Hz. İbrahim’in İmanı ve Tevhid Mücadelesi

Peygamberler atası olarak da anılan Hz. İbrahim, tüm inananların bilincinde kendisine üstün bir yer edinmiş tevhid mücadelesinin önderi olmuş bir peygamberdir. O, Kur’an’ın da açıkça belirttiği üzere, her zaman tek bir Tanrı’ya inanmış, hiçbir zaman Allah’a ortak koşmamıştır. O, Allah’ın, dünyada kendisini elçi olarak seçtiği; kendisine hidayet, dürüstlük ve bilgi gücü (rüşd) verdiği ve böylece kendisini insanlara imam, yani önder yaptığı bir peygamberdi. O, “doğru sözlü, dosdoğru (sıddîk) bir peygamber”, katı kalpli olmayan, “yumuşak huylu, içli ve kendisini Allah’a adamış bir insandı.” “Verdiği nimetlerden dolayı Allah’a şükreden”, misafirperver, sözünün eri vefakâr bir insan, görevini tam olarak yerine getirdiği için, Allah’ın, kendisini insanlara örnek yaptığı bir peygamberdi. Nitekim bütün bu özellikleri ve mücadelesiyle o, tek başına bir ümmet, her iyiliği kendi kişiliğinde toplayan önder bir kişilikti. Bütün bu güzel kişilik özelliklerine sahip olan Hz. İbrahim, önce babasından başlamak üzere, halkına ve nihayet kendi döneminin ileri gelen yöneticilerine karşı iman ve tevhit mücadelesi vermişti

The Faith of Abraham and His Struggle for Tawhid

Abraham, also known as the patriarch, is a great prophet who pioneered the efforts towards establishing the doctrine of divine oneness (tawhid), thereby gaining a unique place in the hearts of the faithful. As the Qur’an openly testifies, he always believed in one deity and never attributed associates to Allah, who chose him as a messenger in the world and gave him guidance and righteousness, thus making him a leader (imam) for humanity. Abraham “was a man of truth and a prophet,” and he “was mild, imploring, and penitent.” He was a man who “showed gratitude to Allah for His favors,” and who is hospitable, a loyal man of his words, and a prophet whom Allah made a leader upon fulfilling his duties. Because of all these qualities and the struggle he put on, he is deemed an ummah by himself and was a leading personality who collected all goodness in himself. He was a great prophet for struggling against his own father first and then the ruling elite of his time about belief in God and the doctrine of Tawhid