Orta Çağ Türk-İslâm Dünyasında “Kılavuz”lar

Orta Çağ Türk-İslâm dünyasında seyyahlar, tâcirler, elçiler hattahükümdarlar çok iyi bilmedikleri coğrafyalarda kılavuzlara ihtiyaçduymuşlardır. Seyyahlar yol iz bilmedikleri ülkelerde onların rehberliği iledolaşmışlar, hükümdarlar, ordularını iz tutmaz çöl topraklarından, bataklıkalanlarından, geçit vermez dağlardan ya da hiç bilmedikleri bir bölgedençıkarabilmek için kılavuz kullanmışlardır. Elçi heyetlerinin kaybolmamalarıiçin yine kılavuzlara başvurulmuştur. Bunun yanında kılavuzlar bazen birhükümdarın savaş alanından uzaklaşmasına katkıda bulunmuş bazen deseyyahları ya da hükümdarları kandırmaya ve oyalamaya çalışmışlardır.Türk tarihinde “kılavuz” kelimesi, “kulavuz”, “kulabuz”, “çufga”, “yirçi/yerçi/yorçı” ve askerî alanda “yezek/yizek” gibi değişik adlandırmalarla karşımızaçıkmaktadır. Kılavuzların Türk-İslâm dünyasında işlevsellik açısından önemlibir yeri olduğu ve çoğu kez tarihsel anlatımda dikkat çekmeseler de tarihî vekültürel geçmişte bazen iyi bazen kötü, çeşitli izler bıraktığı görülmektedir  

“Guides” in Turkish-Islamic World in the Middle Ages

Travellers, merchants, envoys, and even rulers in Turkish-Islamicworld in the Middle Ages needed guides in the territories they did not knowwell. Travellers used their assistance where they knew not the path, and rulersbenefitted from guides to direct their armies out of unmarked desert land,swamps, unpassable mountain ranges, or any unfamiliar territory. Guideswere assigned again to help envoys reach their destinations. While guides oftenhelped rulers leave the battlefield as safe as possible, they sometimes tried todeceive travellers or delay rulers. The equivalents for “guide” in Turkish historyare “kulavuz”, “kulabuz”, “cufga”, “yirçi/yerci/yorcı” or “yezek/yizek” in militaryterms. It is seen that guides have a significant place in Turkish-Islamic worldin terms of their functions and that, although they do not attract attentionin historical narratives, they left various marks on historical or cultural pastwhether be good or evil.  

___

  • Reşîdü’d-dîn Fazlullâh, Cami’üt-Tevârih Selçuklu Devleti, Tercüme: Erkan Göksu-H.
  • Hüseyin Güneş, Selenge Yayınları, İstanbul 2010.