Kafka’nın Mektuplarının Edebi Bir Tür Olarak İncelenmesi

İnsanların yeri geldiğinde sevinçlerini, üzüntülerini, hasretlerini paylaştıkları yeri geldiğinde eleştirilerini, düşüncelerini açıkladıkları, estetik bir biçimde anlatıldığında ise edebi değer kazanan mektuplar en eski yazın türlerinden bir tanesidir. Gerçek hayata dayalı ve kurgusal olmamaları sebebiyle özellikle sosyal bilim çalışmalarında belge niteliği taşımaktadırlar. Bu bağlamda edebiyat ve sanatla ilgilenen kişilerin şahsi mektuplarının okurlara ve araştırmacılara önemli ip uçları verdiği söylenilebilir. Nihayetinde okurlar ya da araştırmacılar söz konusu özel mektuplardan yola çıkarak yazarı daha yakından tanıyabilme ve eserlerinin daha derinine inebilme fırsatı yakalarlar. Özel mektuplar sayesinde yazarın iç dünyasına dair yansımaları görmenin yanı sıra onun edebi kişiliği ve eserleri hakkında da detaylı bilgilere ulaşılabilir. Bu düşünceden hareketle bu çalışmada Franz Kafka’nın Felice’ye, Milena’ya ve babasına, yazdığı mektuplar doküman analizi yöntemiyle incelenmeye çalışılmıştır. Ayrıca Grete Bloch ve Max Brod ile yaptığı yazışmalara da değinilmiş ve Kafka’nın yazdığı günlüklerden yararlanılmıştır.