Bu çalışma genel olarak sınırlar, özel olarak da modern dünyanın kuruluşu ile birlikte sınırların tanımı ve niteliğine
ilişkin yaşanan değişmelere ilişkindir. Göç çalışmaları, temelde sınırı geçmiş ya da geçememiş insanların
göçmen(lik) durumları üzerine yoğunlaştığından, bu çalışmada, asıl adaletsizliğin, çatışmanın yaşandığı ve
hegemonya ilişkilerinin değişik bağlamlarda görünür olduğu, sınır ve sınır bölgesi konuları, bir literatür taraması
üzerinden ele alınmaya çalışılacak. Sınır mefhumu, Ortaçağ’dan çıkışın en önemli siyasal araçlarından birisi olarak,
yalnızca modern devletin sınırlarını değil, aynı zamanda egemenliğin sınırlarını da belirleyerek, egemenliği de
tanımlamıştır. Akabinde, belirli sınırlar belirli aidiyetlerin ve kimliklerin oluşmasını hızlandırmış böylelikle, ulus
devletler ve vatandaşlık bilincinin ortaya çıkmasını daha da kolaylaşmıştır.
Öte yandan, egemenlik, ulus devlet/vatandaş gibi kategorilerin ötesinde, modern dünyanın sınırlandırılması,
modern insanın düşüncesini kartografik hale getirmiş, mental dünyanın da belirli sınırlar içinde belirli pozisyonlara
yerleştirilmesini/yerleşmesini kolaylaştırmıştır.
Dünyanın neo-liberal dönüşümü ile birlikte, sınırlar; göçmenlik, terörizm, vatandaşlık, mültecilik, egemenlik gibi
pek çok toplumsal kategoriyi belirli ya da belirsiz hale getiren, onu kuran, bozan, hareketli ve görünmez hatlara,
alanlara dönüşmüş, tüm bu müphemlikler içinde sınır denilen şeyin, ne olduğu da belirsizleşmiştir. Dolayısıyla bu
çalışmanın bir diğer konusu da, sınır denilen bu belirsizlik alanının güncel olarak ne türden ilişkileri inşaa etmeye
çalıştığını açıklamaya çalışmak olacak.

This study is about borders in general and the changes in the definition and functions of borders with the
establishment of the modern world in particular. Since migration studies mainly focus on the (im)migrant(ion)
status of people who have crossed or not crossed the border, in this study, border and border region issues,
where the real injustice, conflict and hegemony relations are visible in different contexts, will be discussed
through a literature review. The concept of border, as one of the most important political tools of the Middle
Ages, defined not only the borders of the modern state, but also the sovereignty by determining the borders of
sovereignty. Subsequently, certain borders facilitated the formation of certain belongings and identities, thus
facilitating the emergence of nation-states and citizenship consciousnes
On the other hand, the deliminating of the World by borders, beyond the categories of sovereignty, nation-state/
citizenship, made have modern mentalities located in the spectacles of cartographic gaze. This positioning, also,
made it easier for the modern mental world to settle within certain borders.
With the neo-liberal transformation of the world, borders have turned into moving and invisible lines and areas
that make many social categories such as immigration, terrorism, citizenship, refugee, sovereignty specific or
indefinite, establishing and distorting them, and in all these ambiguities, what is called a border has become
unclear. Therefore, another subject of this study will be to try to explain what kind of relations this area of
uncertainty, called the border, is currently trying to build.

"> [PDF] Egemenliğin Sınırlarından, Göçmenlik ve Umudun Filtre Sınırlarına | [PDF] From the Borders of Sovereignity to the Filter Borders of Hope and Immigration Bu çalışma genel olarak sınırlar, özel olarak da modern dünyanın kuruluşu ile birlikte sınırların tanımı ve niteliğine
ilişkin yaşanan değişmelere ilişkindir. Göç çalışmaları, temelde sınırı geçmiş ya da geçememiş insanların
göçmen(lik) durumları üzerine yoğunlaştığından, bu çalışmada, asıl adaletsizliğin, çatışmanın yaşandığı ve
hegemonya ilişkilerinin değişik bağlamlarda görünür olduğu, sınır ve sınır bölgesi konuları, bir literatür taraması
üzerinden ele alınmaya çalışılacak. Sınır mefhumu, Ortaçağ’dan çıkışın en önemli siyasal araçlarından birisi olarak,
yalnızca modern devletin sınırlarını değil, aynı zamanda egemenliğin sınırlarını da belirleyerek, egemenliği de
tanımlamıştır. Akabinde, belirli sınırlar belirli aidiyetlerin ve kimliklerin oluşmasını hızlandırmış böylelikle, ulus
devletler ve vatandaşlık bilincinin ortaya çıkmasını daha da kolaylaşmıştır.
Öte yandan, egemenlik, ulus devlet/vatandaş gibi kategorilerin ötesinde, modern dünyanın sınırlandırılması,
modern insanın düşüncesini kartografik hale getirmiş, mental dünyanın da belirli sınırlar içinde belirli pozisyonlara
yerleştirilmesini/yerleşmesini kolaylaştırmıştır.
Dünyanın neo-liberal dönüşümü ile birlikte, sınırlar; göçmenlik, terörizm, vatandaşlık, mültecilik, egemenlik gibi
pek çok toplumsal kategoriyi belirli ya da belirsiz hale getiren, onu kuran, bozan, hareketli ve görünmez hatlara,
alanlara dönüşmüş, tüm bu müphemlikler içinde sınır denilen şeyin, ne olduğu da belirsizleşmiştir. Dolayısıyla bu
çalışmanın bir diğer konusu da, sınır denilen bu belirsizlik alanının güncel olarak ne türden ilişkileri inşaa etmeye
çalıştığını açıklamaya çalışmak olacak.

"> Bu çalışma genel olarak sınırlar, özel olarak da modern dünyanın kuruluşu ile birlikte sınırların tanımı ve niteliğine
ilişkin yaşanan değişmelere ilişkindir. Göç çalışmaları, temelde sınırı geçmiş ya da geçememiş insanların
göçmen(lik) durumları üzerine yoğunlaştığından, bu çalışmada, asıl adaletsizliğin, çatışmanın yaşandığı ve
hegemonya ilişkilerinin değişik bağlamlarda görünür olduğu, sınır ve sınır bölgesi konuları, bir literatür taraması
üzerinden ele alınmaya çalışılacak. Sınır mefhumu, Ortaçağ’dan çıkışın en önemli siyasal araçlarından birisi olarak,
yalnızca modern devletin sınırlarını değil, aynı zamanda egemenliğin sınırlarını da belirleyerek, egemenliği de
tanımlamıştır. Akabinde, belirli sınırlar belirli aidiyetlerin ve kimliklerin oluşmasını hızlandırmış böylelikle, ulus
devletler ve vatandaşlık bilincinin ortaya çıkmasını daha da kolaylaşmıştır.
Öte yandan, egemenlik, ulus devlet/vatandaş gibi kategorilerin ötesinde, modern dünyanın sınırlandırılması,
modern insanın düşüncesini kartografik hale getirmiş, mental dünyanın da belirli sınırlar içinde belirli pozisyonlara
yerleştirilmesini/yerleşmesini kolaylaştırmıştır.
Dünyanın neo-liberal dönüşümü ile birlikte, sınırlar; göçmenlik, terörizm, vatandaşlık, mültecilik, egemenlik gibi
pek çok toplumsal kategoriyi belirli ya da belirsiz hale getiren, onu kuran, bozan, hareketli ve görünmez hatlara,
alanlara dönüşmüş, tüm bu müphemlikler içinde sınır denilen şeyin, ne olduğu da belirsizleşmiştir. Dolayısıyla bu
çalışmanın bir diğer konusu da, sınır denilen bu belirsizlik alanının güncel olarak ne türden ilişkileri inşaa etmeye
çalıştığını açıklamaya çalışmak olacak.

This study is about borders in general and the changes in the definition and functions of borders with the
establishment of the modern world in particular. Since migration studies mainly focus on the (im)migrant(ion)
status of people who have crossed or not crossed the border, in this study, border and border region issues,
where the real injustice, conflict and hegemony relations are visible in different contexts, will be discussed
through a literature review. The concept of border, as one of the most important political tools of the Middle
Ages, defined not only the borders of the modern state, but also the sovereignty by determining the borders of
sovereignty. Subsequently, certain borders facilitated the formation of certain belongings and identities, thus
facilitating the emergence of nation-states and citizenship consciousnes
On the other hand, the deliminating of the World by borders, beyond the categories of sovereignty, nation-state/
citizenship, made have modern mentalities located in the spectacles of cartographic gaze. This positioning, also,
made it easier for the modern mental world to settle within certain borders.
With the neo-liberal transformation of the world, borders have turned into moving and invisible lines and areas
that make many social categories such as immigration, terrorism, citizenship, refugee, sovereignty specific or
indefinite, establishing and distorting them, and in all these ambiguities, what is called a border has become
unclear. Therefore, another subject of this study will be to try to explain what kind of relations this area of
uncertainty, called the border, is currently trying to build.

">

Egemenliğin Sınırlarından, Göçmenlik ve Umudun Filtre Sınırlarına

Bu çalışma genel olarak sınırlar, özel olarak da modern dünyanın kuruluşu ile birlikte sınırların tanımı ve niteliğine ilişkin yaşanan değişmelere ilişkindir. Göç çalışmaları, temelde sınırı geçmiş ya da geçememiş insanların göçmen(lik) durumları üzerine yoğunlaştığından, bu çalışmada, asıl adaletsizliğin, çatışmanın yaşandığı ve hegemonya ilişkilerinin değişik bağlamlarda görünür olduğu, sınır ve sınır bölgesi konuları, bir literatür taraması üzerinden ele alınmaya çalışılacak. Sınır mefhumu, Ortaçağ’dan çıkışın en önemli siyasal araçlarından birisi olarak, yalnızca modern devletin sınırlarını değil, aynı zamanda egemenliğin sınırlarını da belirleyerek, egemenliği de tanımlamıştır. Akabinde, belirli sınırlar belirli aidiyetlerin ve kimliklerin oluşmasını hızlandırmış böylelikle, ulus devletler ve vatandaşlık bilincinin ortaya çıkmasını daha da kolaylaşmıştır. Öte yandan, egemenlik, ulus devlet/vatandaş gibi kategorilerin ötesinde, modern dünyanın sınırlandırılması, modern insanın düşüncesini kartografik hale getirmiş, mental dünyanın da belirli sınırlar içinde belirli pozisyonlara yerleştirilmesini/yerleşmesini kolaylaştırmıştır. Dünyanın neo-liberal dönüşümü ile birlikte, sınırlar; göçmenlik, terörizm, vatandaşlık, mültecilik, egemenlik gibi pek çok toplumsal kategoriyi belirli ya da belirsiz hale getiren, onu kuran, bozan, hareketli ve görünmez hatlara, alanlara dönüşmüş, tüm bu müphemlikler içinde sınır denilen şeyin, ne olduğu da belirsizleşmiştir. Dolayısıyla bu çalışmanın bir diğer konusu da, sınır denilen bu belirsizlik alanının güncel olarak ne türden ilişkileri inşaa etmeye çalıştığını açıklamaya çalışmak olacak.

From the Borders of Sovereignity to the Filter Borders of Hope and Immigration

This study is about borders in general and the changes in the definition and functions of borders with the establishment of the modern world in particular. Since migration studies mainly focus on the (im)migrant(ion) status of people who have crossed or not crossed the border, in this study, border and border region issues, where the real injustice, conflict and hegemony relations are visible in different contexts, will be discussed through a literature review. The concept of border, as one of the most important political tools of the Middle Ages, defined not only the borders of the modern state, but also the sovereignty by determining the borders of sovereignty. Subsequently, certain borders facilitated the formation of certain belongings and identities, thus facilitating the emergence of nation-states and citizenship consciousnes On the other hand, the deliminating of the World by borders, beyond the categories of sovereignty, nation-state/ citizenship, made have modern mentalities located in the spectacles of cartographic gaze. This positioning, also, made it easier for the modern mental world to settle within certain borders. With the neo-liberal transformation of the world, borders have turned into moving and invisible lines and areas that make many social categories such as immigration, terrorism, citizenship, refugee, sovereignty specific or indefinite, establishing and distorting them, and in all these ambiguities, what is called a border has become unclear. Therefore, another subject of this study will be to try to explain what kind of relations this area of uncertainty, called the border, is currently trying to build.