Lohusalık Sendromu (al ana/alkarısı/albastı)’nun Eskiçağ Yakındoğu Toplumlarının Kültürlerindeki İzleri: Lilith Gerçeği

İnsanoğlu tarihi boyunca zihin gücü ve tecrübesiyle ispat edemediği olgu ve olayları inancının varlık dünyasında anlamlı bir yere oturtmaya çalışmıştır. Ancak dini düstur olarak kabul edilen bazı inanmalar ya da öz kültür içerisine sirayet etmiş olan uygulamalar aklın öngördüğü yolda hiçbir karşılık bulamamıştır. Yine de batıl olarak nitelendirilen bu inanma ve uygulama harmanı toplumları topyekûn ya da bireysel olarak bir şekilde tesiri altına alma kudretti göstermiştir. Bu bağlamada batıl inanç algısının oluşumu ve günümüze kadar olan seyri çalışmamızın temel amacını oluşturmaktadır.  Bunu gerçekleştirmek adına konu genel hatlarıyla irdelenip, özelinde halk dilinde albasması yani tıbbı literatürdeki karşılığı ile postpartum sendrom’a getirilmeye gayret edilecektir. Bununla birlikte lohusa kadın-yeni doğan üzerinde gerçekleşen ve albasması olarak nitelendirilen bu hal değişikliğinin mitolojik düşünce ve özellikle Lilith Efsanesi ile olan bağlantısı tespit edilecektir. Ayrıca Lilith Efsanesi’nin Eski Yakındoğu Toplumlarının kültürlerinde ortaya çıkışı ve öz varlığını muhafaza etmek için Yahudilik öğretisi içerisine neden ve nasıl sirayet ettiği incelenecektir. Nihayetinde bugün bizlerin batıl olarak gördüğü bu itikadın neden binyıllar boyu insanlık için bir realite olarak kabul edildiği tespit edilmeye çalışılacaktır. 

Traces of Puerperal Syndrome (al ana/alkarısı/albastı) on Ancıent Near East Socıety Cultures: a Fact of Lılıth

Mankind tried to attach meaning to the events and phenomena through religious beliefs when they could not prove them by their mental power and life experience. However, some of the beliefs that are accepted as religious principles or practices that have penetrated into the self-culture have found no response on the path predicted by reason. However, some of the beliefs that are accepted as religious principles or practices which penetrated into the self-culture have found no response on the path the mind proposed. Nevertheless, such beliefs and practices which are described as superstitious influenced the whole society or individuals. In this context, the formation of perceptions regarding superstitions perception and its progress to the present day constitute the main purpose of our study. In order to accomplish this, the subject will be investigated in general terms, and in particular, the puerperal syndrome will be the focus. Additionally, effecting the puerperal mother and new born, the puerperal syndrom’s relationship with the mythological thought and especially with the legend of Lilith will be investigated. Next, the arise of the legend of Lilith in the cultures of ancient Near East societies and how and why this legend manifested itself in the doctrine of Judaism to preserve its existence will be examined. Finally, why this belief which we see today as superstition is accepted as a reality for humanity for millennia will be under investigation.

___

  • KRAMER, S. N, Tarih Sumer’de Başlar, (Çev. Muazzez İlmiye Çığ), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1998. KÜÇÜK, M. A, “Geleneksel Türk Dini’ndeki ‘Ana / Dişil Ruhlar’a Mitolojik Açıdan Bakış”, Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 1, S.1, (2013): 105-134. MARAKOĞLU, K, ÖZDEMİR, S. ve ÇİVİ, S, “Postpartum Depresyon”, Türkiye Klinikleri J Med 29, S. 1, 2009, 206-214. OSHEROW, M, “The Dawn of a New Lilith: Revisionary Mythmaking in Women's Science Fiction”, NWSA Journal 12, S. 1, (2000): 68-83. ÖCAL, P. ve GÜRALP, O, “Puerperium (Lohusalık)”, Klinik Gelişim 21, S. 1, (2008): 43-46. ÖGCEM, E, “İnsan-Doğa İlişkisinde Ahlaki Bir Neden Olarak Tanrı Faktörü”, İnsan Ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi 5, S. 8, (2016): 2950-2962. ÖZCAN, H., TAŞIN, C., TANDOĞAN, M. ve ÖZAKŞİT, G, “Uyku Esnasında Orgazm Olan İki Kadın”, Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, S. 25, (2012): 187-188.