2012 yılından itibaren Suriye’den gelen kitlesel göç sebebiyle Türkiye geçiş ülkesi niteliğini değiştirerek dünyadaki
en kalabalık ev sahibi ülke haline gelmiştir. Fakat bu büyüklükteki bir göç için yasal, yönetsel ve toplumsal olarak
hazırlıksız yakalanılmıştır. Halbuki hem mültecilerin haklarının gözetilebilmesi için hem de yerel nüfusla kentsel
yaşamda uyumlu bir geleceğin yaratılabilmesi için, gittikçe kalıcı hale gelen bu göçmen nüfusun toplumsal
uyum süreçlerinin planlı biçimde yönetilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu sürecin yönetilebilmesi için yerel
dinamiklerin keşfedilmesi ve yasal/yönetsel çerçevede yerel yönetimlerin etkin hale getirilmesi hayati derecede
önemli bir husustur.
Bu proje öncelikli olarak “kapsayıcı bir toplum olma” yönünde göçmenler ve yerel toplum arasındaki adaptasyon
ve uyum süreçlerinin hâlihazırda nasıl oluştuğu ve geliştiğinin çok boyutlu, çok ölçekli ve çok mekânlı keşfedici
bir araştırmaya dayalı analiz etmiştir. Söz konusu hedefe yönelik, ülkemize özgü bir kavramsal çerçeve ve bu
çerçeveyi operasyonel hale getirmek üzere bir “sosyal inovasyon deneyi” gerçekleştirilmiştir. Adaptasyon ve
uyum süreçlerinin karşılıklı deneyimlenmesi amacı ile örnek kentler olarak seçilen Hatay, İzmir ve İstanbul’da alt
çalışma bölgelerindeki Suriyeli Göçmenler ve Yerel Topluluklar arasından seçilecek alt temsil grubu ile “yaşayan
laboratuvar-living lab” yöntemi ile her üç kent için “sosyal inovasyon deneyi” gerçekleştirilmiştir. Söz konusu
deneyler;
i) kentsel mekânda fiziksel olarak belirli bir süre için inşa edilerek yerel toplum ve göçmen etkileşiminin analiz
edilmesi,
ii) web tabanlı ve akıllı mobil cihaz uyumlu platform üzerinden sanal ortamda (virtual space) yerel toplum ve
göçmen etkileşiminin analiz edilmesini kapsamaktadır.
Proje kapsamında gerçekleştirilmiş olan “yaşayan laboratuvar” deneyinin önemli hedeflerinden birisi, göçmenler
ve yerel toplum arasındaki adaptasyon ve uyum süreçlerinde hangi parametrelerin hangi tür mekânda (fiziksel
veya sanal) ve hangi boyutlarda var olabildiği veya olamadığının test edilebilmesidir. Söz konusu keşfedici analiz,
yaşayan laboratuvar deneyi ve üç ilde yapılan kapsamlı çalışmalar sonunda elde edilen bulgular, ülkemize özgü
boyutları da içerecek biçimde literatür ve uygulamalarda “kapsayıcı kent indeksi” oluşturmayı hedeflemekte ve
söz konusu indeksin mekânsal ve çok boyutsal dağılımının analizi aracılığı ile “politika ve strateji yol haritası”nı
üretebilmeyi hedeflemektedir.

"> [PDF] Kentsel Mültecilerin Adaptasyon ve Uyum Süreçlerine Yeni Bir Bakış Açısı: Kapsayıcı Kent İnşası Amaçlı Sosyal İnovasyon Model | [PDF] 2012 yılından itibaren Suriye’den gelen kitlesel göç sebebiyle Türkiye geçiş ülkesi niteliğini değiştirerek dünyadaki
en kalabalık ev sahibi ülke haline gelmiştir. Fakat bu büyüklükteki bir göç için yasal, yönetsel ve toplumsal olarak
hazırlıksız yakalanılmıştır. Halbuki hem mültecilerin haklarının gözetilebilmesi için hem de yerel nüfusla kentsel
yaşamda uyumlu bir geleceğin yaratılabilmesi için, gittikçe kalıcı hale gelen bu göçmen nüfusun toplumsal
uyum süreçlerinin planlı biçimde yönetilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu sürecin yönetilebilmesi için yerel
dinamiklerin keşfedilmesi ve yasal/yönetsel çerçevede yerel yönetimlerin etkin hale getirilmesi hayati derecede
önemli bir husustur.
Bu proje öncelikli olarak “kapsayıcı bir toplum olma” yönünde göçmenler ve yerel toplum arasındaki adaptasyon
ve uyum süreçlerinin hâlihazırda nasıl oluştuğu ve geliştiğinin çok boyutlu, çok ölçekli ve çok mekânlı keşfedici
bir araştırmaya dayalı analiz etmiştir. Söz konusu hedefe yönelik, ülkemize özgü bir kavramsal çerçeve ve bu
çerçeveyi operasyonel hale getirmek üzere bir “sosyal inovasyon deneyi” gerçekleştirilmiştir. Adaptasyon ve
uyum süreçlerinin karşılıklı deneyimlenmesi amacı ile örnek kentler olarak seçilen Hatay, İzmir ve İstanbul’da alt
çalışma bölgelerindeki Suriyeli Göçmenler ve Yerel Topluluklar arasından seçilecek alt temsil grubu ile “yaşayan
laboratuvar-living lab” yöntemi ile her üç kent için “sosyal inovasyon deneyi” gerçekleştirilmiştir. Söz konusu
deneyler;
i) kentsel mekânda fiziksel olarak belirli bir süre için inşa edilerek yerel toplum ve göçmen etkileşiminin analiz
edilmesi,
ii) web tabanlı ve akıllı mobil cihaz uyumlu platform üzerinden sanal ortamda (virtual space) yerel toplum ve
göçmen etkileşiminin analiz edilmesini kapsamaktadır.
Proje kapsamında gerçekleştirilmiş olan “yaşayan laboratuvar” deneyinin önemli hedeflerinden birisi, göçmenler
ve yerel toplum arasındaki adaptasyon ve uyum süreçlerinde hangi parametrelerin hangi tür mekânda (fiziksel
veya sanal) ve hangi boyutlarda var olabildiği veya olamadığının test edilebilmesidir. Söz konusu keşfedici analiz,
yaşayan laboratuvar deneyi ve üç ilde yapılan kapsamlı çalışmalar sonunda elde edilen bulgular, ülkemize özgü
boyutları da içerecek biçimde literatür ve uygulamalarda “kapsayıcı kent indeksi” oluşturmayı hedeflemekte ve
söz konusu indeksin mekânsal ve çok boyutsal dağılımının analizi aracılığı ile “politika ve strateji yol haritası”nı
üretebilmeyi hedeflemektedir.

"> 2012 yılından itibaren Suriye’den gelen kitlesel göç sebebiyle Türkiye geçiş ülkesi niteliğini değiştirerek dünyadaki
en kalabalık ev sahibi ülke haline gelmiştir. Fakat bu büyüklükteki bir göç için yasal, yönetsel ve toplumsal olarak
hazırlıksız yakalanılmıştır. Halbuki hem mültecilerin haklarının gözetilebilmesi için hem de yerel nüfusla kentsel
yaşamda uyumlu bir geleceğin yaratılabilmesi için, gittikçe kalıcı hale gelen bu göçmen nüfusun toplumsal
uyum süreçlerinin planlı biçimde yönetilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu sürecin yönetilebilmesi için yerel
dinamiklerin keşfedilmesi ve yasal/yönetsel çerçevede yerel yönetimlerin etkin hale getirilmesi hayati derecede
önemli bir husustur.
Bu proje öncelikli olarak “kapsayıcı bir toplum olma” yönünde göçmenler ve yerel toplum arasındaki adaptasyon
ve uyum süreçlerinin hâlihazırda nasıl oluştuğu ve geliştiğinin çok boyutlu, çok ölçekli ve çok mekânlı keşfedici
bir araştırmaya dayalı analiz etmiştir. Söz konusu hedefe yönelik, ülkemize özgü bir kavramsal çerçeve ve bu
çerçeveyi operasyonel hale getirmek üzere bir “sosyal inovasyon deneyi” gerçekleştirilmiştir. Adaptasyon ve
uyum süreçlerinin karşılıklı deneyimlenmesi amacı ile örnek kentler olarak seçilen Hatay, İzmir ve İstanbul’da alt
çalışma bölgelerindeki Suriyeli Göçmenler ve Yerel Topluluklar arasından seçilecek alt temsil grubu ile “yaşayan
laboratuvar-living lab” yöntemi ile her üç kent için “sosyal inovasyon deneyi” gerçekleştirilmiştir. Söz konusu
deneyler;
i) kentsel mekânda fiziksel olarak belirli bir süre için inşa edilerek yerel toplum ve göçmen etkileşiminin analiz
edilmesi,
ii) web tabanlı ve akıllı mobil cihaz uyumlu platform üzerinden sanal ortamda (virtual space) yerel toplum ve
göçmen etkileşiminin analiz edilmesini kapsamaktadır.
Proje kapsamında gerçekleştirilmiş olan “yaşayan laboratuvar” deneyinin önemli hedeflerinden birisi, göçmenler
ve yerel toplum arasındaki adaptasyon ve uyum süreçlerinde hangi parametrelerin hangi tür mekânda (fiziksel
veya sanal) ve hangi boyutlarda var olabildiği veya olamadığının test edilebilmesidir. Söz konusu keşfedici analiz,
yaşayan laboratuvar deneyi ve üç ilde yapılan kapsamlı çalışmalar sonunda elde edilen bulgular, ülkemize özgü
boyutları da içerecek biçimde literatür ve uygulamalarda “kapsayıcı kent indeksi” oluşturmayı hedeflemekte ve
söz konusu indeksin mekânsal ve çok boyutsal dağılımının analizi aracılığı ile “politika ve strateji yol haritası”nı
üretebilmeyi hedeflemektedir.

">

Kentsel Mültecilerin Adaptasyon ve Uyum Süreçlerine Yeni Bir Bakış Açısı: Kapsayıcı Kent İnşası Amaçlı Sosyal İnovasyon Model

2012 yılından itibaren Suriye’den gelen kitlesel göç sebebiyle Türkiye geçiş ülkesi niteliğini değiştirerek dünyadaki en kalabalık ev sahibi ülke haline gelmiştir. Fakat bu büyüklükteki bir göç için yasal, yönetsel ve toplumsal olarak hazırlıksız yakalanılmıştır. Halbuki hem mültecilerin haklarının gözetilebilmesi için hem de yerel nüfusla kentsel yaşamda uyumlu bir geleceğin yaratılabilmesi için, gittikçe kalıcı hale gelen bu göçmen nüfusun toplumsal uyum süreçlerinin planlı biçimde yönetilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu sürecin yönetilebilmesi için yerel dinamiklerin keşfedilmesi ve yasal/yönetsel çerçevede yerel yönetimlerin etkin hale getirilmesi hayati derecede önemli bir husustur. Bu proje öncelikli olarak “kapsayıcı bir toplum olma” yönünde göçmenler ve yerel toplum arasındaki adaptasyon ve uyum süreçlerinin hâlihazırda nasıl oluştuğu ve geliştiğinin çok boyutlu, çok ölçekli ve çok mekânlı keşfedici bir araştırmaya dayalı analiz etmiştir. Söz konusu hedefe yönelik, ülkemize özgü bir kavramsal çerçeve ve bu çerçeveyi operasyonel hale getirmek üzere bir “sosyal inovasyon deneyi” gerçekleştirilmiştir. Adaptasyon ve uyum süreçlerinin karşılıklı deneyimlenmesi amacı ile örnek kentler olarak seçilen Hatay, İzmir ve İstanbul’da alt çalışma bölgelerindeki Suriyeli Göçmenler ve Yerel Topluluklar arasından seçilecek alt temsil grubu ile “yaşayan laboratuvar-living lab” yöntemi ile her üç kent için “sosyal inovasyon deneyi” gerçekleştirilmiştir. Söz konusu deneyler; i) kentsel mekânda fiziksel olarak belirli bir süre için inşa edilerek yerel toplum ve göçmen etkileşiminin analiz edilmesi, ii) web tabanlı ve akıllı mobil cihaz uyumlu platform üzerinden sanal ortamda (virtual space) yerel toplum ve göçmen etkileşiminin analiz edilmesini kapsamaktadır. Proje kapsamında gerçekleştirilmiş olan “yaşayan laboratuvar” deneyinin önemli hedeflerinden birisi, göçmenler ve yerel toplum arasındaki adaptasyon ve uyum süreçlerinde hangi parametrelerin hangi tür mekânda (fiziksel veya sanal) ve hangi boyutlarda var olabildiği veya olamadığının test edilebilmesidir. Söz konusu keşfedici analiz, yaşayan laboratuvar deneyi ve üç ilde yapılan kapsamlı çalışmalar sonunda elde edilen bulgular, ülkemize özgü boyutları da içerecek biçimde literatür ve uygulamalarda “kapsayıcı kent indeksi” oluşturmayı hedeflemekte ve söz konusu indeksin mekânsal ve çok boyutsal dağılımının analizi aracılığı ile “politika ve strateji yol haritası”nı üretebilmeyi hedeflemektedir.

___

With the mass migration from Syria since 2012, Turkey has transformed from a transit country to a host country with
the greatest number of migrants worldwide. A migration of this magnitude, however, caught Turkey unprepared
legally, administratively and socially. Both the protection of the rights of the refugees and the generation of a
future in harmony with the local population in the urban life inevitably require planned management of social
adaptation processes of this migrant population, which are increasingly becoming permanent. In order to manage
this process, the exploration of local dynamics and provision of efficient legal/administrative framework for the
local governments constitute a significant issue. At the first place, this project analyzes how the processes of
adaption and integration are currently formed and developed in the direction of “being an inclusive society” based
on a multi-dimensional, multi-scale and multi-spatial exploratory research. For this aim, the project develops a
conceptual framework specifically designed for our country and construct a “social innovation experiment” that
operationalizes this framework. For the processes of adaption and integration processes to be experienced mutually,
a “social innovation experiment” based on the “living lab” methodology is conducted with representative groups
of Syrian Migrants and Local Communities which are selected from the working areas in Hatay, Izmir and Istanbul.
These experiments include:
i) The analysis of interaction between the local community and immigrants by a temporary physical construction
in the urban space,
ii) The analysis of interaction between the local community and immigrant in the virtual space via a web-based
platform compatible with smart mobile devices.
One of the significant aims of the “living lab” experiment, which is conducted as part of the project, is to test what
kind of parameters in what kind of spaces (physical or virtual) and to what extent exist or not in the processes of
adaptation and integration between the local community and immigrants. With the help of the findings of the
experiments and workshops, the project generates an “inclusive city index” comprising dimensions specific to our
country, which aims to produce a “policy and strategy road map” through the analysis of the spatial and multi-
dimensional distribution of this index.
The total duration of the project is 28 months, comprising three different sub-teams. The project teams are
comprised of various disciplines including planning, geography, sociology, psychology, political science and public
administration, economy, information and communication technologies and law.