Yazınsal Metinlerde Göstergebilimsel Uygulamaya Artsüremli Bir Bakış

Yazın ve dil birbirinden ayrılması olanaksız bütüncül bir ikili kuşkusuz. Sürekli, zorunlu ve kaçınılmaz bir ilişki içindedirler. Yazın'daki gelişim ve değişimler Dil'e, Dil'deki gelişim ve değişimler Yazın'a dolaylı ya da dolaysız anında yansır. Başka bir deyişle, Yazın ve dil alanındaki çalışma, araştırma ve incelemeler arasında bir koşutluk vardır. Göstergebilimin gelişimini ve yazınsal metinlere uygulanmasını da bu bağlamda ele almak ve değerlendirmek gerekir, Saussure'le başlayıp, Propp, Todorov ve Greimas gibi dilbilimcilerle boyutları genişleyen dilde yapısalcı yaklaşım (yapısalcı dilbilim) yazınsal yapıtların çözümlenmesinde de önemli bir işlev üstlenir. Göstergebilim, dil ve yaşamın diğer alanlarında da başgösteren bu yapısalcı süreçte yazınsal metinleri inceleme yöntemlerinden biri olarak ortaya çıkar.

Certainly, Language and literature cannot be thought of separately. They are continuosly, inevitably, and compulsorily related to each other. Progress and changes in literature and language affect each other mutually in a direct or indirect way. In other words; there is a contrast in the studies and researches on language and literature. The progress of semiotics and its application to written texts should be considered and evaulated in this perspective. Structural Linguistics has a major function in analysing literary works that begins with Saussure, and develops with linguists such as Propp, Tadarov and Greimas. Semiotics, also appears as a theory which is used in the analysis of the literary texts from the point of Structuralism.