AZERBAYCAN-TATARİSTAN EDEBÎ-MEDENİ İLİŞKİLERİNDEN (1900-1920)

Azerbaycan’da Türk Dünyasına yönelik edebî-medeni ilişkilerinin ve bilimsel inceleme araştırmalarının başlangıç tarihini düşünecek olursak, bunun Çar Rus emperyalizminin son ve Şark’ta ilk kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kuruluş yılları olduğunu görürüz. İşte bu çalışmada sözünü ettiğimiz yıllarda Azerbaycan ve Tataristan arasında yaşanan edebî-medeni ilişkilerin her iki halkın aydın kesimi ve sanat erbabı tarafından dönemin çetin geçen özellikle siyasi ve çatışma ortamında mükemmel bir şekilde yürütüldüğü üzerinde durulmuştur.

When we looked at the beginning date of literary-civil relaiotons and scientific research and investigation about Turkish world in Azerbaijan it will be realised that it was end of the Russion Czar imperialism and years of establishment of firstly establised Azerbaijan Democratic Republic. In this article mentioned that literary and civil relaiotons between Azerbaijan and Tatarstan had been perfectly carried out by intellectuals and art connuiseur from both side during the period of harsh political conflict environment.

___

Ahmedov, T. (1965). Nariman Narimanov i Tatarskiy Teatr, İiteraturnıy, No. 1, Bakı.

Burnaşeva, Q. (1967). Teatr Yoldızı, Qabdulla Karşiev Turında İstekler, Kazan.

Celal, F. C. (1969). XX. Esr Azerbaycan Edebiyyatı, Bakı.

Hüseyinov, F. (1986). Molla Nesreddin ve Mollanesreddinciler, Bakı.

İbrahimova, M. (1986). Komunist Gazeti, No. 99, Bakı.

Mammedov, B. (1973). Stranitcı Podlinniki Drujbı Literaturnıy, No. 3, Bakı.

Maxmutov, H. K. (1965). Teatr Dramaturgiyasında Tragediya Janrı, Kazan.

Rızayev, A. K. (1986). Azerbaydjanskie Vostokvede, Bakı.

Komunist Gazeti, No. 99, Bakı: 1986.

Yeliz Gazeti, No. 806, Tataristan: 13 Mart 1912. 12 Türkiye ve Türk Dünyası arasında hemen-hemen her alanda, İsmail Gaspıralı‟nın zamanında ifade ettiği gibi: “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” adına güzel şeyler yapılmış ve yapılmaya devam edilmektedir. Öte yandan Türk dilli haklar arasında en önemli faktörlerden olan ortak tarih ve ortak alfabe birliğine henüz geçilmemesi ayrı bir sıkıntıyı beraberinde getirmektedir. Günümüzde Türk Dünyası çok alfabeli bir dönem yaşamaktadır. Türk Dünyasının her şeyden önce bir kültür birliği olduğu, en hassas yönünün ise ortak alfabe ve ortak tarih olduğu düşüncesi mutlaka değerlendirilmelidir. Bizi biz yapan değerlerin de dil, edebiyat, tarih, kültür-sanat, örf-adet, inanç ve aile gibi Müslüman Türklük bilincinin unutulmaması gerekiyor.