Buğday, dünyada tahıllar içinde en yaygın olarak kullanılanıdır. Yirminci yüzyılın başından beri dünyada buğday üretimi iki misli artmıştır. Buğdaydaki protein organizmanın yeterli protein sentezi için istediği amino asit dengesinden yoksun olup lisin birinci derecede sınırlı amino asittir. Bundan dolayı buğdayın protein değerini gerek miktar, gerekse kalite yönünden artırma araştırmaları ilk defa 1944 de Meksika’da daha sonra 1956 da Amerika Birleşik Devletleri’nde başlatılmıştır. Uzun süren çalışmalar sonucu protein miktarı %25’e varan türler geliştirilmiş ve bazı türlerin melezlenmesinden az da olsa lisin miktarında artma kaydedilmiş, ürün veriminin ve yeni türlerden hazırlanan yiyeceklerde de yeme kalitesinin giderek ıslah edildiği, görülmüştür. İnsanlarda yapılan metabolik araştırmalarda buğday diyetlerinde toplam günlük azot miktarını artırarak veya diyetin amino asit dengesini düzelterek buğday proteinin organizmada daha elverişli kullanımının sağlandığı tesbit edilmiştir. 

Wheat is the world’s most widely cultivated food plant. Since the beginning of the present century, world wheat production has more than doubled. The protein in wheat has less than ideal amino acid balance needed to make the maximum protein useable by the human body. Lysine is theoretically the first limiting amino acid in wheat. Genetic studies were started to enhance wheat protein quality and quantity in Mexico and in the United States, in 1944 and 1956, respectively. An increased protein content by as much as 25 Per cent by breeding and some improvement in amino acid balance suggest that gene can be effectively used in some wheat varieties without depressing yield and baking quality. Studies in humans also indicate that improvement in value of wheat as a source of protein can be achieved by either improvement in amino acid proportionality pattern or by increase in total nitrogen content. For this purpose, genetic supplementation methods may be used.