Kamuoyu Kimin Oyu?

bir şekilde okurla paylaşmaktadır. Bunun yanı sıra, kitabın oluşmasına katkı sağlayan diğer yazarların da hangi konuları aldıkları Sunuş bölümünde açıklanmaktadır. Konuya giriş niteliğindeki ilk bölüm2, Hülya Tufan’ın daha önce yayımlanmış bir makalesinin gözden geçirilmiş biçimi olarak sunuluyor. Bu bölümde, genelde kamuoyu araştırmalarının niteliği hakkında bilgilere yer veren Tufan, bu araştırmaların çoğunlukla kar amacı güden özel kuruluşlar tarafından yürütülmesini eleştirmektedir. Bu durum gerçekten, kitabın son bölümünde Patrick Champagne tarafından da ifade edildiği gibi üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir durumdur. Çünkü özel kuruluşların yalnızca müşterilerini memnun etmek amacıyla, kamuoyu araştırmalarını hafife almaları ya da sonuçlarını saptırmaları olası bir durumdur. Bu bölümün içerisinde siyasal iletişimin eski işleme şemasının yerine yeni bir şema oluşturulmuştur. Bu şemada; siyasal güçler, medya ve kamuoyu olarak ifade edilen üç edimciden bahsedilmektedir. Tarafların birbirlerini karşılıklı olarak etkiledikleri varsayımını görselleştiren bu şemada, kamuoyu yoklamaları “etkileyen” ve “etkilenen” mekanizma olarak sunulmaktadır. Bu noktadan hareketle, kamuoyu araştırmalarının, kamuoyunun görüşleri doğrultusunda siyasal güçlerin mevcut durumunun ortaya konmasında önemli bir mekanizma olduğu öne sürülebilir. Bununla birlikte, akla gelen her konuda kamuoyunun bir fikri olduğunu varsaymak ve kamuoyunun fikrine başvurmak bazen yanlış yönlendirici de olabilmektedir. Daha açık bir ifadeyle; görüşüne başvurulan kamuoyunun söz konusu konu hakkında daha önceden düşünmüş olması varsayımının gerçekçiliği tartışılmalıdır. Kitabın bir sonraki bölümünde3 Daniel Gaxie, böylesi bir durumun dikkate alınmamasının doğuracağı olumsuzlukları ve yanlış yorumlamaları deneysel olarak yapmış olduğu çalışmasında ortaya koymaktadır. Gaxie, kamuoyu araştırmalarında uygulanan anketlerde verilen cevap alternatifi olan “cevap yok” seçeneğinin küçümsenmesi durumunu irdelemektedir. durumlarda ve hangi sebeplerden ötürü yüksek düzeyde çıktığını, kendi geliştirdiği anket sorularına verilen cevaplar doğrultusunda açıklamaktadır. Gaxie’nin, yanıtlarla kanaatlerin birbiriyle karıştırıldığı uyarısında bulunması, araştırma sonuçlarının geçerliliği ve güvenilirliği açısından oldukça önemli bir husus olarak değerlendirilmelidir. Çünkü soruların ifade ediliş biçimleri, görüşülen kişilerin o anki duygusal durumları, konuyla ilgilenim düzeyleri gibi hususlar cevaplayıcıların “cevap yok” seçeneğini işaretleme olasılıklarını önemli düzeyde etkileyebilmektedir. “Cevap yok” seçeneği, yüksek bir olasılıkla aslında var olan bir cevabı görmezden gelmek anlamına gelebilmektedir. Bu nedenlerden ötürü, her yanıtın bir kanaat olduğu düşüncesiyle hareket etmek yanlış bir yaklaşımolacaktır. Anket ifadeleri; görüşülen kişilerin kendilerini cevap vermek zorunluluğunda hissetmeleri, sorulardaki ifadelerin ne anlama geldiği hakkında sahip oldukları yanlış düşünceler, görüşmecinin hassas olarak nitelendirilebilecek
Anahtar Kelimeler:

-