HIRİSTİYAN TEOLOJİSİ PERSPEKTİFİNDEN KURÂN’IN OKUNUŞU VE BUNUN İSLAM KELAM’ININ GELİŞMESİNE ETKİSİ [HAKKINDA]

Son onlu yıllarda üzerinde en çok konuşulan konulardan birisidir, dinler arası diyalog ya da, medeniyetler arası diyalog… Halen çok iyi sinyaller vermeyen global dünya gidişatının da bir tür zorlamasıyla, dini metinlerden beslenmek ve, farklı ve aykırı bile olsa, bütün inançlar, medeniyetler ve ırklar arasında anlayış, hoşgörü ve birlikte yaşama ruhunu önce zihniyetlere, en önemlisi de hayata egemen kılmak isteyen bir arzunun ifadesidir de bu, aynı zamanda… Özellikle İslam Medeniyeti ile Batı Medeniyeti bağlamında düşünüldüğünde, heyecanlandırdığı kadar, yine bizleri derin düşüncelere, ümitsiz yollara; aşılmaz ‘önyargı’ dağlarına ve tarihin ‘göz yaşı’ vadilerine de savuran büyük serüven… Öyleyse, Medeniyetler arası/ya da Dinler arası diyalog yolunda, aşırı ümit ve iyimserlikle, dondurucu ön yargı ve ümitsizlik tepeleri arasında hangi noktada durulmalı? Taraflardaki olumsuzluk ve ümitsizliğin, temel dinî referansları nelerdir? Aşılmaz zirvelere rağmen, hangi ümit ve iyimserlik tohumlarını diri tutabiliriz? Olumsuz gözüken şeyler kimi zaman olumlu ve umulmadık neticeler verebilir mi? İslâm kelamının başlangıç evresi için böyle bir şey var mıdır? İşte, bir beyin fırtınasına davetiye olarak durmaktadır Nasr Hâmid Ebû Zeyd’in bu çeviri yazısı.