Milenyum Öncesi Oyun Yazarlığımızda Eskatoloji Mitleri

Doksanlı yılları tarihçiler ‘en uzun on yıl’ olarak tanımlıyor. Küreselleşme ekseninde dünyanın kocaman bir köy olarak kodlanması, etnik, dinsel, ırksal her türden öznelliğin bu ‘global köyün’ bir alt birimi olarak değerlendirilmesi gereği, uluslara ait sınırların kalkması, küresel pazarın ürünlerinin tüm sınırları aşıp en ücra köylere kadar ulaşması, iletişim teknolojilerindeki muhteşem ilerlemelerin bir ağ gibi dünyayı sarması ve bu ağın kamusal ya da bireysel mahremiyet açısından sınır tanımazlığı baş döndürücü bir hızla oldu. Bu yıllarda o zaman için gelecek olan (yani şu an içinde bulunduğumuz) binyıla ait kaygıların, umutsuzlukların, distopik düşüncelerin tüm dünyada bir ortaklık kurduğunu gördük. Bu bağlamda ben de Türk oyun yazarlığını inceleyen doktora tezi çalışmam esnasında küresel bir yaklaşım olduğunu gördüm. Bu yaklaşımın önce “binyılın sonu eşittir dünyanın sonu” kaygısına dayandığını düşündüm. Yazar tarafından kıyamet düşüncesinin mitsel kökleri incelenmeksizin hızla yazılan bu oyunların aslında tematik olarak eskatolojik mitlere bağlığını ise doktora tezimden çok sonra fark ettim. Tekrar geri dönerek doksanların tam bitiminde yazılmış üç oyunu dramatik açıdan analiz ettim. Betimleme modeline dayalı nitel analiz yöntemiyle elde ettiğim verileri yapıya ilişkin (kurgusallık), içeriğe ilişkin (eskatolojik mitlerle ilişki kurma biçimi) ve estetik boyut (yazarların sanatsal özgünlüğü) noktasında değerlendirdim. Bu inceleme özgün yazar sorunu yaşayan ve kendi gerçekliğini ve konusunu üretme sıkıntısı olan tiyatromuz için lokal bir sorun inceleme niteliği taşır. Yüzey estetiği ve dünyanın temasını ithal etme noktasında meseli kendinin kılma, sorunsallaştırma ve tartışma, düşünceyi derinleştirme pratiğini öneriyorum. Çünkü incelediğim oyunlarda eskatolojik mit olarak ele alınabilecek kadar kadim bir tema olan kıyamet, sadece ithal edilen bir olguya indirgenmiştir. Oyun yazarları İsa Mesih gibi Hıristiyanlık figürlerini, nükleer ve kozmik felaket olasılıklarını küreselleşme etkisinde okurlar. Dünyanın ortak fikirlerini, köklere bakış biçiminde okumak oyun yazarlığımızın özgünlüğünü sağlayacak etmenlerden biridir.

Eschatology Myths In Pre-Millennium Playwriting

The nineties are defined by historians as ‘the longest decade’. With the world being coded as a huge village along the axis of globalization, the need for all ethnic, religious, and racial subjectivities to be evaluated as a sub-unit of this ‘global village’, the abolition of national borders, products of the global market reaching beyond the borders of the farthest villages, and magnificent advances in communication technologies have developed at a dizzying speed and has encompased the world like a web, with no public or individual boundaries pertaining to privacy. With this in mind, , I saw that there was a global approach in Turkish playwriting. First I thought that this approach was based on the concern regarding the end of the millennium equaling the end of the world. Long after I completed my doctoral dissertation, I quickly realized that these plays were in fact thematically tied to eschatological myths, without any mythological basis by the authors. I analyzed three plays written in the late nineties from a dramatic perspective. I reviewed the data obtained by the qualitative analysis method based on descriptive model in terms of structure (fictionality), content (the relation to eschatological myths), and the aesthetic dimension (the author’s artistic originality ). This review constitutes an evaluation of authors struggling to produce their own original work, their own reality and subjects, which is a local problem for our theater. At the point of importing surface aesthetics and the world’s theme, I suggestmaking the parable one’s own, by discussing and problematizing with in-depth thought. In the plays I have studied, the apocalypse, which is an ancient theme considered to be an eschatological myth, is reduced to an imported phenomenon. On the other hand, playwriters read about Christian figures like Jesus Christ and the possibilities of nuclear and cosmic catastrophe under the influence of globalization. Reading common ideas of the world as a path to its roots will ensure the originality of our authorship.

___

  • Ağkaya, O. (2016). Ütopya ve distopya: Siyasetin edebiyat üzerindeki etkisi. MCBÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 14 (4): 23-48. Doi: 10.18026/cbayarsos.280053.
  • Altun, I. Ç. (2020). Tarihin sonu olgusu ve eskatologya mitleri. Milli Folklor, 128, 28-40.
  • Ağkaya, O. (2016). Ütopya ve distopya: siyasetin edebiyat üzerindeki etkisi. MCBÜ Sosyal Bilimler Dergisi.
  • Altun, I. Ç. (2020). Tarihin sonu olgusu ve eskatologya mitleri. Milli folklor.
  • Canova, C. (2001). Toplu oyunları. Mitos Boyut.
  • Canova, C. (2001). Toplu oyunları. Mitos Boyut.
  • Çınaroğlu, M. (2008). Türk kültüründe eskatoloji mitlerine dair bir inceleme. Kocaeli Üniversitesi. Dictionary, W. (Erişim tarihi: 15/12/2021).
  • Efil, Ş. (2006). Olası kıyamet senaryoları hakkında bazı bilimsel ve felsefi mülahazalar. Ekev Akademi dergisi.
  • Engin Erim, M. (1999). Ormanda. Ödüllü oyunlar. Mitos boyut.
  • Hamonic, W. (2017). Global catastrophe in motion pictures as meaning and message: The functions of apocalyptic cinema in Americanfilm. Journal of religion & film.
  • Kayabaşı, O. A. (2016). Türk mitolojisinde eskatoloji mitleri. folklor /edebiyat, 22, 86, 167-180.
  • Öztürk, H. (1999). Konuk. Devlet Tiyatroları dramaturji bürosu metni.