Teori ve Uygulamada Self-Determinasyon Hakkı

Bu çalışmanın amacı; gerek uluslar arası hukukta gerekse ulusal anayasa hukukunda ülkenin bölünmezliği ve siyasi bütünlüğe saygı kavramı ile self-determinasyon hakkı arasındaki karşılıklı ilişkiyi incelemektir. Self-determinasyon, çağdaş uluslararası hukukta en önemli ilkelerden birisidir. İkiz Sözleşmelerin 1. maddesinde, bütün halkların selfdeterminasyon hakkının var olduğu hükme bağlanmıştır. Diğer bir önemli konu ise, devletlerin ülke bütünlüğü ve siyasi üstünlüğüne saygı gösterilmesidir. Bu iki kavram arasındaki denge oldukça önemlidir. 1945’ten bu yana devletlerin uygulamaları, tek taraflı ayrılma hakkının kabul edilmesi ya da tanınması konusunda büyük bir isteksizlik olduğunu açıkça göstermektedir. Halkların kendi kaderini tayin hakkı ile kastedilen şey nedir? Bunun özünde hakların kendi kaderlerini başkalarının değil kendilerinin belirleyebileceği ve her halkın bağımsız bir devlet kurma ve kendi yönetimini özgürce belirleyebilmesi inancı bulunmaktadır. Bu tespit bir soruyu daha gerektirmektedir. ‘Halk’ ile tam olarak ne kastedilmektedir. Halk, tarih, dil, etnik köken, din, siyasi inanç, ortak düşmanlardan duyulan kaygı gibi önemli hususlarda müşterekleri olan bir insan topluluğudur.