KÜRESEL GÖÇÜN DEĞİŞEN YAPISI KARŞISINDA DEVLETMÜDAHALECİLİĞİNDE PRAGMATİK DÖNÜŞÜM

Öz 21. yüzyılda dünya konjonktüründe yaşanan ivme ile birlikte jeopolitik eksende yaşanan mücadelelerin ekonomik alana olan yansımaları küresel göç sorunu gibi farklı bir forma bürünen ve reel politik açıdan kapsayıcı etkiler doğuran yeni sorunlar ortaya çıkarmıştır. 21. yüzyıl içerisinde göç olgusuna yeni bir yön veren en önemli gelişme, 2011 yılında Kuzey Afrika’da başlayıp daha sonra Ortadoğu ülkelerine sıçrayan toplumsal protestolar sonucunda “Arap Baharı” olarak nitelendirilen ve birçok ülkede siyasi rejimlerin değişimi yönündeki talepleri içeren bu kolektif hareketler olmuştur. Sadece bölge ülkelerini etkilemekle kalmamış, buralardan gelişmiş ülkelere doğru başlayan kitlesel mülteci akınlarının hız kazanmasına da yol açmıştır. 2008 küresel finans krizi ve Euro bölgesi borç krizinin getirdikleri nedeniyle uluslararası ekonomik işleyişi derinden etkileyen gelişmelerle mücadele eden ülkeler, jeopolitik risklerdeki artışlar ve politik kırılganlıklar nedeniyle savunma harcamalarına ağırlık vermiştir. Bölgesel gelişmelerin belirli bir süreç içerisinde yayılarak küresel ekonomik düzenin işleyişini etkilemesi farklı alanlara tezahür eden sonuçlar doğurmuştur. Bu bağlamda Ortadoğu’dan yükselerek tüm dünyaya sirayet eden göçmen/mülteci krizi devletlerin ekonomik açıdan mevcut konumunu değişikliğe zorlamıştır. Neoliberal göç kuramının temelinde yer alan işgücü arzı ve talebi çerçevesinde ortaya konulan pür iktisadi yaklaşımdan farklı olarak yaşanan toplumsal ve politik talepler, Türkiye başta olmak üzere geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerde devletin ekonomik fonksiyonlarının yeniden müdahaleci yapıya bürünmesine yol açmıştır. Bu amaçla çalışmada 2011 yılından itibaren Mülteci Krizine dönüşen yeni göç dalgasının Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye ekonomisinde devletin rollerini hangi parametreler aracılığıyla etkilediği ve bunun Türkiye-AB ilişkilerine olan etkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır.

___

.