Gustave Flaubert’in 1856 tarihli Madame Bovary’si ve Joseph Conrad’in 1900 yılında yayımlanan Lord Jim’i oldukça farklı iki roman olmalarına rağmen bir konuda önemli bir benzerlik barındırırlar. Her iki romandaki ana karakterler, hayal dünyasına fazlaca kapılıp gerçekliği kolayca görmezden gelebilen bireylerdir. Bu romanlara genel yaklaşım, bu hayalci başkarakterlerin ciddi eleştirisi yönünde olmuştur. Bu çalışmada böyle bir okuma bir yere kadar anlamlı görülmektedir, fakat asıl vurgulanmak istenen, her iki romanın da bu konuya dair önemli kararsızlıklar içerdiğidir. Çalışmada öncelikle her iki romandaki başkarakterlerin nasıl benzer özelliklerle çizildiği üzerinde durulacaktır. Sonrasında ise romanlardaki anlatıcı-başkarakter mesafesi incelenecek ve anlatıcıların başkarakterler hakkında net bir tavır oluşturamadığına dikkat çekilecektir. Tüm bu incelemeler ışığında her iki romanın da, hayal ve gerçek çatışması sorunsalına bir çözüm getirmediğine dikkat çekilecek ve bunun da karşıtlığı uzlaştırıcı bir olasılığa işaret edebileceği üzerinde durulacaktır.