ÂŞIK GUFRÂNÎ’NİN CİHÂD-I EKBER DESTANI’NIN TAHLİLİ

Halk şairleri asırlar boyunca toplumlarının gözü, kulağı ve dili olmuşlar, ortaya koydukları ürünlerle kendi duygu ve düşüncelerinin yanı sıra içinde bulundukları toplumun zevklerini, beğenilerini, arzu ve isteklerini, tepkilerini, acılarını, sevinçlerini, hüzünlerini, hayata bakışlarını, dünya görüşlerini yansıtmışlardır. Aynı zamanda onlar, en önemli ürünleri olan türkü ve destanlarda, toplum üzerinde büyük tesirler yapmış önemli olayları işleyerek toplumun hissiyatını, bu olaylar karşısındaki tavrını, tepkisini dile getirmişlerdir. Bu yönleriyle de toplum içerisinde bir "sözel tarihçi" vazifesi üstlenmişlerdir. İslamiyet'ten önce ozan adı verilen ve toplum içerisinde önemli bir mevkiye sahip olan bu halk şair ve musikişinasları, toplumun önemli günlerinde, sığır, şölen ve yuğ adı verilen törenlerde, savaşlardan önce askeri cesaretlendirmek, savaşlardan sonra da kazanılan zaferi/zaferleri ya da kaybedilen mücadeleleri anlatan, savaşın çeşitli safhalarını tasvir eden, bu savaşlarda öne çıkan veya ölen kahramanları metheden şiirler söylemişlerdir. Ozanların bu vazifeleri İslamiyet'ten sonra da devam etmiş, bu saz şairleri kahvehane, meyhane, bozahane, kervansaray, tekke gibi umumî ortamların yanı sıra yeniçeri ve sipahi ocaklarında, leventler arasında ve sınır kalelerinde de bulunmuşlardır. Ordu içerisinde bulunan bu saz şairleri bizzat orduyla çeşitli seferlere, savaşlara da katılarak bu savaşların, kazanılan zafer ve mağlubiyetlerin canlı şahitleri, bunlarla alakalı olarak ortaya koydukları türkü ve destanlar da bu olayların birer canlı vesikası olmuştur. Asıl adı Durmuş Ali olan Âşık Gufranî, 1280/1863-1864 yılında Karaman'ın Başkışla köyünde doğmuştur. Karaman'da Koçakdedeler diye bilinen bir aileye mensuptur. Pirlerin elinden bade içerek on beş yaşından itibaren saz çalmaya ve şiir söylemeye başlayan şairin hem hece hem de aruz vezniyle şiirleri mevcuttur. Şairin elde olan az sayıdaki şiirleri arasında destanların yoğunluğu dikkat çekmektedir. Bu da onun daha çok bir destan şairi olduğunu göstermektedir. Kaynakların verdiği bilgilerden hareketle şairin destan söyleyerek ve bastırdığı destanları satarak geçimini sağladığı ve hayatının son dönemlerinde saz çalmayı bıraktığı, destanlarını sazsız söylediği anlaşılmaktadır. Dünyanın şahit olduğu en büyük savaşlardan biri olan I. Dünya Savaşı yıllarında hayatta olan Âşık Gufranî, âşıklık geleneğinin bir mensubu olarak bu savaşla ilgili duyduklarını, gördüklerini, hissettiklerini destanlaştırarak hem çevresindekileri yaşananlardan haberdar etmek hem duygularını dile getirmek hem de millî, manevî değerleri okşayarak halkı ve askerleri yüreklendirmek istemiştir. Çalışmada destan metni Lucien Goldmann tarafından geliştirilen ve romanlara uygulanan "Oluşumsal Yapısalcı Metot"a göre incelenmeye çalışılmıştır. Yazınsal bir yapıtı toplum bilim verileriyle açıklama yöntemini benimsemiş olan bu metoda göre yazınsal yaratılar belirli bir grubun kolektif düşüncesinin bireysel bilinç aracılığıyla ifadesidir. Bu metot, kolektif bilincin bireysel bilinç aracılığıyla dile getirildiği edebî ürünlere anlamlı bir cevap verme ve buradan hareketle de eylemin öznesi ile öznenin içinde bulunduğu çevre arasında bir denge kurma tezinden yola çıkmıştır. Goldmann'ın yöntemine göre eserler anlama ve açıklama olmak üzere iki aşamada incelenmektedir. Bu iki aşama ile metni hem iç hem de dış özellikleriyle bir bütün içinde incelemek ve anlamlandırmak amaçlanmaktadır. Böylece edebî eseri oluşturan parçalar tek tek ele alınmakta, birbirleriyle olan ilişkileri gözler önüne serilmektedir. Destan üzerine yapılan bu incelemenin anlama aşamasında destanın şekil hususiyetleri ve üst anlam tabakası hakkında bilgi verilmiş; açıklama aşamasında ise metinde yer alan somut verilerden hareket edilerek metin tahlil edilmiş ve derin anlamına (alt anlam tabakasına) ulaşılmaya çalışılmıştır. Gufrânî'nin "-an yörüdü" ayaklı Cihâd-ı Ekber Destanı, kırk üç dörtlükten oluşmaktadır. Destanın geneli on birli hece ölçüsüyle söylenmekle beraber yer yer vezin aksaklıklarına rastlanmakta ve bazı mısraların hece sayılarının dokuz, on ve on iki olduğu görülmektedir. Vezin bozukluğunun olduğu bu dörtlükler bir kenara bırakılacak olursa destanın on iki dörtlüğünde 6+5, bir dörtlüğünde 4+4+3 durağı, diğer dörtlüklerinde ise 6+5 ve 4+4+3 durakları bir arada kullanılmıştır. Metnin ilk dörtlüğü abab, ikinci dörtlüğü cbdb şeklinde kafiyelenmiş daha sonraki dörtlüklerin kafiyelenişi ise eeeb, fffb... şeklinde devam etmiştir. Dörtlüklerde yarım, tam ve zengin kafiyelere yer verilmekle beraber yoğun olarak tam kafiyeler kullanılmış, yarım ve tam kafiyeler rediflerle desteklenmiştir. Destan metni dokuz ana bölüme ayrılarak incelenmiştir. Birinci bölüm, Cihad-ı ekberin ilan edildiğini belirten ilk iki dörtlüktür. İkinci bölüm üçüncü ve on ikinci dörtlükler arasını kapsamaktadır. Bu bölümde İtilaf Devletleri'nin (İngiltere, Fransa ve Rusya) savaş başlamadan evvel birbirleriyle yaptıkları antlaşmalar ve Osmanlı'nın savaşa girişi ile Birinci Dünya Savaşı'nın çeşitli cephelerinde yaşananlar anlatılır. On üçüncü ve on dördüncü dörtlükler destanın üçüncü bölümüdür. Bu bölümde Osmanlı Devleti ve ordusu övülür. Dördüncü bölüm, on beşinci ve yirmi ikinci dörtlükler arasıdır. Bu bölümde yedi düvele karşı mücadele veren Osmanlı Devleti'ni bu zor ve buhranlı dönemde yalnız bırakmamak için bütün İslam âleminin maddi ve manevî gücüyle onun yardımına koştuğundan bahsedilir. Yirmi üçüncü ve yirmi altıncı dörtlükler arası ise beşinci bölümdür. Bu bölümde 1333/1917 senesinin savaşın en şiddetli dönemi olduğundan bahsedilir. Bu savaş, bir ölüm kalım mücadelesi olarak değerlendirilerek Osmanlı neferinin ölümden korkmadığı vurgulanır. Sultan Reşat Han Hazretlerine dua edilerek bu zaferin ona nasip olacağı ifade edilir. Altıncı bölüm, yirmi yedinci ve yirmi dokuzuncu dörtlükler arasıdır. Bu bölümde İtilaf Devletleri ile Osmanlı'nın içinde yer aldığı İttifak Devletleri'nin asker gücü karşılaştırılır ve Osmanlı Devleti'nin gücünün hafife alınmaması gerektiği belirtilir. Yedinci bölüm, otuzuncu ve otuz üçüncü dörtlükler arasıdır. Bu bölümde, Osmanlı'nın müttefikleriyle özellikle Almanlar övülür. Onların orduları ve silah güçleri methedilir. Otuz dördüncü ve kırk birinci dörtlükler arası sekizinci bölümdür. Bu bölümde, dönemin önemli olaylarından olan Mevlevîlerin gönüllü olarak cepheye gitmek üzere Konya'dan hareketleri ve o günde yaşananlar tasvir edilir. Son bölüm olan dokuzuncu bölüm ise kırk ikinci ve kırk üçüncü dörtlüklerden oluşmaktadır. Bu bölümde, padişah hazretlerinin damadı Enver Paşa övülür ve destan bitirilir. Gufranî'nin bu destanı şu sebeplerle yazmış olabileceğini söyleyebiliriz: Savaş öncesi yapılan gizli antlaşmalardan ve saldırılardan bahsederek savaşa girişin haklılığını ortaya koymak, savaşın çeşitli dönemlerinden, hangi cephelerde kimlerin kimlerle mücadele ettiklerinden, cephelerde yaşananlardan, müttefiklerin ve düşman devletlerin ordu ve silah güçlerinden bahsederek milleti aydınlatmak ve bilgilendirmek, Osmanlı ve müttefiklerinin gücünden bahsedip onları överek halkın ve askerin ye'se düşmesinin önüne geçmek, Hz. Muhammet başta olmak üzere gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin, dört halifenin ve din ulularının bu necip milletin din uğruna, vatan uğruna giriştiği bu ölüm kalım mücadelesinde dualarının ve manevî güçlerinin onlarla birlikte olduğunu hatırlatarak manevî güç vermek, inançlarını kuvvetlendirmek ve yalnız olmadıklarını hissettirmek, şehitlik ve gazilik makamlarını hatırlatarak bu cihatta yer alanların/alacakların ödüllendirileceklerini müjdeleyerek onları cesaretlendirmek, İngilizlerin düşmanlığından, Almanlarla diğer müttefiklerin ordu ve silah güçlerinden bahsederek onların yanında savaşa girmemizin haklılığını göstermek, bu yönüyle bu mücadelede hükümeti desteklemek ve haklı göstermek, dönemin önemli olaylarından olan Gönüllü Mevlevî Birliği'nin Konya'dan cepheye hareket edişini tasvir ederek bu olayı ve o günü ebedîleştirmek, Sultan Reşat Han'a dua ederek ve Enver paşa'yı överek devlet yanlısı olduğunu, devletin politikalarını desteklediğini, bu politikaların propagandasını yaptığını göstererek devlet yöneticilerinin ve temsilcilerinin takdirini kazanmak ve iltifatlarına mazhar olmak. Destanlar tarihî birer belge olmamakla beraber tarihî hadiselerin aydınlatılmasında ona yardımcı olan, yaratıcısının şahsında ve dilinde bütün bir toplumun duygu ve düşüncelerini yansıtan edebî metinler olması bakımından önemlidir. Bu yönüyle destanlar, tarihe, sosyolojiye ve sosyal psikolojiye kaynaklık etmektedir

AN ANALYSIS OF ÂŞIK GUFRÂNÎ’S CİHÂD-I EKBER LEGEND

Public poets for centuries are the eyes and ears of society, and became the language, demonstrating their products with their own feelings and thoughts, as well as in the pleasure the authors reflect the views of the world of their community, tastes, desires and requests, responses, sorrows, joys, life perspective. At the same time they, songs and legends in the most important products, by processing the important events that have made a great impact on the community's sense of community, the attitude towards these events, voiced his reaction. An "oral historians in the community in these aspects" undertook this task. Before Islam, the poet name and society this folk poet and musician who has an important position in the society in important occasions, cattle, banquet and ceremony named as Yuğ military before the war to encourage, after the victory of the battle / victory or loss of describing the struggle, depicting the various stages of the war, prominent or died in this war heroes have said commendatory poems. Bards have continued after the Islamic these tasks, these bards coffeehouses, pubs, bozah valve, inn, lodge as general common environment as well as the Janissaries and cavalry in the quarry, were found in the beam across the border fortress. These bards contained in the Army to various time with personally army, participating in the battles of this war, victory and a living witness of the defeat, songs and legends put forward in connection therewith also has a live document of these events. Durmuş Ali was the real name of folk poet Gufranî in year 1280 / 1863-1864, was born in the village of Karaman Başkışla.It is known to be a family which named as Koçak dedeler in Karaman. Start to drinking bade From hands of sage and from the age of fifteen poets began to sing instrumental playing and poetry both syllabic prosody as well as poems by meter is available. Between the poetry of the few who obtained the poet draws attention to the intensity of the saga. This shows that it is more an epic poet. Saying epic motion poets from information provided by the source and provides a living by selling epic to suppress and left to play instrumental in the last period of his life, it is understood that sang the saga without instrument. One of the largest war that the world had been witnessed the world war-I, folk poet Gufranî was living and as a member of the minstrel tradition he expressed what he saw, he felt in saga form to inform the incident those around both express their feelings and national, stroking the spiritual values people and the soldiers wanted to encourage. Working in epic text to and novel developed by Lucien Goldmann implemented "Genetic structuralist method" was to be examined by. Literary creations according to this method is the description of the method adopted by a literary work of social science data is expressed through the individual consciousness of the collective concerns of a particular group. This method has not been set out in the collective consciousness of individual consciousness thesis establish a balance between a meaningful answer to the literary movement as expressed through here making and the environment in which the subject and the subject of the action. Goldmann's method works including understanding and explanation are examined in two stages.This text aims to examine two stages as a whole with both internal and external characteristics and meaning. Thus the literary work of constituent parts are handled individually, are unfurling their relations with each other. Understanding the stages of this investigation carried out on the epic saga of the way and given information about the characteristics of the upper layer of meaning. In explaining the move by the concrete data in text analysis and text were deep meaning (meaning the bottom layer) was pursued. Gufrânî'n the "-an yörüdü" legged Jihad-i-Akbar Epic consists of forty-three quatrains. While the general told the saga eleven cooperation with syllabic rhythm disruptions are found in many places and the number of syllables in some stanza nine, ten and twelve seems to be. The saga if we leave aside these stanzas where the rhythm disorders twelve stanzas of 6 + 5, a stanza in the 4 + 4 + 3 fermatas, while the other stanza 6 + 5 and 4 + 4 + 3 fermatas are used together. First verse of the text abab while the later rhyming quatrains were followed as the second verse cbdb, eeeb, fffb ... has continued. Quatrain in half, as intense but given the full and rich rhyme, rhyme fully utilized, supported with repeated voice after half and full rhymes. Saga texts were categorized into nine main sections. The first part is the first two verses stating that Jihad-i-Akbar declared. The second section covers between third and twelfth quatrains. This section of the Entente Powers (Britain, France and Russia) before the start of the war with the First World War and the Ottoman entry into the war treaties with each other they described what happened on several fronts. Thirteenth and fourteenth verse is the third part of the saga. In this section praised the Ottoman Empire and the army. The fourth section is between the fifteenth and twenty-second quatrains. In this section; Ottoman Empire in the fight against seven cleats with the material and the spiritual power of the whole Islamic world in order not to leave Ottoman alone in this difficult and critical periods, is said to come to help. Between the twenty-third and twenty-sixth verse is the fifth section. This section cited as the most violent period of the war in year 1333/1917. This war is evaluated as a life and death struggle of the Ottoman soldiers highlighted the not fear of death. Rashad Sultan Khan prays to his holiness expressed that victory will be bestowed on him. The sixth chapter is from the twenty-seventh and twenty-ninth quatrains. In this section, the Allies and the Alliance States military forces that took place in the Ottoman Empire are compared and it is stated that the Ottoman Empire's power should not be taken lightly. The seventh section is between the thirtieth and thirty-third quatrains. In this section, the Germans are particularly praised the Ottoman allies. Their armies and weapons power is praised. Thirty-fourth and forty-first verse is from the eighth chapter. In this section, one of the major events of the Mevlevi voluntary movements from Konya to go to the front of the period and the events that are depicted day. The ninth section of the last chapter consists of forty-second and forty-third verse. In this section, Enver Pasha, son in law of the sultan nibs and praised then saga is finished. We can say that reasons why Gufranî could have been written following this saga: The entry referring to the battle of the war before the secret agreements made and attacks demonstrate the legitimacy of war from various periods, who they fought with whom in which fronts the incident in front, allied and enemy states to enlighten mentioning nation of military and weapon power and to inform, to prevent them praising the people talking about the power of the Ottoman Empire and its allies and soldiers tried to fall down Hz. Muhammad especially ever of all the prophets, four caliphs and religion for the sake of the religion of this noble nation of the great, the prayers and spiritual power in this life and death struggle that country for the sake of introduction to spiritual power, recalling that with them, to strengthen their faith and to feel they are not alone, martyrdom and veteran authorities Recalling that the jihad in the area where receivables to encourage them by heralds will be rewarded. The hostility of the British, citing his army and weapons power of other allied with the Germans demonstrate the justness of our entering their next war to support the government in this struggle with this aspect and justify with the period of major events Volunteer Mevlevi Union Konya from this incident by portraying move to the front and that day is to perpetuate, praying Sultan Rashad Khan and is pro Enver Pasha praised the state, supports the state's policies, these policies by showing government officials are doing propaganda and earn the appreciation of their representatives and compliment. In the person of its creative and language sagas are important literary texts which help to illuminate the historical events that reflect the thoughts and feelings of the entire society although they are not a historical document. By this aspect saga is the source of history, sociology, and social psychology

___

  • ALKAN, Naim (1973) Türk Halk Edebiyatı, Ankara: Yargıçoğlu Matbaası, s. 258-259.
  • ALVER, Köksal (2006) Edebiyat Sosyolojisi, 2. Baskı, Ankara: Hece Yay.
  • ARTUN, Erman (2001) Âşıklık Geleneği ve Âşık Edebiyatı, Ankara: Akçağ Yay.
  • AZAMAT, Nihat (2009) “Senûsî, Ahmed Şerif”, Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 36, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay., s. 527-529.
  • BAYKARA, Rasuhi (1953) “Birinci Harb-i Umumîde Mücahidin-i Mevlevîye Alayı”, Yeni Tarih Dünyası (15 Ekim 1953), C. 1, S. 3, s. 106-108.
  • BAYRI, Mehmet Halit (1957) Halk Şiiri, XX. Yüzyıl, İstanbul: Varlık Yayınevi, s. 32-36.
  • BOSTAN, İdris (2013) “Yemen (Osmanlı Dönemi)” İslam Ansiklopedisi, c. 43, İstanbul: Diyanet Vakfı Yay., s. 406-412.
  • CUNBUR, Müjgan (1968) Başakların Sesi, Ankara: Poyraz Reklam Yay., s. 308-310.
  • ÇOBANOĞLU, Özkul (2000) Âşık Tarzı Kültür Geleneği ve Destan Türü, Ankara: Akçağ Yay.
  • ERASLAN, Cezmi (2002) “I. Dünya Savaşı ve Türkiye”, Türkler, c. 13, Ankara: Yeni Türkiye Yay., s. 339-360.
  • ERGUN, Sadettin Nüzhet; Mehmet Ferit [UĞUR] (2002) Konya Vilayeti Halkiyat ve Harsiyatı, (Sadeleştiren: Hüseyin Ayan), 2. Baskı, Konya: Konya Valiliği İl Kültür Müdürlüğü Yayın No: 28., s.57-65.
  • ES, Selçuk (1962) “Âşık Karamanlı Gufrânî ve Gufrânî’nin Harb-i Umumî Destanı”, Yeni Konya 2-3 Nisan 1962, s. 3.
  • ES, Selçuk (1963) “Karamanlı Âşık Gufrânî ve Bir Destanı”, Türk Folklor Araştırmaları, c. 8, S. 164, s. 3013-3015.
  • ES, Selçuk (1970) “Gufrânî”, Büyük Konya Ansiklopedisi, Yeni Konya, 9-10 Ocak 1970, s. 3.
  • ES, Selçuk (1972) “Âşık Gufrânî ve Mustafa Rıfkı”, Yeni Konya, 2-6 Ekim 1972.
  • ES, Selçuk (1974) “Karamanlı Gufrânî II”, Çağrı, c. 18, S. 198, s. 15-17.
  • ES, Selçuk (1974) “Karamanlı Âşık Gufrânî”, Çağrı, c. 19, S. 201, s. 26-27.
  • ES, Selçuk (1974) “Karamanlı Âşık Gufrânî IV”, Çağrı, c. 19, S. 202, s. 25-28.
  • ES, Selçuk (1974) “Gufrânî”, Çağrı, c. 19, S. 203, s. 23-26.
  • ES, Selçuk (1976) “Konyalı İki Halk Ozanı” Uluslararası Folklor ve Halk Edebiyatı Semineri Bildirileri (27-29 Ekim 1975), Ankara: Güven Matbaası, s. 245-253.
  • GOLDMANN, Lucien (2005) Roman Sosyolojisi, Ankara: Birleşik Yay.
  • GÖKÇİMEN, Ahmet (2006) “Berdinar Hudaynazarov’un Kumlular Romanı Üzerine Toplumbilimsel Bir İnceleme”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, c. 3, S.: 4, s. 25-35.
  • GÖKŞEN, Cengiz (2014) “Dede Korkut Hikayelerinde Ozan Tipi Bağlamında Kars Âşıklık Geleneği/Tradıtıon Of Kars Mınstrel Accordıng to The Type of Folk Poet In Dede Korkut Storıes”, TURKİSH STUDİES-Internatıonal Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, ISSN: 1308-2140, Volume: 6/4, www. turkishstudies.net, DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.2855, p. 149-161.
  • GÖLPINARLI, Abdulbaki (1977) Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri, İstanbul: İnkılap ve Aka Kitabevleri.
  • GÜLCAN, D. Ali (1968) Karamanlı Halk Ozanlarından Gufrânî ve Kenzî, Konya: Ülkü Basımevi. GÜLCAN, D. Ali (1969) “Âşık Gufrânî”, Çağrı, c. 14, S. 141, s. 22-24.
  • GÜNAY, Umay (1999) Türkiye’de Aşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi, Ankara: Akçağ Yay.
  • HAFIZ İbrahim (1330) “Mevlevî Gönüllüleri” Sebilü’r Reşad, C. 13, S. 327, s. 117.
  • HARP MECMUASI (1331) C. 1, S. 5, s. 70.
  • İNAL, Tanju (1978) “Goldmann’ın ‘Oluşumsal Yapısalcılığı’ ve Yeni Roman”, Fransız Dili ve Edebiyatı Dergisi, c. I, S.: 2, s. 129-139.
  • [İZBUDAK] Veled Çelebi (2014) Tekke’den Meclis’e (Yay. Haz. Yakup Şafak, Yusuf Öz), İstanbul: Timaş Yay.
  • KARAKAŞ, Ayhan (2014) “Sözlü Tarih-Folklor İlişkisi Bağlamında Üç Âşık Destanı/Oral Hıstory-Folklore Of Relatıons In The Context Three Epıc Poems”, TURKİSH STUDİESInternational Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, ISSN: 1308-2140, Volume: 9/6, www. turkishstudies.net, DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.7026, p. 655-676.
  • KALKAN, Emir (1991) XX. Yüzyıl Türk Halk Şairleri Antolojisi, Ankara: Kültür Bakanlığı Yay., s. 91-94.
  • KARAL, Enver Ziya (1996) Osmanlı Tarihi, c. IX, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.
  • KARATAY, Namdar Rahmi (1936) “Halk San’at ve Edebiyatına Dair Düşünceler”, Konya, c. 1, S. 1, s. 55-59.
  • KIZILKAYA, Oktay (2014) “I. Dünya Savaşı Başlarında Erzurum Vilayetinde Yaşanan Zorluklar (1914/1915)/Dıffıcultıes Lıved In Erzurum Provınce At The Begınnıng Of The Worlf War I”, TURKİSH STUDİES-International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, ISSN: 1308-2140, Volume: 9/7, www. turkishstudies.net, DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.7205, p. 445-462.
  • KÖPRÜLÜ, M. Fuat (1940) Türk Saz Şairleri III (XIX.-XX. Asırlar) İstanbul: Kanaat Kitabevi, s. 713, 760-762.
  • KÖPRÜLÜ, M. Fuat (1999) Edebiyat Araştırmaları, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.
  • KÖPRÜLÜ, M. Fuat (2004) Saz Şairleri, Ankara: Akçağ Yay.
  • KÖPRÜLÜ, M. Fuat (2009) Türk Edebiyatı Tarihi, 7. Baskı, Ankara: Akçağ Yay.
  • KÖSTÜKLÜ, Nuri (2002) “Vatan Savunmasında Gönül Erleri: ‘Mücahidîn-i Mevleviye Alayı’”, X. Millî Mevlana Kongresi Tebliğler-1 (2-3 Mayıs 2002), Konya: Selçuk Üniversitesi Basımevi, 213-226.
  • KÖSTÜKLÜ, Nuri (2005) Vatan Savunmasında Mevlevîhaneler, Konya: Çizgi Kitabevi.
  • MAKAL, Tahir Kutsi (1986) “Gufrânî”, Türk Halk Şiiri Antolojisi, İstanbul: Toker Yay., s. 101- 104.
  • MUTLU, Cengiz (2007) I. Dünya Savaşı’nda Amele Taburları, İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık.
  • ÖKE, Mim Kemal, KARAMAN, M. Lütfullah (1997) Milli Mücadele Döneminde Yemen Türkiye İlişkileri İmam Yahya-Mustafa Kemal Paşa İlişkileri, İstanbul: Arba Yayınları.
  • ÖNDER, Mehmet (1987) “Halk Ozanı Karamanlı Gufrânî ve Bir Devriyesi”, III. Uluslar arası Türk Halk Edebiyatı Semineri (7-9 Mayıs 1987), Eskişehir: Yunus Emre Kültür Sanat ve Turizm Vakfı Yay., s. 297-301.
  • ÖZ, Mustafa (2006) “Mütevekkil-Alellah, Yahya Hamîdüddin”, İslam Ansiklopedisi, c. 32, İstanbul: Diyanet Vakfı Yay., s. 215-216.
  • ÖZTUNA, Yılmaz (1996) Devletler ve Hanedanlar, c. II, Ankara: Kültür Bakanlığı Yay., s. 445-449.
  • SAKAOĞLU, Saim (1996) “Saz Şiiri Tarihimize Genel Bir Bakış”, Ankara: Kültür Bakanlığı Milli Kütüphane Basımevi, s. 117-128.
  • SAKAOĞLU, Saim (2000) “Karamanlı İki Âşık: Kenzî ve Gufrânî”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S. 7, s. 35-72.
  • SERTOĞLU, Mithat (2011) Mufassal Osmanlı Tarihi, c. 6, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay.
  • SÜMBÜLLÜ, Yusuf Ziya (2006) Kemal Tahir’in Tarihi Romanları Üzerine Oluşumsal Yapısalcı Eleştiri Bakımından Bir İnceleme, Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yayınlanmamış Doktora Tezi.
  • TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ TARİHİ III. CİLT 6. KISIM (1908-1920) (1996) Ankara: Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yay., s. 121.
  • YILDIRIM, Dursun (1999) “Dede Korkut’tan Ozan Barış’a Dönüşüm”, Türk Dili, S.: 570, s. 505-530.
  • YILDIRIM, Dursun (2000) “Tarihi Süreç İçerisinde İletişim Odakları, Ağları ve İşlevleri”, Türk Dünyası, S. 10, s. 327-354.
  • YÜCER, Hür Mahmut (2003) Osmanlı Toplumunda Tasavvuf [XIX. Yüzyıl], İstanbul: İnsan Yay.