“Post Mortem” Eleştirilerin Odağında “Kült” Bir Tarihçi: Fuat Köprülü

Bu yazıda Fuat Köprülü’nün, yahut ilk eserlerindeki adıyla Köprülüzade Mehmet Fuad’ın, ya da kullanılagelen çok kısa adıyla sadece Köprülü’nün bilim adamlığı, tarihçiliği ve Türk tarihçiliği içindeki yeri gibi konular üzerinde durulmayacaktır. Bu konular A. Cerrahoğlu’nun1, Halil Berktay’ın2, bizzat oğlu Orhan Köprülü’nün3 ve son olarak Hanefi Palabıyık’ın4 kitaplarında değişik bakış açılarından ele alınmış, pek çok kimse bugüne kadar bu konuda birçok şey yazıp söylemiştir. Bunlarda Köprülü bazen yaklaşımlarındaki tutarsızlıkla eleştirilmiş, bazen methedilip yüceltilmiş,bazen sadece takdirle anılmış, özellikle son yıllarda da bazılarınca ciddi görünen eleştirilere tabi tutulmuş, bazen de talebesi ve dünya çapındaki Türk tarihçisi Halil İnalcık’ın yaptığı gibi, daha makul yaklaşımlarla değerlendirilmeye çalışılarak tarihçiliği, Türk tarihçiliği içindeki yeri, metodu ve katkıları dile getirilmiştir5. Bu satırların yazarı da vaktiyle onun hakkında bir iki makale yayımlamıştı6.