otopsi masasında kesilip biçiliyor. Tüm organları alınıyor ama yanı başımızda duran bir okul bahçesinde çocuklar top oynuyor. Ölen adamın eşi torbasında ölü eşinin giysileriyle uzun dar bir yolda yürüyüp gidiyor. Kadının peşindeki çocuk ise geri dönüp yola düşen topa şöyle bir vurup tekrar oynamaya devam ediyor. Çehov’un ruhu küçük çocuğun ruhunda dolaşıyor. Ama karanlık gecenin durgun ışığı ara ara aydınlanan sahnelerde sık sık görünüp kayboluyor. Tıpkı hiçbir seçim yapmadan eline rasgele boya alıp sürer gibi. Boyalar arasında hiçbir münasebet yok gibi. Ama geri çekilip baktığınızda şaşırtıcı, büyüleyici bir çocuk tablosu gözünüze çarpıyor. “Çocuklar neşedir, sevinçtir. Hayatın mânâsıdır. Bahtiyarlığın ölçüsüdür. Yaşayacak memleketlerin sokakları çocuk doludur” diye yazan Esendal’ın üslûbunda işlenmiş bir zarafete eşlik eden çocuk, berrak bir safiyet kokar. Konularını günlük hayatın içinden alan Esendal, bazen söylemek istediklerini çocuklar aracılığıyla dile getirmiştir. Onu ev ve aileyle ilgili kaybedilen güzellik ve kıymetlerin hüznünü, çocuk kahramanın dilinden ifade ederken daha iyi anlarız. Esendal’da çocuk kavramı; ailenin bir parçası olarak, ebeveynini kaybeden veya terkedilen çocuklar, çocuk yetiştirme, çocukluk ve çocukluğa özlem, iyi örnek oluşturacak davranışlar, eski-yeni karşılaştırması ekseninde ele alınır. “Çamaşırcı Kadın Kendini Denize $t Büyükbaba Seni Kahve Paklar”’da çocuklarını, babalarının yokluğunda en iyi şekilde yetiştirmeye çalışan anne, öksüz çocuğu mahallelinin okula yazdırması, ebeveynini kaybeden veya terkedilen çocukların dramı, büyükannenin onları şefkatle bağrına basması, babası tarafından işkenceye uğrayan zayıf bünyeli kızın dramı gözler önüne serilir. “Çocuklara Hikâye Çocukluk Hacı Dedemin Evi”nde, küçük bir çocuğun bakış açısıyla mutlu çocukluk günlerinden esintiler görülür. “Döğüş Bir Haydut Kuş ve Rüştiye”de eski mekteplerdeki ceza usulleri, canlıların kendilerinden güçsüzleri yok ettiğini öğrenince yaşamak için otları ya da hayvanları yemeyi çok adice bulan tutum, zorbalığa direniş gibi çocukların/çocukluğun çeşitli hâlleri anlatılır. Sonuç olarak; bu araştırma, kaynak taramaya dayalı olarak yürütülmüş karşılaştırmalı bir edebiyat çalışmasıdır. Yazarların hikâyelerindeki “çocuk“ teması bir plân dâhilinde konu ve cümle taraması yapılarak Çehov ve Esendal’ın çocuğa bakışı, çocuktan beklentileri, onlara verdiği mesajlar karşılaştırmalı içerik çözümlemeleriyle tespit edilerek değerlendirme yapılmıştır.