1923 yılı, Cumhuriyet'in ilanından sonra, Atatürk'ün müzik kültürüne getirdiği Batılılaşma politikası sonucunda çağdaş Türk müziğinde ulusal akımlar ortaya çıkmaya başladı. Türkiye'de birinci kuşak bestecileri Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Ahmed Adnan Saygun ve Necil Kâzım Akses idi. Bu besteciler arasında Ferit Alnar, Doğu ve Batı müzik sentezini yalnızca müzik formlarında ve makamsal yapıda değil, aynı zamanda Türk müziği çalgılarını da senfonik orkestraya dâhil etmekle oluşturdu. F. Alnar'ın 1946 yılında bestelediği ve 1951 yılında seslendirilen Kanun Konçertosundan sonra Çağdaş Türk Müziğinde Türk müziği çalgıları için yazılan eserler sadece 1980'li yıllardan sonra ortaya çıkmaya başladı. Böylece, 40 yıllık bir aradan sonra Münir Nurettin Beken'in "Ud Konçertosu" (1987-1990), "Dino ile Ceren" (orkestra ve Türk çalgılar için süit), "Gerdaniye Türkü" (orkestra ve Türk çalgıları), Oğuzhan Balcı'nın "Solo Enstrümanları İçin Kemençe Konçertinosu" (kemençe ve yaylı sazlar için), Fazıl Say'ın 7 bölümlük "İstanbul Senfonisi" (6 Şubat 2008), Ney Konçertosu (2012) vs. ortaya çıktı. Bu eserler arasında F. Say'ın "İstanbul Senfonisi" ister makamsal isterse de yapısallığı ile en dikkat çekenlerdendir. Bu çalışmada, Çağdaş Türk Müziğinde Doğu ve Batı sentezini sadece makamsal değil, aynı zamanda Türk müziği çalgılarıyla da ortaya koyan Fazıl Say'ın "İstanbul Senfonisi"nin genel ve makamsal analizi yapılmakta ve bestecinin geleneksel ve çağdaş Türk müziğine olan bakış açısı incelenmektedir
In 1923, after the proclamation of the republic, as a result of the westernization policy Atatürk brought to the music culture, national movements had begun to emerge in Turkish music. In Turkey, first generation composers were Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Ahmed Adnan Saygun and Necil Kâzım Akses. Among these composers, Ferit Alnar formed East and West music syntheses not only in music forms and modal structure but also including Turkish musical instruments to the symphonic orchestra. After the Qanun concerto composed by F. Alnar in 1946 and performed in 1951, in contemporary Turkish music, works that are written for Turkish musical instruments started to emerge only after the 1980s. In this way, after a period of 40 years Münir Nurettin Beken’s “Ud concerto” (1987–1990), “Dino ile Ceren” (suitable for orchestra and Turkish instruments), “Gerdaniye Türkü” (orchestra and Turkish instruments), Oğuzhan Balcı’s “Kemancha concerto for solo instruments” (for kemancha and string), Fazıl Say’s “İstanbul symphony” comprised of 7 movements (6 February 2008), “Ney concerto” (2012) are emerged. Among these pieces, F. Say’s “İstanbul symphony” is one of the most conspicuous one in both its being modal and structural. In this study, general and modal analyses of Fazıl Say’s “İstanbul symphony” that reveals East and West syntheses in Turkish music not only modal but also with traditional instruments are made, and composer’s perspective to traditional and contemporary Turkish music is examined "> [PDF] FAZIL SAY’IN “İSTANBUL SENFONİSİ”NDE GELENEKSEL VE ÇAĞDAŞ TÜRK MÜZİĞİ UNSURLARININ İNCELENMESİ | [PDF] AN ANALYSES OF TRADITIONAL AND CONTEMPORARY TURKISH MUSIC ELEMENTS IN FAZIL SAY’S “ISTANBUL SYMPHONY” 1923 yılı, Cumhuriyet'in ilanından sonra, Atatürk'ün müzik kültürüne getirdiği Batılılaşma politikası sonucunda çağdaş Türk müziğinde ulusal akımlar ortaya çıkmaya başladı. Türkiye'de birinci kuşak bestecileri Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Ahmed Adnan Saygun ve Necil Kâzım Akses idi. Bu besteciler arasında Ferit Alnar, Doğu ve Batı müzik sentezini yalnızca müzik formlarında ve makamsal yapıda değil, aynı zamanda Türk müziği çalgılarını da senfonik orkestraya dâhil etmekle oluşturdu. F. Alnar'ın 1946 yılında bestelediği ve 1951 yılında seslendirilen Kanun Konçertosundan sonra Çağdaş Türk Müziğinde Türk müziği çalgıları için yazılan eserler sadece 1980'li yıllardan sonra ortaya çıkmaya başladı. Böylece, 40 yıllık bir aradan sonra Münir Nurettin Beken'in "Ud Konçertosu" (1987-1990), "Dino ile Ceren" (orkestra ve Türk çalgılar için süit), "Gerdaniye Türkü" (orkestra ve Türk çalgıları), Oğuzhan Balcı'nın "Solo Enstrümanları İçin Kemençe Konçertinosu" (kemençe ve yaylı sazlar için), Fazıl Say'ın 7 bölümlük "İstanbul Senfonisi" (6 Şubat 2008), Ney Konçertosu (2012) vs. ortaya çıktı. Bu eserler arasında F. Say'ın "İstanbul Senfonisi" ister makamsal isterse de yapısallığı ile en dikkat çekenlerdendir. Bu çalışmada, Çağdaş Türk Müziğinde Doğu ve Batı sentezini sadece makamsal değil, aynı zamanda Türk müziği çalgılarıyla da ortaya koyan Fazıl Say'ın "İstanbul Senfonisi"nin genel ve makamsal analizi yapılmakta ve bestecinin geleneksel ve çağdaş Türk müziğine olan bakış açısı incelenmektedir "> 1923 yılı, Cumhuriyet'in ilanından sonra, Atatürk'ün müzik kültürüne getirdiği Batılılaşma politikası sonucunda çağdaş Türk müziğinde ulusal akımlar ortaya çıkmaya başladı. Türkiye'de birinci kuşak bestecileri Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Ahmed Adnan Saygun ve Necil Kâzım Akses idi. Bu besteciler arasında Ferit Alnar, Doğu ve Batı müzik sentezini yalnızca müzik formlarında ve makamsal yapıda değil, aynı zamanda Türk müziği çalgılarını da senfonik orkestraya dâhil etmekle oluşturdu. F. Alnar'ın 1946 yılında bestelediği ve 1951 yılında seslendirilen Kanun Konçertosundan sonra Çağdaş Türk Müziğinde Türk müziği çalgıları için yazılan eserler sadece 1980'li yıllardan sonra ortaya çıkmaya başladı. Böylece, 40 yıllık bir aradan sonra Münir Nurettin Beken'in "Ud Konçertosu" (1987-1990), "Dino ile Ceren" (orkestra ve Türk çalgılar için süit), "Gerdaniye Türkü" (orkestra ve Türk çalgıları), Oğuzhan Balcı'nın "Solo Enstrümanları İçin Kemençe Konçertinosu" (kemençe ve yaylı sazlar için), Fazıl Say'ın 7 bölümlük "İstanbul Senfonisi" (6 Şubat 2008), Ney Konçertosu (2012) vs. ortaya çıktı. Bu eserler arasında F. Say'ın "İstanbul Senfonisi" ister makamsal isterse de yapısallığı ile en dikkat çekenlerdendir. Bu çalışmada, Çağdaş Türk Müziğinde Doğu ve Batı sentezini sadece makamsal değil, aynı zamanda Türk müziği çalgılarıyla da ortaya koyan Fazıl Say'ın "İstanbul Senfonisi"nin genel ve makamsal analizi yapılmakta ve bestecinin geleneksel ve çağdaş Türk müziğine olan bakış açısı incelenmektedir
In 1923, after the proclamation of the republic, as a result of the westernization policy Atatürk brought to the music culture, national movements had begun to emerge in Turkish music. In Turkey, first generation composers were Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Ahmed Adnan Saygun and Necil Kâzım Akses. Among these composers, Ferit Alnar formed East and West music syntheses not only in music forms and modal structure but also including Turkish musical instruments to the symphonic orchestra. After the Qanun concerto composed by F. Alnar in 1946 and performed in 1951, in contemporary Turkish music, works that are written for Turkish musical instruments started to emerge only after the 1980s. In this way, after a period of 40 years Münir Nurettin Beken’s “Ud concerto” (1987–1990), “Dino ile Ceren” (suitable for orchestra and Turkish instruments), “Gerdaniye Türkü” (orchestra and Turkish instruments), Oğuzhan Balcı’s “Kemancha concerto for solo instruments” (for kemancha and string), Fazıl Say’s “İstanbul symphony” comprised of 7 movements (6 February 2008), “Ney concerto” (2012) are emerged. Among these pieces, F. Say’s “İstanbul symphony” is one of the most conspicuous one in both its being modal and structural. In this study, general and modal analyses of Fazıl Say’s “İstanbul symphony” that reveals East and West syntheses in Turkish music not only modal but also with traditional instruments are made, and composer’s perspective to traditional and contemporary Turkish music is examined ">

FAZIL SAY’IN “İSTANBUL SENFONİSİ”NDE GELENEKSEL VE ÇAĞDAŞ TÜRK MÜZİĞİ UNSURLARININ İNCELENMESİ

1923 yılı, Cumhuriyet'in ilanından sonra, Atatürk'ün müzik kültürüne getirdiği Batılılaşma politikası sonucunda çağdaş Türk müziğinde ulusal akımlar ortaya çıkmaya başladı. Türkiye'de birinci kuşak bestecileri Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Ahmed Adnan Saygun ve Necil Kâzım Akses idi. Bu besteciler arasında Ferit Alnar, Doğu ve Batı müzik sentezini yalnızca müzik formlarında ve makamsal yapıda değil, aynı zamanda Türk müziği çalgılarını da senfonik orkestraya dâhil etmekle oluşturdu. F. Alnar'ın 1946 yılında bestelediği ve 1951 yılında seslendirilen Kanun Konçertosundan sonra Çağdaş Türk Müziğinde Türk müziği çalgıları için yazılan eserler sadece 1980'li yıllardan sonra ortaya çıkmaya başladı. Böylece, 40 yıllık bir aradan sonra Münir Nurettin Beken'in "Ud Konçertosu" (1987-1990), "Dino ile Ceren" (orkestra ve Türk çalgılar için süit), "Gerdaniye Türkü" (orkestra ve Türk çalgıları), Oğuzhan Balcı'nın "Solo Enstrümanları İçin Kemençe Konçertinosu" (kemençe ve yaylı sazlar için), Fazıl Say'ın 7 bölümlük "İstanbul Senfonisi" (6 Şubat 2008), Ney Konçertosu (2012) vs. ortaya çıktı. Bu eserler arasında F. Say'ın "İstanbul Senfonisi" ister makamsal isterse de yapısallığı ile en dikkat çekenlerdendir. Bu çalışmada, Çağdaş Türk Müziğinde Doğu ve Batı sentezini sadece makamsal değil, aynı zamanda Türk müziği çalgılarıyla da ortaya koyan Fazıl Say'ın "İstanbul Senfonisi"nin genel ve makamsal analizi yapılmakta ve bestecinin geleneksel ve çağdaş Türk müziğine olan bakış açısı incelenmektedir

AN ANALYSES OF TRADITIONAL AND CONTEMPORARY TURKISH MUSIC ELEMENTS IN FAZIL SAY’S “ISTANBUL SYMPHONY”

In 1923, after the proclamation of the republic, as a result of the westernization policy Atatürk brought to the music culture, national movements had begun to emerge in Turkish music. In Turkey, first generation composers were Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Ahmed Adnan Saygun and Necil Kâzım Akses. Among these composers, Ferit Alnar formed East and West music syntheses not only in music forms and modal structure but also including Turkish musical instruments to the symphonic orchestra. After the Qanun concerto composed by F. Alnar in 1946 and performed in 1951, in contemporary Turkish music, works that are written for Turkish musical instruments started to emerge only after the 1980s. In this way, after a period of 40 years Münir Nurettin Beken’s “Ud concerto” (1987–1990), “Dino ile Ceren” (suitable for orchestra and Turkish instruments), “Gerdaniye Türkü” (orchestra and Turkish instruments), Oğuzhan Balcı’s “Kemancha concerto for solo instruments” (for kemancha and string), Fazıl Say’s “İstanbul symphony” comprised of 7 movements (6 February 2008), “Ney concerto” (2012) are emerged. Among these pieces, F. Say’s “İstanbul symphony” is one of the most conspicuous one in both its being modal and structural. In this study, general and modal analyses of Fazıl Say’s “İstanbul symphony” that reveals East and West syntheses in Turkish music not only modal but also with traditional instruments are made, and composer’s perspective to traditional and contemporary Turkish music is examined

___

  • Yılmaz A. Türk Beşleri. Müzik Ansiklopedisi Yayınları. (İstanbul – 2003)
  • Say A. Müzik Ansiklopedisi. Müzik Ansiklopedisi Yayınları, (Ankara, 2005)
  • Say F. İstanbul Symphony for large orchestra and Ney, Kanuni Kudüm, Bendir, Darbooka. SCHOTT. Leihmaterial – Univerkaufliches Eigentum. Rental Material. Commissioned by Konzerthaus Dortmund and WDR Köln. Eserin partitürü. (Almanya, 2009)
  • Say. F. İstanbul Senfonisi op28. Konser Kaydı Yönetmen: Şafak Taner –YOYO Prodüksiyon (25 Aralık 2010 tarihli konser kaydı)
  • Say. F. “İstanbul Senfonisi” Belgeseli CD kayıtları. A.K. Müzik Yapım Org. 2010
  • Özkan İ. H. Türk Musikisi Nazariyatı ve Usulleri. Ötüken Neşriyat, 12. Basım (İstanbul – 2013)
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi-Cover
  • ISSN: 1303-0493
  • Yayın Aralığı: Yılda 4 Sayı
  • Başlangıç: 2000
  • Yayıncı: Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Academic Researches Index - FooterLogo