Türk edebiyatı’nda unutulmuş bir isim: Hikmet Şevki ve Aşk Mahkûmu Romanı

Hikmet Şevki, Türk edebiyatında 1920-1930 yılları arasında farklı gazete ve dergilerde hikâye, çeviri hikâye, tiyatro eleştirileri, muhtelif konularda yazılar yayınlamıştır. Yazarın Aşk Mahkûmu ve Hayat Pınarı adlı eserleri ise ölümünden sonra kitap olarak yayımlanmıştır. Bu yazıda Aşk Mahkûmu romanı teknik ve ele alınan meseleler açısından değerlendirilmiş; daha önce Hikmet Şevki’ye ilişkin yayınlanan herhangi bir biyografik bilgiye rastlanmadığı için yazının ek bölümünde onun diğer türlerdeki eserlerinden bazılarının künyesi de belirtilmiştir. Hatıra defteri ve mektup tarzını bu romanda anlatım tekniği olarak kullanan yazar, kadın duyarlılığını daha çarpıcı biçimde yansıtmak için, onun kişisel duygularını kadın anlatıcıya ifade ettirerek esere daha lirik bir sıcaklık, samimi bir eda katmıştır.

An unforgotten name in Turkish literature: Hikmet Şevki and the novel of Aşk Mahkumu

Hikmet Şevki, published stories, translation stories, articles on theater, individual articles in various issues in different newspapers and magazines between the years of 1920-1930. His works, Aşk Mahkûmu (Prisoner of Love) and Hayat Pınarı (Fountain of Life) were published after his death. Since we have not obtained previously any biographical data about his life, we have added some basic facts about his other works in the introduction part of our study.. This article basically aims to discuss the novel, “Aşk Mahkumu” in terms of being as a love letter and a diary written to a prisoner of the novel by a woman. Hikmet Şevki, as male novelist, prefers notebooks and letters regarding narrative techiques. He aims to reflect the sensitivity of a woman using a female narrator in an attempt to give a warmer, friendlier and lyrical athmosphere.

___