Gramsci, Sivil Toplum-Devlet İkiliği ve Kuramsal Kökenler/Gramsci, the State-Civil Society Dichotomy, and Theoretical Antecedents

Devlet ve sivil toplum arasındaki dikotomik ilişkiyi ele alan kuramsal sorunsal antik, pre-modern ve modern siyaset felsefesi geleneklerinde bir dizi epistemolojik kopuş ve sürekliliği dışavurur: örneğin, Aristotelesçi koinoniapolitike, doğal hukuk kuramları, klasik ekonomi politik, Hegel’in etik devlet kuramı, Marx’ın eleştirel sınıf kuramı ve Gramsci’nin tarihsel bloka ilişkin üstyapısal analizi. Antik toplumda Aristotelesçi koinonia politike anlayışı, siyasal düzeyin bütün diğer topluluksal varoluş biçimleri üzerindeki belirleyici üstünlüğünü yansıtır. Doğal hukuk kuramları sivil toplum ve devlet arasındaki ayrımı nüve hâlinde formüle ederken, klasik ekonomi politik bu ikiliğin açık bir şekilde anlamlandırılması ve sivil toplumun politik toplum ya da devlet karşısında birincilleştirilmesi bakımından önemli bir aşamayı temsil eder.Hegel, modern toplumda yeni bir sittlichkeit’ın (etik yaşam) oluşturulmasını öngören etik-politik projesi bağlamında, sivil toplum-devlet ikiliğini yeniden ele alarak, devleti sivil tolum karşısında yeniden ayrıcalıklandırır ve belirleyici uğrak konumuna getirir. Hegel’in diyalektiğini tersine çeviren Marx ise, erken dönem çalışmalarından başlayarak, sivil toplumun siyasal devlet karşısında belirleyici olduğunu vurgular. Marx’ın ikiliğin bileşenlerine yönelik sınıfsal yaklaşımını benimseyen Gramsci, sivil toplum ve devleti ekonomik yapı ile üstyapının organik bütünlüğü olarak tanımladığı tarihsel blokun üstyapısına yerleştirir. Sivil toplumu hegemonik üstünlüğün açığa çıktığı bir uğrak olarak analiz ederken,politik toplum ya da devletin yerine getirdiği zorlama ve tahakküm işlevleri üzerinde durur.Bu makale, söz konusu sorunsalın temel özelliklerini araştırarak ortaya çıkarmayı ve anıtsal önemdeki Hapishane Defterleri’nde Gramsci’nin bu ikiliğe yönelik kuramsal tartışmaya yaptığı dikkat çekici katkıyı incelemeyi amaçlamaktadır.