Risāle-i Dehkānçılık (Çiftçilik Risalesi)

XIII. yüzyıl yalnızca Türk tarihi açısından değil, Türk dili ve edebiyatı açısından da büyük önem taşır. Asrın ilk çeyreğinde başlayan Moğol istilasının yol açtığı kitlesel göçler, Türk dilinin yeni coğrafyalarda yeni yazı dilleri meydana getirmesine zemin hazırladı. Buralarda bilim, sanat ve kültür merkezleri kuruldu; çok kıymetli dil, edebiyat ve sanat eserleri, bilimsel kitaplar kaleme alındı. Batıya giden Oğuz Türkleri, Oğuz ağzına dayalı yazı dilleri (Eski Anadolu Türkçesi, Osmanlı Türkçesi) meydana getirirken doğudaki Türk toplulukları Çağatay Türkçesi adıyla bilinen yazı dilinin teşekkülüne katkı verdiler. Çağatay Türkçesi veya diğer adıyla Doğu Türkçesi, XV. yüzyıldan XX. yüzyılın başlarına kadar Orta Asya’daki bütün Türk halklarının “müşterek” yazı dili oldu. Çağataycanın bu birleştirici yönü, Türk dünyasında XX. yüzyılın ikinci çeyreğinden sonra görülen alfabe değişikliklerine kadar sürdü. Bugün Uygur Özerk Bölgesi olarak bilinen coğrafyada yaşayan Uygur Türkleri de Çağatay Türkçesiyle divan, mesnevi, tezkire, risale türlerinde pek çok eser ortaya koydular. Bunlar içinde geleneksel meslekleri ele alan risalelerin çok olması, dikkat çekicidir (s. V) ve bize göre Uygur Türklerinin tarihteki rol ve başarılarıyla doğrudan ilgilidir.

___

  • ...