RHODIAPOLIS PİSKOPOSLUK KİLİSESİ’NE AİT BİR GRUP KORKULUK LEVHASI

Rhodiapolis antik kenti, Likya Bölgesi’nin güneydoğusunda, Kumluca ve Finike Körfezi’ne hakim bir tepenin üzerine kurulmuştur. Yerleşimin en yüksek yerinde, akropoliste, piskoposluk kilisesi olduğu düşünülen üç nefli bazilikal planlı bir yapı yer almaktadır. 2007 yılından beri devam eden kazı çalışmalarında çok sayıda ve zengin çeşitlilikte mimari plastik taş eser bulunmuştur. Ele geçen taş buluntuların çoğunluğunu kaliteli işçilikleri ve erken Bizans döneminin süsleme repertuarına ait zengin bezemeleriyle korkuluk levhaları oluşturmaktadır. Bu zengin buluntuların yanısıra, alışılmamış bir özellik olarak, nefleri ayıran sütunların arasına inşa edilmiş, daha geç bir döneme ait duvarlarla karşılaşılmıştır. Kazı çalışmalarında ele geçirilen levhalar, yoğun olarak, bu duvar boyunca kuzey ve güney nefte yapılan kazılarda bulunmuşlardır. Ele geçen bu buluntular sayesinde de bu duvarın işlevi ortaya çıkarılmıştır. Bu makalede levhalar arasından en iyi durumda olan dört adet korkuluk levhası ele alınarak incelenmiştir. Kireçtaşından yapılmış levhaların – 4 numaralı levha dışında – ön ve arka yüzleri süslemelidir. 1 ve 2 numaralı levhalar, kilisenin güney nefinde, sütunların arasına örülmüş duvarın hemen önünde bulunmuşlardır. Her iki levhanın üzerinde 5. ve 6. yüzyıla tarihlenen Yunanca bir yazıt yer alır. Yazıtta diakon Epigonos’un adağını yerine getirerek, bir yarım ve bir adet üçte bir altın sikke bağışladığı yazmaktadır. 3 ve 4 numaralı levhalar kilisenin kuzey nefinde bulunmuşlardır. İncelenen levhaların ön yüzlerinde kabartma tekniğinde döngüsel kompozisyonlar oluşturan geometrik düzenlemeler (dört ilmikli daireler, iç içe geçmiş kare motifleri, birbirine geçmiş daireler vb.) görülür. Arka yüzlerinde ise kazıma tekniğinde, Malta haçının hakim olduğu, ön yüze kıyasla daha sade süslemeler kullanılmıştır. 2010 kazı sezonunda, 1 ve 2 numaralı levhalar ve aralarında bu levhaları birbirine bağlamak için kullanılan tek yüzü bezeli paye duvarın hemen önünde ortaya çıkarılmışlardır. Paye ile birlikte levhaların uzunluğu, iki sütunun arasındaki açıklığa denk gelmektedir. Levhalar, nef ayırımında kullanıldıkları şekliyle bulunmuşlardır. Bunu destekleyen önemli bir başka buluntu da, üstünde levha izi ve levhanın bağlandığı iki dübel deliği bulunan sütun gövdesidir. 1 ve 2 numaralı levhalar, yazıtın yer aldığı ön yüzleri yukarı bakacak şekilde ve yazıttaki harfler ters okunacak şekilde bulunmuşlardır. Levhaların bulunuş şekillerinden levhaların duvarın üstünde, orta nefe bakacak şekilde konumlandırılmış oldukları ortaya çıkmaktadır. Levhaların yazıtlı ön kısımları orta nefe bakarken güney nefe devrildiklerini ve arka yüzleri yere gelecek şekilde düştükleri tespit edilmiştir. 3 ve 4 numaralı levhalar da, kuzey nef ayrımı üzerinde yer alan duvarda kullanılmış olmalıdırlar. Ökaristi ayinini simgeleyen bezemelerin üzerlerinde yer alması, bu levhaların başlangıçta templon veya soleada kullanılmış olduklarını düşündürtse de, bunu destekleyecek herhangi bir veri mevcut değildir. Bu makalede ele alınan levhalar, zengin kompozisyonları ve tüme yakın olmalarıyla Rhodiapolis Kilisesi’nin en değerli buluntuları arasındadır. Taşıdıkları süslemeler açısından benzer örneklerle karşılaştırıldıklarında 5. ve 6. yüzyıllara tarihlenmektedirler. Levhalardan ikisinin üzerlerinde bulunan yazıtın özellikleri, hem levhalar hem de kilise için yapılan tarihlemeyi doğrulama imkânı sunmaktadır. Levhalar, Likya Bölgesi’ne özgü ortak bezeme, teknik ve üslup özelliklerini barındırmakta, hatta gezici bir atölyenin elinden çıktıklarına dair ipuçları sunmaktadır. Süsleme kompozisyonu ile ön plana çıkan levhalardan ikisi, 1 ve 2 numaralı levhalar, bulunuş biçimleri ve kullanım şekilleriyle kilisenin mimarisi hakkında bilgi vermekte ve nef ayrımında yer alan duvarın kullanım amacını açıklamaktadır.

A Group of Parapet Slabs from the Rhodiapolis Episcopal Church

The ancient city of Rhodiapolis is located in the southeastern part of Lycia, on top of a hill where it overlooks Kumluca and Finike Bay (Antalya, Turkey). The acropolis of the ancient city of Rhodiapolis (Lycia) houses a three-aisled basilica, presumably the Episcopal Church. Excavations, undertaken since 2007, revealed numerous pieces of architectural sculpture, in particular elaborately ornamented parapet slabs which were discovered in the side aisles of the building. In addition to those valuable findings, wall remains between the columns of the nave (probably dated to a later period) are discovered. The slabs are mostly found in the north and south aisles, in front of these wall remains. This article focuses on the four parapet slabs which are in best condition. Except slab no.4, the limestone slabs have decorations both on the front and rear faces. Slabs No.1 and 2 are found in front of the wall between the columns at the south aisle of the church. Both of them have an inscription in Greek being dated to 5th and 6th centuries. The inscription mentions deacon Epiganos’ donation (of one half and one one-third coins) as a votive. Slabs no. 3 and 4 are found in the north aisle of the church. There are compositions forming geometric layouts such as circle with four loops, star of two squares interlaced, interlaced circles on the front faces. The decorations on the front faces are carved in low relief technique whereas the rear faces are decorated with scraping technique in a more simplistic way than the front face. The decorations on the rear faces are dominated by Malta Crosses. In the 2010 excavations, slabs no.1 and 2 and the square post connecting those slabs were found in front of the wall. The slabs and the post cover the distance between the two columns. Slabs are uncovered in the exact form they are used in the intercolumniation between the aisles. The column shaft with a trace of the slab and two clamp holes strengthens the assumption of the slabs’ usage as an intercolumniation element. The position of slabs no. 1 and 2 with the inscription facing upwards and the letters upsidedown give us hints about the position of those slabs. Based on how they were found, and where they were found, the slabs were mounted on top of the wall facing the nave and they tumbled down on their rear faces. Slabs no 3 and 4 must have been used at the wall of the northern intercolumniation. Even though it remains possible that the slabs formed part of the templon screen or the solea due to the motifs symbolizing the Eucharistic ritual, there is no archaeological proof to support this assumption. Due to their rich compositions, the slabs discussed in this article stand out as the most valuable pieces of the Rhodiapolis excavation. Compared with similar pieces in other Lycian settlements, they should be dated to 5th and 6th centuries. Also the characteristics of the inscription on two of the slabs give us a chance to date the church. The slabs display common ornamental characteristics, techniques and styles of Lycia. Furthermore, they offer hints about their craftsmen and travelling workshops. Slabs no.1 and 2 do not only stand out with their decorations but also give us information about the function of the intercolumniation wall and the architecture of the church.