Hikâyeler içerisinde tasvir edilen duyguların, gerçek hayattaki insanın gerek yaşamının gerekse düşündüklerinin bir yansıması kabul edilmektedir. Yazın türü olarak roman vb. uzun içerikli diğer edebi türlerden ayrılan hikâye, daha az kelime ile anlatılmak istenene işaret etmektedir. Hikâye yazarları, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde içinde bulundukları kültürel, örfi, dini vb. birçok etkenden beslenmektedirler. Yazar tarafından, hikâyelerde zaman ve mekânla kurgulanan bu hayatın temel öğeleri, kimi zaman gerçekçi kimi zaman ise tamamen hayali olabilmektedir. Kendine özgü biçimsel özellikler içerisinde kaleme alınan hikâyeler, yazarın anlattığı hikâyenin de sınırlarını oluşturmaktadır.