ANAYASAL DEVLETIN ORTAYA ÇIKIŞININ SOSYO-EKONOMIK TEMELLERI VE ANAYASAL DEVLETTE TOPLUMSAL AZINLIKLAR

ÖzetGeleneksel toplumlarda insanlar cemaatler halinde yaşamaktaydılar. Sıradan bir fert neredeyse bütün sosyalilişkilerini bulunduğu cemaat içerisinde gerçekleştiriyordu: Ekonomik, hukuki, dini, ailevi ilişkiler vs. Siyasiilişkilerine onun yerine bakan kabile liderleri, feodal beyler, ayanlar vs. vardı. Bir ülkenin toprakları içerisindekicemaatlerin o ülkenin yönetimine siyasi bağımlılığı söz konusuydu belki ama, hukuki ve dini yönden bağımsızoldukları söylenebilirdi. Hatta çoğu kez ekonomik açıdan da kendi kendine yeten kapalı bir sistemlerivardı ve siyasi yönden bağlı oldukları devlete kârlarından sadece vergi vermekle yükümlüydüler. Ne ekip biçtikleri,elde ettikleri kârı nereye harcadıkları kendilerini ilgilendirirdi. Yeter ki düzenli olarak vergilerini versinlerdi.Böyle parçalı bir sosyal yapıda, büyük ölçüde özerkliği haiz cemaatlerin fertleri homojen bir görünüm arzediyordu. Dolayısıyla bir cemaate mensup bir ferdin, kendini yabancı, azınlık hissetmesi söz konusu değildi.Modern dönemde, eskiden küçük insan gruplarını bir arada tutan geleneksel bağların erimesiyle ulus kavramınınön plana çıktığına şahit oluyoruz. Artık insanlar belli bir kara parçası üzerinde ulus devlet çatısı altındayaşamaktadırlar. Dolayısıyla geleneksel bağların yerine artık “ulus” insanları bir arada tutan tutkal vazifesigörmektedir. Artık merkezî ulus devlet içinde, cemaatler özerk hukuki statülerini kaybetmişlerdir. Yasamaorganı tektir ve yasama faaliyeti bütün ülke topraklarında geçerli olacak şekilde icra edilmektedir; keza ulusdevletin mahkemeleri de tek tiptir, yani meclisin yaptığı yasalarla bağımlıdırlar. Artık cemaatlerin kendine hasmahkemeleri yoktur, uyuşmazlıkların çözümü cemaatin kendi içinde hallettiği bir faaliyet değil, ulus devletinorganları vasıtasıyla resmiyete kavuşturduğu bir süreçtir. Dolayısıyla burada farklı kültürden, etnik kökenden,dinden insanların ulus devlet yapısı içinde tek bir hukuk sistemine bağlı olarak yaşamak zorunda olduklarınıgörüyoruz. Eğer hukuku, bir yönden, insanların hak ve özgürlüklerini, yaşam tarzlarını güvence altınaalan bir kurum olarak tanımlarsak, bir ulus devlette azınlıkta kalanların yasama organında çoğunluğu oluşturmadıkçaya da meclisteki diğer grupları ikna etmedikçe, kendilerine has özelliklerinin üzerine hukuki birçatı çatmaları mümkün olmaz. Dolayısıyla burada yasama faaliyeti azınlıkların haklarını ve özgürlüklerini korumakaçısından yetersiz kalmaktadır. İşte bu nedenle, ulus devlette çoğunluğa karşı azları korumak, devletiniktidarını sınırlandırmak için, yasama organını kendisine aykırı şekilde kanun yapamayacağı bir anayasaile bağlama gereği duyulmuştur.

SOCIO-ECONOMIC FOUNDATIONS OF THE EMERGENCE OF THE CONSTITUTIONAL STATE AND SOCIAL MINORITIES IN THE CONSTITUTIONAL STATE

AbstractIn traditional societies, people live in communities. An ordinary individual was performing in the communitywhere he had almost all social relations such as economic, legal, religious, family relations etc. Therewere tribal leaders, feudal bears, verses, etc., who look at political relations instead. The congregations inthe territories of an country might have said that they were politically addicted to the rule of that country,but they could have said that they were independent of the legal and religious direction. In fact, they oftenhad a self-contained closed system, often economically, and were only obliged to pay taxes on their politicalprofits from the state they were affiliated with. What team members were interested in was that theywere paying for the profit they had earned as long as they had paid their taxes regularly. In such a fragmentedsocial structure, the members of the congregations with a large degree of autonomy had a homogeneousappearance. Therefore, it was not possible for a member of a congregation to feel a foreign or minority.In the modern era, we are witnessing that the concept of the nation has come to the forefront of the traditionalbonds that formerly held small groups of people together. Now people live on a particular piece ofland under the roof of a nation state. Hence, instead of traditional ties, the “nation” now sees the glue holdingpeople together. Now, within the central nation-state, congregations have lost their autonomous legalstatus. The legislature is regulated and legislative action is carried out on all the territories of the country;also the courts of the nation-state are one-sided, in other words, they are subject to the laws of the parliament.There is no longer the courts of their own, the solution of the disputes is a process that the communityhas settled through the organs of the nation state, not an activity that the community has taken care ofitself. Therefore, we see here that people from different cultures, ethnic origins and ethnicities have to liveunder a single legal system within the nation-state structure. If law is defined as an institution that securesrights and freedoms of people and lifestyles from one side, it is not possible for legal status to overlie theirparticular characteristics unless minorities in a nation state constitute a majority in the legislature or convinceother groups in the parliament. Hence, legislative action here is insufficient to protect the rights andfreedoms of minorities. For this reason, it has been heard that in order to protect the minorities against themajority in the nation state and to limit the power of the state, the legislative organ must be bound by aconstitution which parliament can not make law against it.

___

  • Akal, C. B. (2004). Varolma Direnci ve Özerklik, Ankara, Dost Kitabevi.
  • Coşkun, V. (2009). Ulus Devletin Dönüşümü ve Meşruluk Sorunu, Ankara, Liberte Yayınları.
  • Fromm, E. (2016). Freud Düşüncesinin Büyüklüğü ve Sınırları, çev. Aydın Arıtan İstanbul, Say Yayınları.
  • Fromm, E. (2016). İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri, çev. Şükrü Alpagut, Say Yayınları.
  • Fromm, E. (2016). Marks’ın İnsan Anlayışı, Çev. Kaan Öktem, İstanbul, Say Yayınları.
  • Fromm, E. (2016). Özgürlükten Kaçış, Çev. Şemsa Yeğin, İstanbul, Say Yayınları.
  • Fromm, E. (2016) Yeni Bir İnsan Yeni Bir Toplum, çev. Necla Aral, İstanbul, Say Yayınları.
  • Giddens, A. (2000). Sosyoloji, Çev. Hüseyin Özel, Cemal Güzel, Ankara, Ayraç Yayınevi.
  • Gözler, K. (2015). Devletin Genel Teorisi, Bursa, Ekin Yayıncılık.
  • Güngör, E. (2000) Ahlak Psikolojisi ve Sosyal Ahlak, Ötüken Neşriyat.
  • Özbudun, E. (2017). Anayasalcılık ve Demokrasi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
  • Schopenhauer, A. (2016). Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine, Çev. Ahmet Aydoğan, İstanbul, Say Yayınları.
  • Turhan, M. (1997). Anayasal Devlet, İstanbul, Gündoğan Yayınları.
  • Yazıcı, S. (2009). Demokratikleşme Sürecinde Türkiye, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul.
  • Wacks, R. (2013). Hukuk Felsefesine Kısa Bir Giriş, Çev. Engin Arıkan, İstanbul, Tekin Yayınevi.
  • https://www.youtube.com/watch?v=u_EAZ78lqaU