OSMANLI MERKEZ TEŞKİLATINDA ULEMANIN MANSIBININ ŞEYHÜLİSLAM VE KADI KARARLARI BAĞLAMINDA TAHLİLİ

Mutlâkî yetkinin hükümdara ait olduğu Osmanlı Devleti’nde yönetim merkezden icra edilmekteydi. Buna binaen de ülkeyi idare etme hakkı Osmanlı soyundan gelen ve hükümdar olabilecek kişilere aitti ve başka bir aileye verilemezdi. Osmanlı merkez teşkilatı bütün idarenin başında olan hükümdar ve onun sarayı çerçevesinde şekil almaktadır. Merkezi yönetim biçimini oluşturan bu idare şeklinde yönetimin bütün unsurları başkenttedir. Bu unsurlar ise tepede hükümdar olmak üzere Divan-ı Hümayun’dur. Hükümdarların yetkileri şer’i ve örfi kurallara dayanırdı. Örfe uygun kurallar ki bunlar sosyal ve ekonomik hayatı düzenlerdi. Hükümdar ağzından yazılır ve bunlara kanunname, ferman tesmiye edilirdi. Osmanlı hükümdarları hukuka riayet etmişler, hukuk-u şeriattan ayrılmamaya çalışmışlardır. Şeriatın hüküm koyduğu bir alan ya da konuda hükümdarın yeni bir düzenleme yapma yetkisi yoktur. Bundan dolayıdır ki hükümdarın otoritesi ulemanın onayı ile sınırlandırılmaktadır. Hükümdarın yetkileri İslam hukukunun koyduğu ölçüleri aşmamış ve hükümdarlar karar noktasında iktiza ettiğinde ulemadan faydalanmış, kararların şeriata tenasübü hususunda şeyhülislamdan onay almışlardır. Osmanlı Devleti’nde bütün dini meseleler ve işler ilmiye sınıfı ve bu sınıfın en yüksek mansıbında bulunan şeyhülislam tarafından yürütülmüş, hukuki işler ise kadılarca şer’i ve örfi kanunlar çerçevesinde karara bağlanmıştır. Fatih kanunnamesinde şeyhülislamdan ulemanın başı olarak bahsedilmektedir. Bu mansıp şeyhülislamların fetva verme vazifesine ve liyakatine sahip olmalarına binaen bu yüksek mertebelerine hürmeten ihzar edilmişti. Hükümdar ve divan yapacağı işlerin dine uygun olup olmadığı konusunda şeyhülislamdan fetva almıştır. Bu fetva bazen hükümdar kararlarına uyarken bazen de muarız olmuştur.

___

  • Prof. Dr. Sebahattin SAMURYrd. Doç. Dr. Yılmaz ÇELİK