Bilindiği gibi Atatürk devrimleri belli ve özgün bir öğretiye ya da programa dayanmaksızın gerçekleştirilmiş, batının siyasal gelişim ilkeleri benimsenmiştir. Bununla birlikte Cumhuriyetin siyasi elitleri, toplumu gerilikten kurtarmanın ve topyekün ekonomik kalkınmanın yollarım aramaktan geri durmamışlardır. Bu arayışlar dolayısıyla Cumhuriyet’in kuruluşunu takip eden dönem, Atatürk devrimlerinin niteliğini ve ideolojisini tanımlama amacı güden ve yakın tarihimizde izler bırakan tartışmalara tanık olmuştur. Bu tartışmaları tek bir kategoride değerlendirmek güçtür. Çalışmaları ile bu tartışmalara hem konu, hem de taraf olan Kadro Hareketi’nin üzerine eğildiği sorunlar, merkez-çevre ilişkilerinin siyasal yapı üzerindeki etkileri açısından düşündürücüdür. Bu çalışmada, toplumsal ve siyasal değişimin pek çok nüansının kesiştiği bir dönem içinde oluşan Kadro hareketinin bu değişime bakışı ele alınacaktır.